TBMM Genel Kurulu’nda tamamlanan bütçe görüşmeleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunan CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu, AKP sözcülerinin Türkiye’ye Ankara’dan baktıklarını belirtirken “hükümet yetkililerinin bize anlattığı Türkiye ile gezdiğimiz gördüğümüz yaşadığımız ülkemiz insanlarının Türkiye`si çok farklı.” Dedi.

Turpcu’dan gönderilen bütçe görüşmeleri ile ilgili değerlendirmeyi içeren yazılı açıklama şöyle:
“TBMM Genel Kurulu’nda gerçekleştirilen bütçe görüşmelerinde ilgili Bakanlar ve AKP sözcüleri, genel olarak AKP hükümetinin Türkiye’yi Ankara’dan nasıl gördüğünü anlattılar. Rakamların -işine geldiği kısımları söyleyip işine gelmeyen kısımlarını atlayarak- bir Türkiye görüntüsü çizdiler.

2002 ile 2015 arasındaki 13 yıllık dönemde özellikle ekonomik alanda gerçekleştirdiklerini rakamlar üzerinden açıklamaya çalıştılar. Varsa yoksa 2002'de böyleydi şimdi şuraya ulaştırdık dediler. Ancak Sayın hükümet yetkililerinin bize anlattığı Türkiye ile gezdiğimiz gördüğümüz yaşadığımız ülkemiz insanlarının Türkiye`si çok farklı.
Halkımız için bütçe şuan bütçenin kendisine ne getirip ne götürdüğüdür. Ülkemizin diğer illerinde yaşayan vatandaşlarımız gibi Zonguldak`taki vatandaşlarımız da adeta bir ekonomik buhran yaşıyorlar. En yakın örneğe bakarsak, 2015 yılında kredisini geri ödemede en başarısız il Zonguldak olmuştur. Türkiye'de takipteki alacakların toplam nakdi krediye oranıyla Zonguldak borcuna en sadık iller sıralamasında son sırada yer almaktadır.
TBMM Genel Kurulu’nda, Cumhuriyet sonrası kurulan ilk il olma unvanına sahip Zonguldak’ın bugün geldiğimiz noktadaki içler acısı halini anlattım. İşsizliğin, göçün neden olduğu sorunları, TTK’nın mevcut durumunun yarattığı olumsuzlukları hükümete bir kez daha hatırlattım. 2002’den bu yana Zonguldak nüfus, istihdam olanakları ve ekonomi başta olmak üzere her bakımdan geriye gitmiştir. 2002`de 16 bin olan TTK`nın işçi sayısı, 2015`te ise 8.982`ye düşmüştür. Sayın Bakana TTK`nın acil olarak 3.200 yer altı işçisine ihtiyaç duyduğunu defalarca hatırlattık, ancak kendileri işçi alımının kamu üzerinde oluşturabileceği kendi deyimleriyle `yüksek maliyeti` bahane ediyorlar. Bu kadar hayati bir konu olmasına rağmen söz konusu maden işçisi olunca ‘kamuya maliyet’ sözü çok kolay kullanılabiliyor, ancak AKP iktidarının son derece gereksiz ama kamuya maliyeti çok yüksek olan harcamalarına bizzat şahidiz.

Kendi ülkesinin madencilerini işsiz bırakan ama başka ülkelerin madencilerine iş sahası sağlayan bu anlayışı nasıl kabul edebiliriz?
Devlet şirket değildir, olaylara sadece kar-zarar açısından bakmaz, devletin sosyal kazanımları vardır. Ancak madem kar-zarar bakımından bakıyorlar, yeterli yerli üretim olmaması nedeniyle, ithal edilen kömür miktarının cari açık üzerindeki etkileri iktidar tarafından hiç hesaba katılmakta mıdır? Rusya ile yaşanan kriz sonrası bir kez daha kendini gösteren enerji güvenliği konusu hesaba katılmakta mıdır?
Hükümet TTK`ya ilişkin kendi verdiği sözleri ve taahhütleri yerine getirmemektedir. Şimdi size bununla ilgili çarpıcı bir örnek vermek istiyorum. Kalkınma Bakanlığı’nın 9. Kalkınma Planı’na (2007-2013) ait 2009 yılı programında TTK’ya ilişkin ‘TTK’nın zarar eden bir yapıdan çıkarılması amacıyla eylem planı hazırlanacak ve kurum yeniden yapılandırılacaktır` ifadesi yer almakta. 2010, 2011, 2012, 2013, 2014, 2015, 2016 yıllık programlarında da aynı şekilde yer almaktadır. 7 yıldır aynı ifadeyle TTK’nın durumu geçiştirilmeye çalışılmaktadır. Konuyu Kalkınma Programına alıyorsunuz, ardından bunu yıllık programa alıyorsunuz ama uygulamıyorsunuz. Yıllık programlar adı üzerinde yıllıktır, bu durum AKP İktidarının TTK`ya ilişkin ciddiyetsizliğini de ortaya koymaktadır. Şunu da ayrıca belirtmek istiyorum Kalkınma Bakanlığı şuan 10. Kalkınma Planı’nı (2014-2018) uyguluyor, yani TTK`ya ilişkin eylem planı hazırlanması ve yeniden yapılandırılması 2 kalkınma planı ve 7 yıl eskitti.

