CHP  Zonguldak Milletvekili Adayı Av. Ünal Demirtaş, CHP ilçe Başkanı Hayrettin Kartal, Ankara’daki hukuk bürosunda birlikte çalıştıkları Av. Mehtap Cabak Özcan ve Av. Cansu Özcan ile birlikte düzenlediği basın toplantısında söze basın özgürlüğüne duyduğu saygıyı ifade ederek başladı.

 

Demirtaş’ın ana başlıklarıyla açıklaması şöyle:

 

MESLEK İLKELERİNE AYKIRI YAYIN

“Özellikle belirtmek isterim ki her zaman basının eleştiri hakkına saygı duydum. Her zaman temiz siyasetten, açık ve şeffaf siyasetten  yana oldum. Demokrasimizin ilerlemesi ve gelişmesi için basın özgürlüğüne herkesin saygı duyması gerektiğini en ateşli savunucularındanım. Avukatlık tezini “basın yolu ile kişilik haklarının ihlali “ olarak vermiş bir siyasetçiyim. Siyasetçinin de her türlü eleştiriye katlanması gerektiğini çok iyi bilmekteyim. Avrupa insan hakları mahkemesi kararları ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi kararları der ki “siyasetçi sert de olsa eleştiriye katlanmalıdır” der. Elbette siyasi iseniz mutlaka eleştirileceksiniz. Hem yaptıklarınız ile hem de yapmadıklarınız ile. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Elbette siyasetçi bu tür durumlara alışmalıdır. Ancak son dönemde  bazı basın yayın organlarında  Basın Konseyi Basın Meslek ilkelerinin 3,4,6,9,10,16,  maddelerine aykırı şekilde tarafımdan hiçbir bilgi alınmadan tek taraflı olarak şahsım aleyhine maksatlı yayınlar yapılmaktadır. Şeffaflık anlayışım ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için bazı konulara açıklık getirmekte yarar görüyorum.”

 

EREĞLİ’DE OY KULLANAMAYACAĞI İDDİALARINA YANIT

Demirtaş,  Bazı basın organlarında ve internet sitelerinde kendisinin   Zonguldak’ta oy kullanamayacağının iddia edildiğine dikkat çekerek  “Bu durum doğru değildir. Bildiğiniz üzere 2011 yılında      partimin Zonguldak 5. Sıra adayı idim. Seçim kanunu gereği  milletvekili adayları oylarını kendi seçim bölgelerinde  istedikleri  sandıkta kullanabilmektedirler. 2011 yılında oyumu köyüm Ballıca da kullanmıştım.   2015 seçimlerinde de açıklıkla ifade ediyorum ki oyumu Ballıca Köyünde kullanacağım” diyerek açıklık getirdi.

 

BANA ELEŞTİRİ GETİRENLER DİĞER ADAYLARI HİÇBİR ELEŞTİRİ GETİRMİYORLAR

Basın organlarında “Ereğli de evi yok Ankara da evi var, Ereğli de otelde kalıyor, angaralı ”  şeklinde iddialar var. Bu iddiaların hayatımda duyduğum en saçma eleştiri konuları olduğunu özellikle ifade etmek isterim. Arkadaşlar benim Ballıca köyünde evim var. Ereğli’ye geldiğim zamanlar da da köyde kalıyorum. Bir kişinin Köydeki evinde kalmasının suç olduğunu zannetmiyorum. Yine arkadaşlar doğrudur, benim Ankara’da evim de var. Bunu hiç inkar etmedim ki. Bir kişinin Ankara da evinin olmasının da suç olduğunu zannetmiyorum. Tabi öncelikle şunu ifade etmekteyim. Diğer partilerin adaylarının da büyük çoğunluğu da Ankara da oturuyor. Bana bu  eleştirileri getirenler,   o adaylara  hiç bir eleştiri getirmezken, sadece bana böyle bir eleştiri getirilmesini de hiç anlamış değilim.

