TGC-KAS 66. Yerel Gazetecilikte Meslek İçi Eğitim Semineri Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yapıldı. Seminerde Türkiye’de ve dünyada barışa duyulan ihtiyaca vurgu yapıldı. Bu noktada gazetecilere çok önemli görevler düştüğünü söyleyen gazeteciler, “Haberin dili de barış olsun” noktasında birleşti. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Konrad Adenauer Stiftung’un (KAS) ortaklaşa düzenlediği 66’ncısı Yerel Gazetecilikte Meslek İçi Eğitim Semineri; Yüksekova’da Hakkari, Van, Şırnak, Şemdinli, Çukurca  ile çevre il ve ilçelerden gazetecilerin katılımıyla gerçekleştirildi. Roza Kafe’de seminerin sunuculuğunu TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş yaptı.

 

USTA GAZETECİLER DENEYİMLERİNİ PAYLAŞTI
Seminere;  TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGC Başkan Vekili Vahap Munyar, Başkan Yardımcısı Dr. Recep Yaşar, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, TGC Genel Sekreter Yardımcısı ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Niyazi Dalyancı, TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, TGC Yönetim Kurulu Üyesi-CNN Türk muhabiri Göksel Göksu, Yönetim Kurulu Üyesi Celal Toprak, Gazeteci –yazar Oral Çalışlar, Foto muhabiri Bünyamin Aygün, Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu,  Hakkari Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Engin Önal, Hakkari Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Hekim Çiftçi’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda gazeteci katıldı. Ayrıca Yüksekova Kaymakamı Yasin Tikdağ da seminere katılanlar arasındaydı.

 

ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR ORTAM İSTİYORUZ
Seminer,  tören, basın emekçileri ve basın şehitleri için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Selamlama konuşmasını Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Dr. Recep Yaşar yaptı. Dr. Yaşar, gazeteci olmaya nasıl karar verdiğini anlattı. Bir tören sırasında gazetecilerin özgürce hareket edebilmelerini, fotoğraf çekmelerini görerek ‘Ben de rahat çalışacağım, özgür olacağım’ dediğini aktardı. Dr. Yaşar, o hayalleri kurarken bugün TGC Başkan Yardımcısı olarak burada bulunmaktan duyduğu memnuniyeti belirtti. Dr. Yaşar, “Her şeyin emeğe dayalı olduğu, ekmeğin evde pişirildiği, çamaşırın evde yıkandığı yerde, sevgili annem, 8 çocuğunu üniversiteli yapabildi. Babaların çocuklarını uykuda sevdiği bir dönemde;  babam bizimle evde ders çalışırdı. Bizim yetişmemizde onların fedakârlığı, yol göstericiliği, bize sundukları imkânlar nedeniyle onlara çok şey borçluyuz” diye konuştu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğüne, barışa çok önem verdiğine vurgu yapan Başkan Yardımcısı Dr. Yaşar, şöyle devam etti: “Türkiye’de basın özgürlüğü özellikle de tutuklu gazeteci konusunda problem var. Tutuklu gazetecilerin çoğunluğu da Kürt. Dünyada da Türkiye’de de barışa en çok ihtiyaç duyulan bir dönemdeyiz. Türkiye’de barış sürecinin, özgürlükçü bir demokrasi ortamını hayata geçirmesini umut ediyoruz.”

 

“SAVAŞ DİLİNDEN UZAK KALMALI”
Seminerin açılış konuşmalarını Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Hakkari Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Engin Önal ve Yüksekova Kaymakamı Yasin Tikdağ yaptı. TGC Başkanı Turgay Olcayto, “Türkiye güç günlerden geçiyor ama barışa da çok yakın bir dönemde. Bu ayrımcılığa karşı büyük bir umut. Gazeteciler de haberde barış dili kullanmalı. Nefret söyleminden şavaş dilinden uzak kalmalı” dedi. Başkan Olcayto ”1 Eylül  evrensel anlamda Dünya Kayıplar Günü’dür. Türkiye’de ve dünyada çok sayıda kayıp bulunuyor. Cumartesi anneleri, Galatasaray Lisesi’nin önünde kayıplarını aramakla sürdürüyorlar direnişlerini. İspanya’da, Şili’de Arjantin de aynı şekilde kayıplar aranıyor.  Bu acılar bitmeli.1 Eylül Dünya Barış Günü’nde umarım Türkiye’de yeni umutlar yeşerir” dedi.

