Rüştü Onur Sanat ve Kültür Derneği (ROSAK) kültür ve sanat etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen etkinliğe; Devrek Cumhuriyet Başsavcısı Burhan Görgülü, Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, Zonguldak İl Genel Meclisi Başkanı Vacit Durdubaş, CHP Devrek İlçe Başkanı Yaşar Bükrü, Devrek İl Genel Meclisi Üyeleri; Mustafa Uzundal, İsmet Bostancı, Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürü Satılmış Tunçkaya, Çaydeğirmeni Belediye Başkan Vekili Doğan Şişman, Atatürkçü Düşünce Derneği Devrek Şube Başkanı Çetin Bozkurt, Devrek-Gökçebeyliler Derneği Başkan Yardımcısı Cevdet Cin, Eğitim Sen Devrek İlçe Başkanı Satuk Kadam, Eğitim Sen Gökçebey İlçe Başkanı Servet Büyükkol, Türk Eğitim Sen Devrek İlçe Başkanı Faruk Bulut, Gökçebey Zabıta Müdürü Celal Başoğlu, Yazarlar; Hamit Kalyoncu, Erol Sarıal, Şenol Balcı, Vedat Dinç, Burhan Kurmalı, Devrek Adliye Müdürü Durmuş Alaz, Devrek Belediye Meclis Üyeleri; Faik Mekik, İsmail Külah, CHP Çaydeğirmeni Belde Başkanı İsmail Kabasakal, Muhkarlar; Necla Ak Esen, Mesut Gedik ve çok sayıda sanatsever katıldı.

Etkinliğin ilk bölümü ROSAK Türkü Korosu’nun, Rüştü Onur, İbrahim Tığ’ın şiirlerinden oluşan müzik dinletisinin yanı sıra yine aynı kurulun günyüzüne çıkardığı Devrek Türkülerinin seslendirilmesiyle devam etti.

Şair-Yazar Hamit Kalyoncu’nun yönettiği söyleşide İbrahim Tığ, yeni çıkan kitapları hakkında konuşma yaptı.

 

KENTLER TÜRKÜLERİYLE YAŞAR

Hamit Kalyoncu, İbrahim Tığ’ın Devrek kültürüne ve sanatına büyük katkılar koyduğunu belirterek; Biraz önce dinlediğiniz türkülerin ortaya çıkmasını sağlayan İbrahim Tığ’ı sizler adına kutluyorum. Bu türküleri alıp başınıza koyacaksınız. Bu türküleri söyleyen, ortaya koyan, icra edenleri öpüp başınıza koyacaksınız. Çünkü bu sahiplenmeyle yeni yeni insanlar yeni türküler yeni kitaplar söyleyecekler. Bir kentin kültürü işte böyle yaşar. Unutmayalım kentler binalarıyla yaşamazlar, kentler türküleriyle yaşarlar. Devrek çok eski bir kent ve o derecede kültürü derin olan bir kent. Yani kentleşelim ama kültürümüzü de ihmal etmeyelim. Çünkü bu türkülerin derlenmesinde başı çeken İbrahim Tığ?dır ve Devrek Kültürünü ve Türkülerini Araştırma Kurulu’ndaki arkadaşlarımızdır. Ben mest oluyorum bu türkülere ve onları ortaya koyanlara da sizler adına teşekkür ediyorum. Türküleri yapanlar, türküleri söyleyenler yasaları yapanlardan daha güçlüdür.”diye konuştu.

 

İBRAHİM TIĞ, ŞİİRİNİ GİDEREK GELİŞTİRDİ

İbrahim Tığ’ın sanatını ve şiirlerini çok yakından izlediğini belirten Hamit Kalyoncu, “Devrek’te Şehir adında bir edebiyat dergisinin de yayınlanmasının çok önemli olduğunu” vurguladı.

Kalyoncu şöyle konuştu; “İbrahim Tığ’ın sanatını çok yakından izleyen biriyim. Önceleri yalın bir anlatımla yazdığı şiirlerini geliştirdi ve farklı bir boyuta ulaştı. Bu edebiyatımız adına olumlanan bir tutum. Çünkü şiirlerinde yan öğelere çok anlamlar yüklemesini bilen bir yapıyla okuyucuyu çarpıcı kılıyor.