 

BELEDİYE BAŞKANI DEĞİL, MİLLETVEKİLİ ADAYIYIM                  

Yine arkadaşlar ben 20 yıldır Ankara da avukatlık yapıyorum.  Bunu yanlış bir şeymiş gibi anlatıyorlar. Benim hakkımda başka eleştiri konusu bulamayanların  bir başka saçma iddiası da bu konu. Önce şunu hatırlatmak isterim. Ben Belediye Başkan adayı değilim. Milletvekili adayıyım. Milletvekili zaten doğal olarak  mecliste görevini yapar.  Yaşamının tamamını burada geçiren bir aday da Ankara’ya meclise gidecek arkadaşlar. Bu arkadaşlarımız seçildiklerinde, Ankara’nın yollarını  bilmedikleri, Ankara’da bürokratik işlerin nasıl çözüleceklerini bilmedikleri için Ankara ya gittiklerinde 2 yılları bunları öğrenmek için boşa geçecek. Ben ise yıllardır meclis ve bürokrasi ile iç içe bir yaşamım oldu. Türkiye merkezi yönetim  ile yönetiliyor. Ereğli’de, Alaplı da Zonguldakta’ki sorunların çözümü ise Ankara da bakanlıklar da genel müdürlüklerde olmaktadır. Bu sebeple benim Ankara da avukatlık yapmam  eleştirilecek bir konu değil, Zonguldaklı için son derece avantajlı bir durumdur.  Benim Ankara da ki evim sadece benim evim değil, tüm Zonguldaklıların evidir.                                  

 

KÖYE GİDİP GELMEK ZAMAN ALIYOR                                

Bir saçma eleştiri konusu daha. Benim seçim döneminde otelde kalmamı da eleştirmektedirler. Doğrudur. Seçim döneminde otelde kalıyorum. Seçim dönemi süresince de otelde kalmaya da devam edeceğim. Bunun sebebi ise arkadaşlar köyden gidip gelmesi her gün yaklaşık 1,5- 2 saat gibi zaman kaybına yol açmaktadır. Benim ise bir dakikam bile değerli. Bu sebeple seçim çalışmalarını daha organize yürütmek için otelde kalıyorum. Bu durumun da yanlış olduğunu da hiç düşünmüyorum. Köyümde evim olmasına  rağmen, Ereğli kent merkezinde de kiralık veya satılık bir ev arayışına girdim arkadaşlar. Ereğli kent merkezinde eşimle oturacağım bir evim mutlaka olacak.  BÜTÜN EREĞLİLERİN EVİ BENİM EVİMDİR.

 

KANDİLLİ’DEKİ TEKSTİL İŞÇİLERİ KONUSU

Bir başka saçma iddia daha. Benim Kandillide ki tekstil işçilerini avukatlık ücretim için icraya vererek  mağdur ettiğim iddia edilmektedir.

 

Kandilli de ki 47 tekstil işçisi ile ilgili davalar ise 2011 yılında milletvekili adayı olduğum esnada  CHP Kdz İlçe örgütümüzün ve işçilerin talebi üzerine alınmıştır. İşçilik alacaklarını içeren davalar Kdz Ereğli İş Mahkemesinde muvazaa iddiasıyla  İstanbul’daki Satho A.Ş. şirketine açılmıştır.  İşçilik alacaklarına yönelik açılan davaların  tamamı kazanılmıştır. Evet 47 işçinin davasının tamamı kazanılmıştır. Ancak icra işlemleri için şirket merkezine hacze gidildiğinde şirketin Bakırköy 19. Asliye Ticaret mahkemesinde “İflasın ertelemesi davası açıldığı ve hacizlerin engellenmesi için” ihtiyati tedbir kararı verildiği öğrenilmiştir. Bu dava tarafımızdan takip edilmiş  ve  icra tetkik mercii kararı ile  ihtiyati tedbir kararı kaldırıldıktan sonra tekrar hacze gidilmiş ancak şirket adresinde bu kere karşımıza başka bir şirket olan Teksfor ltd.şti çıkmıştır. Yine işçilerin talebi ile hacze devam edilmiştir. Bunun üzerine Teksfor Ltd.Şti. haczedilen mallar ile ilgili istihkak davası açmış, sayın hakim hiçbir delilimizi toplamadan birinci celse de  aleyhe karar vermiştir. Sayın hakimin tarafsızlığından şüphe etmemiz nedeniyle hakim hakkında “reddi hakim” talebinde dahi bulunulmuştur. Hukuka açıkça aykırı olarak verilen bu kararlar, tarafımızdan temyiz edilmiş ve dosyalar şu an için Temyiz incelemesi için Yargıtayda’dır. İşçiler alacaklarını alamaması amacı ile  kurulan paravan şirket Teksfor Ltd.Şti.nin avukatları,  karşı taraf vekalet ücreti için işçilere icra takibi başlatmıştır.Benim hiçbir şekilde işçileri icra takibi başlatmam mümkün değildir.

