“Gün olur, alır başımı giderim,

Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.

Şu ada senin, bu ada benim,

Yelkovan kuşlarının peşi sıra.

Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;

Çiçekler gürültüyle açar;

Gürültüyle çıkar duman topraktan.

Hele martılar, hele martılar,

Her bir tüylerinde ayrı telaş!...

Gün olur, başıma kadar mavi;

Gün olur başıma kadar güneş;

Gün olur, deli gibi...”

*

Orhan Veli’nin bu sözleri şarkı olup akmıştır yüreklere derin derin.

Sızlatmıştır da!

Ne çok “ahlar” çektirmiştir!

Ve…

“Alır başımı giderim” cümlesini şu döviz denen meta ile örtüştürürsek mi bu günlerde.

Dolar aldı başını gitti.

Euro zaten delirmiş gibi koşuyor.

Sterlin ise hep ileri ileri diye çığlıklar atıyor.

Yani?

“Aldık başımızı biz gideriz” diye bağırıp duruyorlar.

*

960 liraya ve sekiz taksitle aldığımız küçük el kamerasının yeni fiyatına şöyle bir göz attım.

O da ne?

2 bin 600 lira!

Olamaz!

Eşim dedi ki, döviz uçtu gitti, fiyatlar yerinde durmuyor!

Duran yok!

Hep koşuyorlar.

Kimisi de 100 metreyi 9 saniyenin altına bile çekti.

Vah bize vah bize!

*

Döviz yılan başı!

Dili de dışarıda ve çatal çatal.

Sokuyor!

Soktuğu ise ben, sen, o!

Besledikleri de zenginler.

Her krizde göbeklerine yeni göbekler ekleyenler.

Tabi ki bu arada “başını alıp gitmesi gerekenler” gitmiyor.

Oturan boğa gibi çöktüler.

Yeni sürgünlerin çürük yeşerdiği bu dünyanın ne yazık ki hiç de ışığı yok.

Vah bize.

En iyisi alıp başımızı gidelim ve Orhan Veli’nin şiirlerinde umut arayalım:

“Bekliyorum

Öyle bir havada gel ki

Vazgeçmek mümkün olmasın.”