Terör… Terör… Terör…

Yine terör!

Ve yine ölümler.

Yaralananlar.

Çığlıklar.

Korkular.

Sınırsız terör sardı dört bir yanımızı.

Terör!

 

Sonra?

Zirvede toplantılar.

Sonra malum tekerlemeden öteye gitmeyen açıklamalar.

Ziyaretler.

Nutuklar.

 

Sonra?

Geçmiş olsun mesajları.

Oradan buradan arayanların listeleri.

Sıra sıra.

İşbirliği teklifleri.

Falan da filan…

 

Sonra?

Adli tıp.

DNA araştırmaları.

Cesetlerin kimlik tespiti.

Teslimatlar.

Ve mezarlıklarda biten yaşamlar.

 

Ölüler geçiyor yurdumun gözlerinin önünden sıra sıra.

Mehmetler.

Polisler.

Memurlar.

Kadınlar.

Yaşlılar, gençler.

Ölümler geçiyor zamandan.

O zaman bu zamandan.

Bugünlerden.

Ve hiç durmuyor.

Ülkemde ölümler kusuluyor bilinmeyen örgütlerce.

Birbirleri ile yarışırcasına katliamlar yaparak yarattıkları panikten besleniyorlar.

Biz ise korkmuyoruz.

Muhafızlarımız yok.

Zırhlı araçlarımızda.

Teknolojik koruma altında da değiliz.

Biz!

Ben, sen, o !

Yani hepimiz.

Ne kahraman Rıdvan’ız biz.

 

Yaşam.

Ha o mu?

Devam ediyor.

Ölümlere de alıştırılarak devam ediyoruz.

Ta ki bir gün biz de Niyazi oluncaya kadar.