Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda bölgenin sorunlarını sürekli gündeme getiren AKP Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu genel çerçevede önerilerini sıraladı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı ve Kalkınma Bakanlığının Bütçe görüşmesinde de konuşan Çaturoğlu “Bölgemiz için ne yapılması gerekiyorsa üzerinde çalışıyoruz ve çözüm noktası arıyoruz” dedi.



Çaturoğlu konuşmasının içeriği ile ilgili olarak şu açıklamayı gönderdi:


BÖLGESEL TEŞVİK SİSTEMİ

Bilindiği gibi, ülkemizde bölgesel teşvik sistemi uygulanmakta ve bu bölgesel teşvik sistemi çerçevesi içerisinde de Türkiye, birtakım bölgelere ayrılmış vaziyette ve 6 bölgemiz var. Burada arzu edilen şey, bu bölgelere verilen teşviklerle birlikte Türkiye'nin 2023 vizyonuyla üretim ve ihracat odaklı büyüme stratejisi bakımından öngörülen hedefleri yakalamak olarak tarif ediliyor. Ancak bu diğer arkadaşlarımızın da belirttiği gibi bölgesel teşvik uygulamasının birtakım eksikleri, birtakım mahzurları var, bunları ifade etmek istiyorum.

Öncelikle "Her ilde desteklenecek sektörler, illerin potansiyelleri ve ekonomik ölçek ve büyüklükleri dikkate alınarak tespit edilmiştir." deniliyor. Fakat biz bunu iller bazında ele aldığımız zaman, örneğin Zonguldak ili için bir örnekleme yaptığım zaman, Zonguldak ilinde 3'üncü bölge olması öngörülmüş. Çevremizde iki tane il var; biri Bartın, biri Düzce ve bunlar da 4'üncü bölgede. Biz maalesef bunlarla aramızda bölge farkı olduğu için hiç yatırım alamıyoruz Zonguldak ili olarak.

Zaten Zonguldak, geçmişinde Türkiye ekonomisine çok ciddi katkılarda bulunmuş gerek madencilik gerek demir çelik gerek ağır sanayi ve diğer sektörler bakımından ekonominin belkemiğini teşkil etmiş, belirli bir refah düzeyini yakalamış, birçok ilkleri yaşamış bir vilayet ama ancak daha sonra bu madenciliğin ve çelik endüstrisinin katma değerinin azalmasından dolayı da oldukça sıkıntılı günler yaşamış ve hâlen de yaşıyor.

Tabii, Zonguldak gibi şehirlerin bu klasik teşvik yöntemleriyle bir yere varmasının imkânı yok. Dünyada bunlara farklı yaklaşımlar gösterirler. Mesela, Almanya'nın Nordrhein Westfalen Eyaleti aynı Zonguldak gibi bir bölge. Orada kömür var, orada çelik var ama belli bir süre sonra bunlar önemini yitirmiş ve bölge çok büyük krize girmiş. Orada sadece bu bölgeye özel bir proje yapılmış ve uygulanmış. Bugün o eyaleti tanımak mümkün değil hem ekonomik olarak dönüşümünü tamamlamış, sadece madenciliğe ve demir çelik endüstrisine bağlı kalmamış, öbür taraftan geliştirmiş olduğu yeni projelerde teknoparklar, lojistik merkezler, yeni hizmet alanları, alışveriş merkezleri, turizm potansiyeli, özellikle eğitime çok büyük vurgu yapılmış ve şehirler de birbirine çok yakın olmasına rağmen her şehre mutlaka üniversite kurulmuş ve bunlar desteklenmiş. NRW'nin Türkiye'de de bir şubesi var, Türk yatırımcılarını Almanya'ya davet ediyor yani o bölgeye davet ediyor, o bölgeye teşvikler veriyor. Diyorlar ki "gelin burada yatırım yapın." Uzun vadeli krediler veya hibe, birtakım yardımlar, arazi tahsisleri vesaire şeklinde olmak kaydıyla o bölgedeki bu katma değer azalışından kaynaklanan sorunların önüne geçilmeye çalışılmış ve bunda başarılı olmuş. Şimdi, 2010'dan sonra da Kentsel Dönüşüm Projesi başlatmışlar. Yakında o bölgeye giden insanlar oranın bir maden şehri değil de sanki turistik bir bölge olduğu zannına kapılabilirler. Oysa biz şimdi Zonguldak'a gitmeye çekiniyoruz yani hem çevresel sıkıntılar var hem demin anlattığım şeylerden kaynaklanan birtakım sıkıntılar var. Mesela, biz böyle bir projeyi Zonguldak için önermek istiyoruz. Bunun çalışması zaten daha önce Karaelmas Üniversitesi, şimdiki Bülent Ecevit Üniversitesiyle bir çalışma yapıldı. Şimdi buna Batı Karadeniz Kalkınma Ajansını da katmak suretiyle böyle gidiş-gelişlerle güzel bir proje yapılabilir ve uygulanırsa o bölgeye Türkiye Cumhuriyeti olarak ahde vefamızı da ödemiş oluruz.