 

MOZAİKLER ÜLKESİNDE TOPLUM 
Hakkari Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Engin Önal, “TGC’nin oluşturduğu projeler kapsamında, yerel medyaya yönelik meslek içi eğitim seminerinin bölgemizde düzenlenmesinden, değerli yazar ve gazetecilerin ilimize gelmesinden dolayı onur duyduk” diyerek sözlerine başladı. Önal, şöyle devam etti: “Basının taraf olduğu yerlerde haksızlık vardır. Bu taraflık keskinleştikçe yani tek taraflılık arttıkça da zulme varan uygulamaların arttığını görmekteyiz. Bu uygulamaları bu uç örnekleriyle bugün Mısır’da Suriye’de görüyoruz. Zulmün şekli, ekonomiktir, sosyaldir, psikolojiktir ve başka başka şekildedir. Ve biliriz ki yanlış bilgilendirmek vebaldir. Deyim yerindeyse yanlış bilgilendirerek insanları kandırırsınız. Doktorsanız hastalarını iyileştirmekle, öğretmenseniz öğrencilerinizi bilgilendirmekle, anne ve baba iseniz çocuğunuza bakmakla yükümlüsünüz. Basın mensubu olmuşsanız da kamuoyunu doğru, eksiksiz ve zamanında bilgilendirmekle yükümlülük almışsınızdır. Bunlar erdemli olmanın değil soyunduğunuz işin doğası gereğidir.” 
Hakkari Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Engin Önal, barış süreciyle ilgili  de şunları söyledi: “30 yıldan bu yana kardeş kanının aktığı ülkemizde, çok şükür bugün barışı, kardeşliği ve birlikteliği nasıl koruyacağımızı konuşuyoruz. 3 – 5 yıl kadar önce bu ülkede tabu olan birçok düşünce, söylem bugün sıradan bile oldu. Basının burada rolünün bu mozikler ülkesinde toplum tahammülü, renkliliği öğretmek ve kayıtsız şartsız tarafsız olmaktır.”
 

TGC’YE TEŞEKKÜR
Yüksekova Kaymakamı Yasin Tikdağ, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne semineri Yüksekova’da düzenlediği için teşekkür ederek sözlerine başladı. Bölgedeki sorunlara değinen ve barış süreci ile ilgili ise Tikdağ, şunları söyledi: “Bugünlerde çokça üzerinde konuştuğumuz süreçlerin çok daha faydalı bir şekilde yürüyeceğini ümit ediyoruz. Bu kapsamda TGC'nin yaptığı etkinliğin de çok faydalı olacağını belirtiyorum.”

 

GAZETECİLİKTE ETİK İLKELER
Seminerin birinci oturumunu Yüksekova Haber Gazetesi Köşe Yazarı İrfan Sarı yönetti. TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş “Gazetecilik etik ilkeleri”, TGC Genel Sekreter Yardımcısı ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Niyazi Dalyancı, “Haber yazım tekniği”; TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, “Haber ve Hukuk” konularında birer konuşma yaptı.
 

