Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk il yaptığı (1924) Zonguldak yine kara mı kara günler yaşıyor.
Benim “kara” olarak değerlendiğim günler kimileri için “ak” da olabilir.
Ama bir gerçek vardır ki, kömüre bağımlı Zonguldak’ı hiç de iyi günler beklemiyor.
Örnek mi dediniz?
Türkiye Taşkömürü Kurumu.
Özelleştirileceğine dönük haberler Torba Yasanın görüşülmesi sırasında geliyor Ankara’dan.
Ve bu gelişmeye rağmen, Zonguldak’ta alternatif çözüm konusunda hiçbir düşünce ortaya konulmuyor.
Oysa…
Efsane Lider Şemsi Denizer’i  dünyaya tanıtmış bir sendika var.
Üniversite var.
Demokratik kitle örgütleri var.
Sivil toplum örgütleri de var.
Ancak,
“Şöyle çözüm bulalım” diyen yok.
 
Diğer yandan “bütün” veya “büyük” şehir olma konuları uzun süredir konuşuluyor.
Nereye sürükleneceğimizi bilemediğimiz bu günlerde, Zonguldak’ın yeni bir statü kapsamında değerlendirilmesi en çok ilçeleri tehdit ediyor.
Merkezileşmek ilçelerin özgürlüğünü elinden alacak çünkü.
Peki çözüm?
109 bin nüfusa sahip Zonguldak Merkezden 6 bin daha fazla  Kdz. Ereğli, bu cenderenin içinde en çok zarar görecek ilçe olarak en öne çıkıyor.
Zonguldak’ın sürekli hakkı yenmiş bir ilçesi olan Kdz. Ereğlililer; “Zonguldak bütün veya büyük şehir olacak ise olsun ama biz de il olalım” isteğini sıkça ifade ederken, hiçbir destek göremiyor.
“Evet Ereğli’nin bu hakkı verilmeli” diyen kimseyi duyan biri var mı?
Şahsen duymadığım gibi, tam aksine “olmasın” diyen de var.
Örneğin yıllarca Zonguldak milletvekilliği yapan TBMM eski Başkanı Köksal Toptan.
Sayın  Köksal Toptan açıkça “olmasın” diyor.
Nerede mi?
Esra Güner Hacıoğlu’nun yazdığı  “Ağabey” Köksal Toptan,  kitabın 177. Sayfasında.
Şöyle diyor Toptan:
“Şimdi Ereğli’nin il olma isteği ve heyecanı var, ama bir yerde durmak lazım. Ereğli de il yapılırsa Zonguldak çok küçük bir Anadolu ili haline gelir. Bu da doğru olmaz diye düşünüyorum.”
Nokta…
 
Toptan’ın açıklamasında şu sözlerin altını da çizeyim:
“Zonguldak dokuz milletvekili çıkarırken, hatta bir seçimde on bir milletvekili çıkaracak düzeye gelmişken, Bartın’ın il oluşuyla Türkiye siyasetindeki gücünü yitirmeye başladı. Zonguldak o günlerde siyasi olarak büyük ağırlığı olan bir ildi. İçinden büyük bir ilçenin çıkarılması kimseyi hoşnut etmedi. Ama Bartın il olmayı o kadar arzuladı, o kadar ısrar etti ki bu gelişmeyi herkes sessizce ve saygı ile karşıladı. Bartın’ın ardından Karabük’ün il olması da aynı biçimde karşılandı.”
1-      Bartın’ın il oluşu ile Zonguldak’ın 11’e çıkacak milletvekili sayısı düştü.
2-      Bartın il olmayı çok arzuladı.
3-      Bartın ve Karabük’ün il olmasını herkes saygı ile karşıladı.
 
Peki gerçek nedir?
Ölüm!
Bartın’ın il olmasının tek gerçeği, CHP’li Belediye Başkanı Davut Fırıncıoğlu’nun vefatı nedeniyle yapılan ara seçimlerdir.
O seçimlerde 3,5 aylık Başbakan Mesut Yılmaz,  ara seçimi kaybetmemek  için Bartın’ı il yapma sözü vermiştir. Bartınlılar da, bu  tarihi fırsatı kaçırmayarak ANAP’a oy verip il statüsünü kazanmışlardır.
İşin özü sadece budur.
Davut Fırıncıoğlu’nun ani ölümü olmayıp da ara seçimler yapılmasaydı, Bartın il mil değildi.
Halen de ilçeydi.
Yani ortada çok arzu falan yoktur.
Ki, 1989 yılı yerel genel seçimlerinde il olma sözü verilen Kdz. Ereğli’nin il olma hakkı 1991’de Mesut Yılmaz tarafından çiğnenmiştir.

**

Bir anekdot daha paylaşmak isterim ki, Karaelmas Üniversitesi’nin (BEÜ) kuruluş yasası çıkarılırken, kurulacak olan fakülteler dönemin milletvekilleri tarafından  ilçeler arasında  “Yağma Hasan’ın Böreği” gibi paylaşıldı.   Dönemin Milli Eğitim Bakanı da  olan Köksal Toptan’dı. O yasa çıkarılırken Kdz. Ereğli’ye bir tek fakülte verilmedi.  Yerel basın o dönem tarihi bir sınav verdi ve iktidarın bakan ve milletvekillerini  eleştirileri ile sürekli sıkıştırdı. Bu ısrarlı yayınlar sonrasında ilçeye gelip basın toplantısı yapan Milli Eğitim Bakanı  Toptan,  “Yer gösterin kuralım” dedi. Bu söz üzerine TTK Armutçuk Müessesesi’nin, 2 adet 6 şar katlı ve onlarca dershane olacak binası, sinema salonu ve  yemekhaneleri bulunan boşa çıkmış sosyal tesisleri öneri olarak yine gazeteciler tarafından gündeme taşındı. Köksal Toptan, Kadri Yılmaz tarafından Kırmacı yolu üzerinde yaptırılan lisenin açılışından sonra Kandilli’ye geldi. Toptan, burada yaptığı konuşmada  sokaklara dökülen belde halkının da gözlerinin içine baka baka   “Burası köy, burada fakülte olmaz” dedi. Kandilli halkı için bu söz kırılma noktasıydı. Sonraki süreçte Kandilli öyle bir göç yaşadı ki, adeta dibe vurdu. Gel zaman git zaman bu çöküş hep hız kazandı. En son olarak demiryolunun sökülmesi ve tarihi buharlı lokomotifinin kesilip hurdaya gönderilmesi ile adeta iflas ettirildi.

**

Zonguldak yine sıkıntılı bir dönemin tam göbeğinde.
Bir tarafta TTK diğer yanda ise ne olacağı bilinmeyen “bütün” veya “büyük” şehir yapılma düzenlemesinde.
Peki Kdz. Ereğli bunun neresinde?
Kömürü bulan Kaşif Uzun Mehmet’in bölgesinde Kandilli’deki maden ocak ocaklarındaki işçi sayısı azaldıkça azalırken,  taşerona verilen Alacaağzı ise kapanıp yaklaşık bin madenci işsiz kaldı.
Tersaneleri kapatıldı ve 7 bin işçi  ekmek parası için gurbete göçtü.
1989 yılından bu yana il olmak istiyor ve bir türlü bu isteğini anlayıp da arkasında duracak siyasi destekte  bulamıyor.
Ne olacak böyle?
Karadeniz Ereğli’nin sahibi yok mu?
Eski yeni milletvekilleri Ereğli’nin uğradığı ve uğrayacağı haksızlık/haksızlıkların önlenmesi için hangi çaba içinde?
Bi-lin-mi-yor!