26 Ekim 2021 Usta Gazeteci, Yazar Nail Güreli’nin ölümünün 5. yıl dönümüydü. Zaman nasıl da akıp geçiyor. Sanki daha dün berabermişiz gibi anıları belleğimde capcanlı. İlkelerine sıkı sıkıya bağlı, araştıran, soruşturan bir gazeteciydi. Titizlikle sürdürdü hep mesleğini. Birlikte çalıştığı gençlere de hem ustalık etti hem de bu gençlerin ufkunu açan ağabeyleri oldu… Ondandır Nail Güreli’nin meslekte hep ‘Nail Abi’ olarak tanınması.

Nail Güreli’yle birlikteliğimiz Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin 1994 seçimlerinde başladı. İkimiz de Kadıköy yakasında oturduğumuz için sıkça otobüste karşılaşıyor, selamlaşıyor, ayaküstü birkaç kelime konuşuyorduk. Onu Türkiye Gazeteciler Sendikasında genel başkanlık yaptığı dönemden ve Nezih Demirkent’in başkanlığındaki Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu üyeliğinden hatırlıyordum. Yazılarını, söyleşilerini de okuyor, seçim gezilerindeki yazılarını da keyifle izliyordum. Dolayısıyla Nail Güreli için çok geniş olmasa da az çok bilgi sahibiydim. O dönemlerde cemiyet üyelerinin katıldığı Geleneksel Pera Palas buluşmaları düzenlenirdi. Bu buluşmaların birinde Güreli yanıma geldi, “Dışarı çıkıp biraz konuşabilir miyiz?” dedi. Kalabalıktan ayrılıp terasa çıktık. Bana 1994-1995 yılları TGC başkanlığına aday olduğunu, çıkaracağı listede benim de yer almamı istediğini söyledi. Çok da düşünmeden “peki” dedim. İşte ondan sonradır ki, Nail Güreli’yle ayrılmaz bir ikili dost olduk. O yaşam serüveninde en yakın arkadaşım, tüm gizlerimizi paylaştığımız kardeşimdi artık.

Nail Güreli’nin yazılarında kullandığı ince mizahını severdim. Bir ara yayıncılığa da soyundu. Günümüze not bırakan kitaplar da yazdı. 1996’da Metin Göktepe’nin öldürülmesi olayını da ortaya çıkaran dönemin cesur gazetecilerinin başında yer aldı. Aydın’dan başlayarak Afyon’da devam eden Metin Göktepe’nin tüm duruşmalarını birlikte izledik. Gazeteci olarak halkın her kesimiyle temas kurmakta şaşırtıcı bir başarısı vardı. Röportajları bu becerisinin belgeleridir. Seminerlerde, çağrılı gittiğimiz konferanslarda Nail’le birlikte olmak ayrı bir tat verirdi insana. Böylece dostluğumuz daha da pekişirdi. Nail Güreli için emek gazeteciliğinin az bulunur kalemlerinden biriydi diyebilirim. Yurdun çeşitli köşelerinden şiirlerini gönderen gençlere yazılarında yer vermek ona bir mutluluk verirdi sanki. Gençlere, emek insanlarına yardımcı olmayı görev olarak benimsemişti. Kısaca; Nail Güreli için duygularımı okurlarla da paylaşmak isterim. Kişisel olarak gerçek anlamda can dostumdu. Yol arkadaşım, mücadele arkadaşımdı. Birbirimizden çok şey öğrendik. Onun meslek ilkeleri konusundaki titizliği, Türkiye Gazeteciler Cemiyetine Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ni kazandırmıştır.

Sevgili Nail’i özlememek mümkün değil. Onun tatlı tatlı gülümseyen yüzü sık sık belleğime yansıyor. Yaptığımız sohbetler, geziler ve Turgay Atasü’yü de aramıza alarak ayda bir gerçekleştirdiğimiz meyhane sefaları da.

Nail için yazılacak, söylenecek daha çok şey var. Günümüzdeki gazeteciliği yaşayıp görseydi çok ama çok üzülürdü. Yine de kendisine hatır soranlara “Mecburen iyiyiz” demeyi ihmal etmezdi. Çünkü Nail de “Umut yitirmek bize yasak” diyen emek kuşağının insanlarından biriydi. Bu yazıyı da Usta Şair Cemal Süreya’nın “Söz Yitimi” şiiriyle bitirelim. Nail Güreli’ye armağanımız olsun.

1. Yoksa bir doğa parçasının

Altını mı çizdiriyorlardı bize?

2. Ellerimizde küçük kağıt kutular

Yüzlerimiz asılsız.

3. Bir yere geldik ki

Hiçbir sokağın adı yok.

4. Binlerce çocuk,

Siyah-beyaz bir kuşak,

Ötelerden akar sessizce.

5. Cebimde bir paket sigara

Bir tırnak makası

Bir mendil

Ve bir küçük yaratık

Ne olduğunu bilmediğim.

6. Bir yere geldik ki

Güneş, heyy!

Ay, ayy!

7. Bu toptan içine devrildiğimiz

Bu bir şey, bir değirmi,

Anlatılmaz bu, bu bir gülümseme.

8. Öteşiirde

Batar çıkar sözcüklerimiz.