YAZINIZI BİRKAÇ KEZ OKUYUN
TGC Genel Sekreter Yardımcısı ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Niyazi Dalyancı, haber yazım tekniği konusunda gazetecilere bilgi verdi. “Haber nasıl vermeli?” konusunu aktaran Dalyancı, muhabirin ilkelerini,”doğruluk, objektiflik kısalık, açıklık, kaynak belirtmek” olarak sıraladı. Gazetelerden örneklerle konuyu anlatan Dalyancı, şöyle sürdürdü: “5N1K’nın bütün unsurlarını giriş paragrafında vermek zorunda değilsiniz. Haber yazımının en önemli tarafı tercih yapmaktır.  Hangi konuyu önemli görüyorsak onu giriş cümlesine alıp, 5N1K’daki diğer unsurları diğer paragraflara bırakabilirsiniz. Haber sözcüklere boğulmamalı, haber okurda soru yaratmamalı. Kaynağın güvenirliliği çok önemli. Konunun uzmanından bilgi alınmalı. Kaynaktan aldığımız bir bilgiyi ikinci, üçüncü kaynaktan doğrulatmak gerekir. Yüreğinizden, aklınızdan geçeni haberleştirmeyin. Haberleştirdiğimiz konuyu muhakkak araştırmış, doğruluğundan emin olmanız gerekir. Dürüst gazetecilik çok önemlidir. Muhabirleri kendi yazdığından bile şüphe duymalı. Yazısını birkaç kez okumalı. Eksik yanları varsa tamamlamalıdır. Çok uzun cümleler kurmaktan kaçının”

 

SİBEL GÜNEŞ: ETİK İLKELER BİZİM 
YOL HARİTAMIZI BELİRLİYOR

TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş “Gazetecilik etik ilkeleri” başlıklı konuşmasında şunları dile getirdi: “Gazetecilere mesleklerini yerine getirirken Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin önderliğinde hazırlanan Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi mutlaka dikkate alınmalı. Gazetecinin halka karşı sorumluluğu, başta işverenine ve kamu otoritelerine karşı olmak üzere, öteki tüm sorumluluklardan önce gelir. Bilgi ve haber ile özgür düşünce, herhangi bir ticari mal ve hizmetten farklı olarak toplumsal bir nitelik taşır. Gazeteci, ilettiği haber ve bilginin sorumluluğunu üstlenir ve paylaşır. Gazeteci; başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur. Milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, dil, din, sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı yapmadan tüm ulusların, tüm halkların ve tüm bireylerin haklarını ve saygınlığını tanır. İnsanlar, topluluklar ve uluslar arasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır. Bir ulusun, bir topluluğun ve bireylerin kültürel değerlerini ve inançlarını (veya inançsızlığını) doğrudan saldırı konusu yapamaz. Gazeteci; her türden şiddeti haklı gösterici, özendirici ve kışkırtan yayın yapamaz. İçinde bulunduğumuz dönemde gazetecinin nefret dilinden uzak bir gazetecilik yapmasına çok ihtiyaç duyuyoruz.”

 

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KAPSAMI
İlk oturumun son konuşmasında TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, “Haber ve Hukuk” konusunda katılımcıları bilgilendirdi. Küçük, gazetecilere kanunlar hakkında bilgi verdi. Cezai ve hukuki sorumluluklara değinen Küçük, hakaret, haberleşmenin gizliliğini ihlal, konuşmaların kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal, suç işlemeye tahrik, suç v suçluyu övme, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama, kanunlara uymaya tahrik gibi konularla ilgili kanun maddelerini ve içeriği hakkında bilgi verdi. Küçük, bu maddelerin ortak hükümün cezanın artırımı /eleştiri suç olmaz’ şeklinde olduğunu dile getirdi.  Gökhan Küçük, “Basın özgürlüğünün kapsamı bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratmadır. Haber verilmesinde Yargıtay’ın kriterleri ise gerçeklik, - haberin verildiği gerçeklik aranır- , kamu yararı, güncellik, öz ile biçim arasında dengedir” dedi. 
TGC-KAS 66’ncısı Yerel Gazetecilikte Meslek İçi Eğitim Semineri, yoğun ilgiyle devam etti. Başkanlığını Yüksekova Haber Gazetesi İmtiyaz Sahibi Necip Çapraz’ın yaptığı ikinci oturumda; gazeteci-yazar Oral Çalışlar, “Barış Dili ve Gazetecilik”, TGC Yönetim Kurulu Üyesi-CNN Türk muhabiri Göksel Göksu, “Çatışma Bölgesinde Gazetecilik”, Milliyet Gazetesi Foto Muhabiri Bünyamin Aygün, “Çatışma Bölgesinde Foto Muhabirliği” konularını ele aldı.
 