Şimdi, bakın, bu teşvikleri uygulamışız, Zonguldak'ta ne olmuş, ona kısaca bir değinelim. Acaba ne yapmışız biz işimizi bir yerlere götürme noktasında? Bir yerlere varabilmiş miyiz?

Öncelikle, nüfus projeksiyonlarına baktığımız zaman, şimdi, neticede teşvikin uygulandığı bölgelerde teşvikten bir verim, bir sonuç almamız gerektiği ortada. Bunun en önemli göstergelerinden bir tanesi nüfustur. Daha önce göç alan bu bölgeye şimdi ne olmuş 3'üncü bölge teşvikleri uygulanmış? 2013 yılında 602 binmiş nüfus -daha önce daha fazla bu nüfus- 2014'te 597 bine düşmüş, 2015'te 592 bine düşmüş, böyle gidiyor. 2023 projeksiyonunda da 539 bine düşüyor bizim nüfus, eğer bir şey yapılmazsa, bu sistemle böyle devam ederse.

Peki, biz nerelere göç vermişiz? İstanbul gibi, Ankara gibi, Kocaeli gibi, Bursa gibi ve yanı başımızda ekonomik canlandırmasını başlatan ve devam ettiren Karabük gibi illere de göç vermişiz.

Peki, bu göçün nedenleri neymiş? Bununla ilgili bir araştırma yapılmış. Bu araştırmada şu sonuçlar elde edilmiş: "Yaşam şartlarının kötü olması." diyor vatandaş göç saikı olarak, "Gelir yetersizliği." diyor, "Zonguldak'ta iş bulmanın zor olması." diyor, "Pahalı bir şehir olması." diyor ve iklim koşulları ile çevre kirliliğini öne sürüyor. Yani burada hem ekonomik ve hem de sosyal yönden yetersiz olduğunu ifade ediyor şehrin. Hâlbuki biz ölçümler yapıyoruz. Bu SEGE endeksleri gerçek durumundan daha farklı çıkabiliyor. Niye? Çünkü içinde bir sürü parametre var. Mesela diyor ki: "İnternet'e erişim kolaylığı." İnternet'e erişim kolaylığı da pozitif yönde bunu etkiliyor. Ama boş duran adamın yapacağı başka iş yok ki. İşsiz adam ne yapacak? İnternet'e girecek, Facebook'a girecek, yok, işte, WhatsAapp'ta oynayacak, İnternet kafeye girecek, kendi kafasına göre oyunlar yapacak. Bunun buradan çıkarılması lazım, bu ölçü sayılmaz. Herkesin elinde bir telefon var, istediği yere girip çıkıyor.