Devrek’te bir dergi çıkartıyor İbrahim Tığ, adı: Şehir. Bunu da başımızın üstüne koyacağız. Çünkü Türkiye’de bir çok ilde hiç sanat ve edebiyat dergisi çıkmazken Devrek’te böyle bir derginin çıkması sevindirici ve onur vericidir. Devrek sanat ve kültür alanında oldukça şanslı ama biz bunu değerlendirmesini bilmiyoruz. Bu şehir Rüştü Onur’la, Muzaffer Tayyip Uslu, Müfide Güzin Anadol, Zihni Anadol gibi edebiyatımızın önemli şair ve yazarlarını çıkarmıştır.

İbrahim Tığ’ın çok önemli yaptığı bir işte; Rüştü Onur’un 70 yıl sonra eşi Mediha’ya yazdığı mektupları günyüzüne çıkarmasıdır. Bu kitap Türk edebiyatı ve Devrek’imiz için çok önemli bir kitaptır.”

 

TIĞ, BENİM ŞEKER YAVRUM’U ANLATTI

Rüştü Onur’un Zonguldak’tan çok etkilendiğini ifade eden Tığ, “Zonguldak'ın saçak altındaki işçileri, çocukları, kenar mahalle insanları onu çok ilgilendirirmiş ve hep hüzünlendirmiş. Rüştü Onur, eşi Mediha Sessiz’e yazdığı 72 mektuptan oluşan ve 72 yıl sonra basılan mektuplarını 'Benim Şeker Yavrum' adlı kitapta derledim. 'Rüştü Onur' adlı kitabın ise bir özelliği var. Mümkün olduğunca Rüştü Onur'un yaşamını gerçekçi ve belgeleriyle ortaya koydum. Bildiğimiz bütün yanlışları bir kenara bırakarak belgeleriyle ortaya koydum. Bu kitabın bir başka özelliği ise Rüştü Onur'un o dönem yaşayan akrabalarıyla yaptığım söyleşiler yer aldı. Yakınları çok önemli bilgiler aktardı." dedi.

Tığ şöyle konuştu; “Rüştü Onur ile Mediha 7 Ağustos 1942 tarihinde Zonguldak’ta dayısının evinde nişanlandılar. 15 Ekim 1942 tarihinde Beşiktaş Evlendirme Dairesi’nde nikahları kıyılarak evlendi.

Çeşitli kaynaklarda Mediha’nın ölüm tarihi 12 Kasım 1942, 22 Kasım 1922 olarak yazıyor. Bunlar doğru değildir. Mediha (Sessiz) Onur’un kesin ölüm tarihi 2 Kasım 1942’dir. (Bunu Rüştü’nün dayısına yazdığı mektuptan anlıyoruz.)”

‘Dayıcığım Mediha’yı Pazartesi günü kaybettik.’Mediha Sessiz tifodan öldü. Doğrusu: Karın zarı iltihabından (apandist patlaması) öldü. Bu teşhisi Beşiktaş’ta mahalle doktoru Ahmet bey koymuş ama iş işten geçmiştir.

Onun ölümüne çok içerleyen Rüştü de onun babasının evinde tam bir ay sonra 2 Aralık 1942 tarihinde ciğerlerinden gelen kanla yaşamını yitirdi. Dolayısıyla bu genç çift tamı tamına 1 (bir) ay evli kalmıştır.Salah Birsel, 1956 yılında Yeditepe Yayanlarında çıkan “Rüştü Onur” kitabında “Rüştü Onur’un Mediha Sessiz’le nişanlıyken ve tifodan öldüğü” yazıyor. Doğrusu: Mediha Sessiz, Rüştü Onur’la 18 günlük evliyken ve  karın zarı iltihabı yani apandisit patlamasından öldü. Kadir Tuncer, “Şeyh Dede Şair Torun Devrekli Şair Rüştü Onur” kitabında Rüştü Onur’un eşi Mediha’nın “Çingen” kızı olduğunu yazıyor. Doğrusu:  Annesi Ünyeli, babası ise Bitlis Eşrefhanoğulları sülalesinden.

İrfan Yalçın’ın “İlk Yaz Ölümleri” kitabında da bu yanlışı görüyoruz.

M. Şerif Özsoy, “Salah Birsel’in Garip Yanı” başlıklı yazısında, “Rüştü Onur’un hastanede, tifodan yatan Mediha Sessiz ile tanıştı”ğını yazıyor.

