Seçim-meçim işleri şöyle böyle hep gelip geçiyor.

Diyeceksiniz ki ne seçimler gördük biz!

Kim görmedi ki?

Ha bu parti seçimi değildi.

Bu referandumdu.

Gerekçesi de, Anayasa’nın 18 maddesinin hüp diye değiştirilmesiydi.

Halk sandığa gitti ve hüpletmeden kıl payıyla onay verdi.

Şimdi mi ne olacak?

Hiç!

Türkiye zaten 15 yıldan bu yana “tek adam” iradesi ile yönetiliyordu. Şimdi de olay biraz daha resmileşerek aynı  şapta-çapta yönetilmeye devam edilecek.

Hadi kızım yandan.

 

Evet demenin kolaycılığına kaçmayıp da, “hayır!” diye diremek zor iş!

Herkes yapamaz!

Yani?

Güçlüden yana olmak kolay, olmamak biraz değil epeyce yürek ister.

Sonuç?

Evet kazandı!

Ne olacak şimdi?

Hiç!

Saygı duymaktan öte yol mu olur.

O yollar yol değil.

Zaten o yollar okumadı mı bu ülkenin canına.

 

Bu seçimin de tantanası bitmez.

Hangisinin bitti ki?

12 Eylül’ün Aldıkaçtı Anayasa’sına da hayır diyen biri olarak, hayırcılığa hep devam ediyorum.

Alışkanlık yaptı.

Hayır da hayır!

Lingo lingo şişeler.

 

Evet ile hayır işinin sonuç anaforunu bu hafta bitiririz inanın.

Çünkü…

Hafta sonunda Azizbahçe (Eski adıyla Fenerbahçemiz) Galatasaray’a mlsafirliğe gidiyor.

Bakalım ev sahibi ne hazırladı?

Önder mısır çorbası.

Salata masada.

Ana yemek tercihe bırakılır herhalde.

Final tatlı tabi.

Sütlü Nuriye mi olur, muzlu kedidili mi acaba?

Yoksa?!!

 

Yaşasın Fado

Yaşasın Fiesta

Yaşasın Futbol.

 

Ya da: Bir elinde cımbız diğerinde de ayna. Umurlarında mı dünya?