Sayın Bakan, TTK'nın yeniden yapılandırılmasına yönelik eylem planının hazırlanması için rapor hazırlandığını ancak rapor üzerinde kurumlar arası mutabakata varılamamış olması nedeniyle bugüne kadar bir gelişme kaydedilemediğini söylüyor. 14 yıldır tek başınıza iktidar değil misiniz? İşine gelince saatler içinde yasa çıkaran Hükümet 7 yıldır neyi beklemektedir? Hem yerli kaynak diyorlar, hem de TTK'ya işçi alıp, yatırım yapmıyorlar.
TTK'nın azalarak bitmesini hedefliyorlar. Türkiye’nin taşkömürüne ve Zonguldak`a ihtiyacı var ama Hükümetin gündeminde Zonguldak yok. Vatandaşlarımızın bunu iyi bilmesi gerekmektedir.
Bir diğer önemli konu, yoksulluk ve işsizlik hala ülkemizin, bölgemizin, ilimizin en başta gelen ekonomik ve sosyal sorunlarıdır. En genel anlamda yoksulluk, ‘ekonomimiz şöyle büyüdü böyle büyüdü’ istatistikleri yayınlanırken cüzdanınızın boş olmasıdır. Gençlerimiz işsiz geziyor, birileri refah içinde, diğerleri ise yarınından emin olmadan yaşamaya devam ediyor. Bu böyle devam edemez, etmemelidir.

Büyümenin 5 kötü türü vardır:

•İşsiz büyüme: Sağlanan büyümeye karşın, işsizliğin artması
•Acımasız büyüme: Sağlanan büyümeye karşın, gelir dağılımının bozulması
•Dilsiz/sessiz büyüme: Sağlanan büyümeye karşın, demokratik hak ve özgürlüklerden yoksun kalınması
•Köksüz büyüme: Sağlanan büyümeye karşın, toplumsal değerlerde yozlaşma ve kültürel kimliğin yitirilmesi
•Geleceksiz büyüme: Sağlanan büyümeye karşın, çevrenin yok edilmesi ve gelecek nesilleri dikkate almama
Tabi bir de bu beşinin aynı anda gerçekleştiği bir ülke ve bu durumla övünebilen AKP İktidarı vardır. Ülkemizin özeti yukarıdaki tabloda açıkça görünmektedir.
Büyüme ve gelişmeden birbirinden farklı iki kavramdır. Gelişme bir ülkedeki insanların yaşam standartlarının yükselmesiyle alakalıdır. Önemli olan gelişme ve büyümeyi bir arada götürebilmektir. Borçla büyümek kolay ve hızlı olur. Ama finansman kesildiği anda neler olabileceğini hepimiz öngörebiliyoruz.

Bugünü kurtarmak için halkımızın ve ülkenin geleceğine çok büyük kötülükler yapılmaktadır. Ülkemizde işsizlik ve yoksulluk yaygınlaşmış, gelir adaletsizliği artarak büyümüş ve Türkiye’nin üretim gücü aynı düzeydeki ülkelere göre azalmıştır.

Son dönemde ülkemiz genelinde ve Zonguldak özelinde yaşanan şiddet ve cinayet olaylarındaki artışında bu durumla bağlantılı olduğunu düşünüyorum. İşsizlik, yoksulluk ve parasızlık yani ekonomik sıkıntılar ciddi toplumsal sorunlara da yol açmaktadır. Bunun yanı sıra iktidarın toplumu ayrıştıran ve ötekileştiren dili bu sosyal sorunları daha da derinleştirmektedir. İnsanlarımız mutsuz ve umutsuzdur.
Hükümet sadece büyüyen rakamları telaffuz ediyor. Ancak unutuyorlar ki büyüme demek üretmek demektir, katma değer yaratmak demektir. Yaratılan bu katma değeri sadece mutlu bir azınlığının elinde toplamak sorunları çözmez aksine daha da büyütür. Bu politikanın acilen değişmesi gerekmektedir. Ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarla yüzleşip, gerçekçi çözüm önerileri içeren bir bütçe hazırlanması gerekmekteydi. Ancak 2016 Bütçesi hem genel anlamda ekonomik sorunları çözmede, hem de toplumun farklı kesimlerinin istek ve taleplerini sağlama yeterliliğine sahip değildir. Bu nedenle red oyu verdik."