Doğrusu: İstanbul-Zonguldak seferini yapan Anafarta Vapuru’nda tanıştılar.

Cahit Irgat: Çok Yaşasın Ölüler kitabında,  “Önce karısı gitmiş öbür dünyaya, on on iki gün sonra da Rüştü Onur.” Ve “Hastanede tanışmışlar, sevişmişler, evlenmişler, ikisi de hastaymış.” diyor. Doğrusu: Rüştü Onur, Mehiha’dan tam bir ay sonra ölüyor. Rüştü ile Mediha İstanbul-Zonguldak Seferini yapan Anafarta Vapuru’nda tanıştılar ve tanıştıklarında Mediha hasta değildi. Mediha bu tanışmadan 3 ay sonra Karabük’te hastalandı.

İrfan Yalçın: “İlk Yaz Ölümleri” adlı kitabında, Rüştü Onur için; Sağlığı kötüleşince Heybeliada’daki senatoryumda tedavi gördü. Burada tifodan yatmakta olan Mediha Sessiz ile nişanlandı. Nişanlısının ölümünden 3 ay sonra kendi durumu da ağırlaştı. -Bu bilgilerin de tamamı yanlış.

Hikmet Bila, “Kömür kara” hikayesinde; Şair Behçet Necatigil, Rüştü Onur’un öğretmeniydi, deniliyor. Sanat ve edebiyat dostuydu hiç öğrencisi olmadı. (Bunu dayısının oğlu Mustafa Saraç anlattı. Kendesi Behçet Necatigil’in öğrenciliğini yapmış.) Ama Muzaffer Tayyip Uslu’nun öğretmenliğini yapmıştır.

 

RÜŞTÜ ONUR HAKKINDA ŞUNLARI DA BİLMENİZİ İSTERİM

Şunları da bilmenizi isterim: Mediha Sessiz, Kandilli Lisesi’ni bitirdiğinde, Karabük Demir-Çelik Fabrikası’na memur alımı için sınav yapılır ve kazanır. Karabük’te işe başlamak için bu Anafarta Vapuru’ndadır.

Beşiktaş’ta Mediha’nın evine yerleşen Rüştü Onur’un bir sokak arkasında da Muzaffer Tayyip Uslu’nun evi bulunuyor ve dostlukları böylece ilerliyor.

Rüştü Onur döneminde Salah Birsel, Necati Cumalı, Samim Kocagöz, Oktay Rıfat, Muzaffer Tayyip, Behçet Necatigil, Kemal Uluser gibi önemli edebiyatçılarımızla dostluk ve arkadaşlıklar etti.

Rüştü Onur’un, Kastamonu Lisesi 1.sınıfında okurken edebiyat öğretmeni Abdülbaki Gölpınarlı’dır. Ondan şiir üzerine çok şeyler öğrenmiştir.

 

YILMAZ ERDOĞAN İLE REKTÖR MAHMUT ÖZER’E TEŞEKKÜR

Konuşmasında ünlü oyuncu, yönetmen yılmaz Erdoğan ile BEÜ Rektörü Mahmut Özer’e de teşekkür eden İbrahim tığ konuşmasını şöyle sürdürdü; “Usta oyuncu, yönetmen Yılmaz Erdoğan Türk Sinemasına hatta Dünya sinemasına ilk kez şairleri sokmuştur. Kelebeğin Rüyası isimli filminde Rüştü Onur, Muzaffer Tayyip Uslu’nun yaşamlarını konu edinmiştir.

Rüştü’nün Mediha’ya yazdığı 5 mektup ile 1 dayısına yazdığı mektup olmak üzere 6 mektubu ilk kez okuyacaksınız. Ayrıca Rüştü Onur’a ait 13 yeni fotoğrafı da bulacaksınız bu kitapta.

Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Farabi Yerleşkesi Sezai Karakoç Kültür Merkezinde yer alan Çalışma Salonu’na Şair Rüştü Onur’un adı verildi.

Buradan Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer’e teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Tığ konuşmasında Behçet Necatigil’in Rüştü Onur için yazdığı şu dizelerle bitirdi: Bir şair yaşamıştı Zonguldak’ta/ Adı Rüştü Onur’du/ Bilseydi hatırlanacağını / Ölümünden sonra/ Memnun olurdu.”

Tığ daha sonra sanatseverlere yeni kitaplarını imzaladı.