Bu davaların hukuki süreç hala devam etmektedir. Kesinleşmiş bir şey yoktur. Ben inanıyorum ki bu davalar Yargıtay da temyiz incelemesi sonucu bozulacaktır.

 

41 BİN TL’LİK MASRAFI CEBİMDEN YAPTIM

4 yıldır işçi arkadaşlarımın bu davalarını takip ediyorum. Her duruşmasına girdik. Her işlemini doğru bir şekilde yürüttük. Davaları kazandık. İşçilerin kendilerinin ekip şefi ve sözcü seçtiği Arzu Eryiğit ve Ayhan Işık isimli arkadaşlarına her aşamada bilgi verdik. Bizi arayan işçi arkadaşlarımıza bazen ben, bazen Ortağım Avukat Mehtap hanım her türlü bilgiyi ve belgeyi verdik. İşçiler ile her aşamada gerektiğinde toplantı yaptık ve isteyene istediği bilgiyi ve belgeyi verdik. Ancak 47 işçinin olduğu davada hepsini çağırmamıza rağmen toplantılara maalesef her toplantıya ancak  6-7 tanesi geldi.Yine avukatlık ücret sözleşmem gereği bütün masraflar işçilere ait olmasına rağmen, masrafları ödeyemediklerinden, işleri eksik kalmasın diye bu güne kadar büyük çoğunluğu belgeli olan  41.000,00-tl.masrafı  cebimden ben yaptım.

 

SÖYLEDİĞİM HERŞEYİ İSPATA HAZIRIM                              

Ben sadece bu işçi arkadaşlarımın değil, meslek hayatım boyunca hiçbir işçi arkadaşımı avukatlık ücretim için icraya vermedim. Bütün meslek hayatım boyunca hep işçinin, çalışanların yanında oldum. Tersane işçilerinin, maden işçilerin, inşaat işçilerinin, yüksek gerilim enerji nakil hattı işçilerinin haklarını savundum. Bunların hepsinin belgeleri bizde var. Söylediğim her şeyi ispata hazırım.  Benim hakkımda, avukatlık ücreti için işçileri icraya verdiğimi iddialarını  ortaya atanları iddialarını ispatlamaya davet ediyorum. Bunu iddia edenler, eğer bunu ispatlayamazlarsa buradan müfteri ilan ediyorum.

                                    

Burada hem de işçilerimiz mağdur eden, akp’nin işçi aleyhine olan hukuk düzenidir. Arkadaşlar maalesef AKP’nin kurduğu yeni hukuk düzeni, artık işçiyi değil, üçkağıtçıyı korumakta ve işçilerimiz mağdur etmektedir. BU İŞÇİ ARKADAŞLARIMIN AVUKATLIKLARINI PARLA-MENTODA DA YAPMAYA DEVAM EDECEĞİM. ONLARIN HAKLARINI SONUNA KADAR SAVUNACAĞIM. SADECE ONLARIN DEĞİL, TÜM TÜRKİYEDEKİ ÇALIŞANLARIN, İŞÇİLERİN HAKLARINI SAVUNACAĞIM. BURADAN SÖZ VERİYORUM. 7 HAZİRANDAN SONRA BAŞLAYACAK CHP İKTİDARINDA HUKUK DÜZENİ MAĞDUR İŞÇİDEN YANA OLACAK.. ÜÇ  KAĞITÇIDAN YANA OLMAYACAK. CHP İKTİDARINDA İŞÇİ MAĞDUR OLMAYACAK, YAŞANACAK BİR TÜRKİYE OLACAK. GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ.

 

DAVAYI TAKİP EDECEĞİZ                                     

Hala bu işçi arkadaşlarımın vekaleti bende. Benim 7 hazirandan sonra milletvekili olmam nedeniyle artık avukatlık yapmam mümkün değildir.  Ancak bu gün eski ortağım sn. Av. Mehtap Cabak Özcan Hanım aramızda. Kendisi de bu işçi  arkadaşlarımızın avukatıdır. Kendisi bu davaları Yargıtay da  ve her aşamada sonuna kadar takip edecek. Burada sözlerime son verirken, hepinize en içten saygılarımı sunuyorum.