Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) GYK üyesi ve Batı Karadeniz Bölge Sorumlusu E. Semin Özkök,  24 Temmuz’un  1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması'nın yıldönümü olduğunu belirterek  “imzalayan TBMM'nin iradesinin daha iyi anlaşıldığı günlerdeyiz” dedi.

            Özkök,  Lozan Barış Antlaşması'nın temelinin imzalayan devletlerin birbirinin sınırlarına karşılıklı saygı gösterecek olması ve birbirlerinin iç işlerine karışmama sözü olduğunu kaydettiği yazılı açıklamasında görüşlerini şöyle dile getirdi:

 

        “Bizi ,Türkiye'nin paramparça edildiği ve Osmanlı'nın imzaladığı Sevr Antlaşması'ndan, onurumuzla imzaladığımız Lozan'a getiren, ulusal sınırlarımızı çizen Mustafa Kemal Atatürk ve Anadolu halkının emperyalistlere karşı kazandığı kurtuluş savaşımızdı.

 

Emperyalizmin Lozan Barış Antlaşması'nı zorla kabul etmesi, kanlarımızla çizdiğimiz sınırlarımıza ileride yeni saldırıların olabileceğinin de göstergesiydi. , Mustafa Kemal Atatürk bu nedenle Lozan'la çizilen sınırlarımızı daha da güvence altına almak için 1934-1937 arasında, Balkan Antantı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Sadabat Paktı'nı imzaladı ve gelecekteki tehlikelerden korunmayı hedefledi.

 

Yurtta ve dünyada barış isteyen Atatürk, adeta "ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" atasözünü yaşama geçirdi .Lozan Barış Antlaşması ve sonrasında izlenen bu politikalarla, o çalkantılı dönemlerden en ufak bir yara almadan çıktık.

 

Bu günkü olumsuz gelişmeleri temelinde, Atatürk'ün ve Cumhuriyetimizin temel felsefesi olan komşularımızla iyi ilişkiler kurma, barış için çalışma ve tam bağımsız dış politika ilkelerinden uzaklaşılması yatıyor.

 

Çok partili hayata geçiş dönemi, Nato'ya giriş, ABD ve sonrasında AB güdümündeki politikalar, Çekiç Güç (!), barış süreci (!), çözüm süreci (!), Arap Baharı, Esad yönetimine karşı politikalar ve iktidarın sürekli yanlış tüyolarla yanlış ata oynaması, "stratejik derinlik" girdabına girmemize neden oldu.

 

İçeride ve dışarıda savaşır hale gelmemizin temel sebebi, izlenen yanlış, görgüsüz, bilgisiz, onursuz politikalar oldu.

 

Türkiye ne yazık ki kayıplar, şehitler, belirsizlikler ülkesi haline geldi.

 

Lozan'ın yarattığı saygın, barışçı Türkiye'ye dönüşün en kestirme yolu, bu yanlış politikalarda ısrar eden iktidardan kurtulmaktır ve halkımız seçimlerde bunun yolunu göstermiş, bu fırsatı vermiştir.

 

Taraf olmayan bertaraf olmaz ama, halkını dinlemeyen, anlamayan olur. Gün, büyük Anadolu ve Türk kültürünün mirasçısı halkımızın sözünü dinleme vaktidir.

 

Kalıcı barış, ABD, İsrail, AB politikalarıyla değil, Lozan Barış Antlaşması'nın çizdiği sınırlar içinde, demokratik ve laik bir Türkiye'nin yeniden inşa edilmesiyle gelecektir. Görev bizdedir.

            Sevr'ciler, BOP'çular değil, Lozan'cılar kazanacaktır.

            Lozan Barış Antlaşması'nın 92. Yılı Kutlu Olsun.