Peki, başka ne var? İstihdam göstergeleri var. Bu istihdam göstergelerinde de mesela sosyal güvenlik kapsamındaki aktif çalışanların toplam nüfusa oranı azalmış; 2010'da yüzde 23'müş, 2014'te yüzde 20'ye düşmüş.
Eğitim göstergeleri var. Gelişmiş bir kentte eğitim göstergelerinin de ileriye doğru gitmesi beklenir. Onlara baktığımız zaman da ne olmuş? Mesela ilin YGS ortalama başarı puanı bütün puan türlerinde düşmüş. 180 ve üzeri alanların toplam oranı 2010'da yüzde 82 iken, 2014'te yüzde 69'a düşmüş.
Başka? Mali göstergeler... Mali göstergelere baktığımız zaman da bunun içerisinde, mesela ildeki banka kredilerinin Türkiye içindeki payı 2010'da binde 5'miş, 2014'te binde 3'e düşmüş, düşüşe geçmiş.
İldeki tasarruf mevduatının Türkiye içerisindeki payı bu da binde 8'den 2010 yılında, 2014 yılında binde 7'ye düşmüş.

İlimiz, maalesef -kötü bir olay bu, bunu tabii üzülerek söylüyorum- kişi başı takipteki alacaklarda da 2015 yılında 1'inci olmuş, Türkiye 1'incisi olmuş, iyi bir 1'incilik değil.

FİLYOS ENDÜSTRİ BÖLGESİ İDARESİ KURULMASI

İlimizi çok yakından ilgilendiren ve hayati önem taşıyan bir Filyos Projemiz var. Maalesef yargı süreçleri bitmedi. Filyos projesi üzerinde şuan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Başbakanlık Yatırım Ajansı Başkanlığının çalışmaları devam etmektedir. Orada bir bölgesel idare yani “Endüstri Bölgesi İdaresi” kurulursa işlerin daha da güzel yürümesi, daha da çabuklaşması sağlanır. Bu proje hayata geçtiğinde 15-20 bin civarında bir istihdam sağlaması öngörülüyor.

TERSANELER BÖLGESİ SORUNU

Yine, tersaneler bölgesi diye bir bölgemiz var. Bu bölgede de biz 6 bin kişilik istihdam rakamına ulaşmıştık ama 2008-2009 dünya krizinden sonra bu sayı 277'lere kadar düştü. Burada Millî Savunma Bakanımızdan rica ettik, dedik ki bu millî gemi projelerinden bir tanesini bu bölgede yapalım, bu tersanecilik tekrar canlansın.

ULAŞIM SORUNLARI

Maalesef, ulaşım altyapısındaki eksiklerimiz de çözülmemiş durumda. Şimdi burada DAP ve GAP bölgesindeki arkadaşlar haklı olarak birtakım sıkıntılardan bahsediyorlar ama bizim yollarımız onlardan beter, bunu da gelsinler görsünler, ben davet ediyorum. Bir Ereğli-Zonguldak yolunu görsünler, bir Ereğli-Devrek yolunu görsünler, yol sorunu hakikaten var mı, yok mu? Bu altyapılarla ilgili sıkıntılarımız devam ediyor.

OSB’LER

İlimizde 3 tane organize sanayi bölgemiz var. Bu bölgelerimizde de sıkıntılar var. Biliyorsunuz, SEGE endekslerine göre bölgeler teşvik kapsamına alınıyor, belirli dereceleri var. Buralarda, organize sanayi bölgelerinde bu teşvik bir derece daha avantajlı uygulanıyor. Ancak, organize sanayi bölgelerinin de bu konuda sınıflandırılması lazım. Mesela, benim ilimdeki Ereğli, Alaplı organize sanayi bölgeleri tarımsal üretime elverişli olmayan, dağlık taşlık bir arazide kurulmuş vaziyette. Ama tarım arazilerinin üzerine kurulan organize sanayi bölgeleri teşvik bakımındanbizden daha avantajlı durumdalar.Bu sınıflandırmalar yapılırken organize sanayi bölgesinin tarım arazisinde mi kurulduğu yoksa tarımsal arazi hüviyetinde olmayan yerlere de mi kurulduğu, bunun da sınıflandırmada avantajlı hâle getirilmesi gerekmektedir.