BÜNYAMIN AYGÜN: 
MUHABİRİN EKİPMANI ÖNEMLİ

Yüksekova’ya yıllardır geldiğini aktaran Bünyamin Aygün, bu bölgede çalışan meslektaşlarının karşılaştığı zorlukları yakından bildiğini ifade etti. Aygün, deneyimlerini meslektaşlarıyla şöyle paylaştı: “Burada deneyimlerimi aktarmak hem benim için büyük bir gurur hem de bir görevdir. Çatışma bölgesini, burada gazetecilik yaptığınız için biliyorsunuz. Çatışma bölgesinde muhabirin ekipmanı çok önemli. Silahı çağrıştıracak hiçbir şey olmamalı. Bıçak dahil. Çünkü siz başka bir ülkeye, sizin gazeteci olduğunuzun bilinmediği bir yere giderseniz güvenlik güçleri sizi gözaltına alabilir. İkincisi, giyeceğiniz çok önemli. Çok göze batmamak için bölgenin kılık kıyafetine uygun giyinmelisiniz. Yurt dışına gidiyorsak mutlaka basın kartı, kurum kartı olmak üzere iki kimlik kartı olmalı.  Fotoğrafı uydu telefonla gönderirken gazeteciler çok dikkatli olmalı. Uydu sinyali, tarafların saldırısına yol açabiliyor. Çatışma bölgesinde fotoğraf çekerken en geniş açı tercih edilmeli. Hatta mümkünse iki fotoğraf makinesi kullanılmalı. Objektif değiştirirken çok önemli bir haber karesini kaçırabilirsiniz, Bazen bir fotoğraf bir savaşı bitirebilir.”
 

ÇALIŞLAR: BARIŞ GAZETECİLİĞİ AÇISINDAN MEDYA AYIPLARLA DOLU
Gazeteci-yazar Oral Çalışlar, “Barış Dili ve Gazetecilik”  konusunu ele aldı. Bölgede yaşananlar acıları ve sıkıntılara değinen Çalışlar, bu sorunun üstesinden nasıl gelinebileeceği sorusuna yanıt aranması gerektiğini anlattı. Çalışlar, “Barış gazeteciliği açısından baktığımız zaman maalesef medya tarihi ayıplarla dolu. Barışın ve demokrasinin taraftarı olmamız gerekiyor. Bunu da gerçek gazetecilik üzerinden yapmamız gerekiyor. Karnemiz çok kötü. Hem yerel basında hem de yaygın basında. İnsan hakları konusunda duyarlı olmalıyız. Ayrıca hem yerel de hem de yaygın medyada kadının rolü ve ağırlığı artmalı”  diye konuştu.
 

GÖKSEL GÖKSU: GERÇEĞİ NE KADAR 
YANSITABİLİYORUZ?

TGC Yönetim Kurulu Üyesi ve CNN Türk muhabiri Göksel Göksu ise konuşmasında medyadaki kadın sayısının azlığına dikkat çekti. Yüksekova’daki seminere 5 kadın gazeteci geldiğine dikkat çeken Göksel Göksu, “Meslektaşlarımız erkeklere rağmen zor şartlarda gazetecilik yapıyorlar. Onların sayısı artsa biz İstanbul’dan Doğu ve Güneydoğu’ya kadın haberi yapmak için gelmeyiz. Tüm erkek gazetecilerin bu konuya duyarlı davranmalarını diliyorum” dedi. Göksel Göksu, haberde gerçeğin yansıtmanın önemine işaret etti ve şöyle devam etti: “Silahın ve çatışmanın olduğu yerde gerçek kayboluyor, insanların sağırlaşıyor. Biz gazeteciler barıştan yana olmak ve barışı savunmak zorundayız. Biz barışın olduğu ortamda nefes alabiliyor ve gazetecilik yapabiliyoruz. Biz o zaman insanların gözü kulağı olabiliriz”