Kdz. Ereğli’de il genel meclis üyeliği adaylarına, ilçe köyleriyle herhangi bağı ve ilişkisi olmayanların aday gösterilmesi dikkatinizi çekti mi?
İlginç !
Bırakın da, Ereğli’de köylüler bari kendi içinden temsilcisini seçsin.
Yani, “seçsin” lafı da hikaye de!
Çünkü… Adayları köylüler seçmiyor ki!
Seçen, partilerin yöneticileri.
Kim bu yöneticiler?                                              
En başta genel merkez.
Sonra, yan merkez olan milletvekilleri.
Dip merkez olan il ve ilçe başkanları.
Asıl merkez ise çekilen yağı ve bağlantıları ölçen karışık merkez.
Bu merkezlere yakın değil isen köylü de olsan köylünün temsilcisi olamıyorsun.
Çiziyorlar.
Bu çizik götürüyor insanı.

**

Aşık Mahzuni Şerif’in yaşamını anlatan müzikli oyunu izledik Atatürk Kültür Merkezinde.
O büyük sanatçının yaşama bakışı, duruşu ve idealizminden kesitler sunan oyunda ki türküler ne anılara götürdü bizleri.
Hele ki “Yuh yuh!”
Ne diyor Usta?
“Uzaktan yakından yuh çekme bana
Sana senin gibi baktım ise yuh
Efendi görünüp bütün insana
Hakk'ın kullarını yıktım ise yuh….”
Yuh !

**

 “Yuh!” anlamsız kalalı çok olduğuna göre; ““Ayıp!” sözcüğü de tedavülden kalkacak.
Köylüye “Ben/biz seni temsil edecek olanı içinizden birilerini seçme hakkına saygı duymuyoruz” diye karar alanlara ve bu absürd kararların arkasına saklananlara ne demeli?
“Aferin” mi?
Yoksa “yuh” mu?
 
Aşık Mahzuni diyor ki,
“…Bu kadar milletin hakkın alanlar
Onları kandırıp zevke dalanlar
Diplomayla olmaz hakim olanlar
Suçsuzun başına çöktüm ise yuh
Mahzuni'yim benden başlar asalet
Asillere paydos beye nihayet
Şu insanlık derde girerse (
düşerse) şayet
Ona yar olmaktan bıktım ise yuh…
(
Ben onu sevmekten bıktım ise yuh)”

**

Evet söz sizde!
Ne diyelim?