Ana başlık:

“Örnek İstifa!”

İkici başlık:

“Koltuğa yapışıp kalmayan da var!”

Spot: Bilgin Güven, yeni açtığı işyerindeki yoğunluğa vurgu yaparak Ereğlililer Derneği’ni bıraktı.

Sıradan bir olay gibi gelebilir bu haber.

Doğrudur da.

Gelişmiş toplumlarda, o kadar sık yaşanır ki, çoğunda haber değeri bile yoktur.

Başarısız bir olay için, muhatabı toplumdan baskının b si bile gelmeden, “ben yapamadım, daha iyi yapabilecek olanların önünü açmak için istifa ediyorum” der.

Bu durum sıradandır ve alkış bile almaz.

Çünkü… Olması gereken budur.

Örneğin, bedel ödeyerek veda edenlere bile rastlarız.

Ülkemizde köprü yapımında, hatalı bir işin sorumluluğunu üstlenen Japon mühendis canına kıymadı mı?

Ya bizde?

Güldünüz mü?

Kahkaha mı patlattınız?

Yani !

Bilgin Güven bir dernek başlandığını bırakırken topluma verdiği mesajı kim aldı?

Alkışlayan çok da, oturduğu koltukta kürkük bastıranlardan söz ediyoruz.

Kızmışlar mıdır, neden dikkati istifaya çekiyor diye!

Vallahi de billahi de öyledir.

Toplum bıktı usandı aynı kişilerin mabatlarını ısıtmasından.

Git abicim ablacım git!

Bırakın yenileri gelsin.

Yeni enerji ile kollar sıvansın.

Eksikler hatalara sıva yapılsın.

Üzerine de sevgi çiçekleri ekilip, koskocaman “eskisi yenisi ile birlikte başardık” yazılsın.

Ortak amaca ulaşmada ortak aklı kullanmanın farklılığı ortaya konulsun.

Kişisel egonuzu tatmin etme uğruna, kötü örnekleri bu topluma dayatmanın hafifliğini de göremiyor/görülemiyor ise yazık değil mi?

Bilgin Güven’e kimse “git!” demedi.

Ama o gitti.

Peki “git!” diye açıkça söylenenler veya kulislerde ana gündem olanlar neden oturdukları yerden kalkmıyor?

Ne ıscacukmuş bu koltuğun minderi ve süngeri.

Bir avuçluyor, avuçlanan “kalkmam da kalkmam” diyor.

Aslında işin temelinde ne var biliyor musunuz?

“Ben şuranın başkanıyım, şuranın yöneticisiyim” diye direten veya direnenler,  komplekslerini tatmin ediyorlar.

O etiket olmasa, bir hiç olduklarını çok iyi biliyorlar da!

Da işte!