·        Türkiye’de sağlığın her alanında öncü kurum olan İş Bankası iştiraklerinden Bayındır Sağlık Grubu Doktoru Prof. Dr. Hilmi Tokmakoğlu erişkinlerde en sık görülen kalp rahatsızlıklarının tedavisini yazdı.

·         

·        Bayındır İçerenköy Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hilmi Tokmakoğlu, en sık görülen kalp rahatsızlıklarının tedavisinin, genellikle cerrahi yöntemlerle yapıldığını belirtiyor. Koroner arter hastalıkları by-pass yöntemiyle, kapakçıklardaki rahatsızlıklar onarım ya da değişimle, aort damarı genişlemesi de yapay damar kullanılması ile tedavi ediliyor. Tüm dünyada hızla artan kalp rahatsızlıkları, Türkiye’de de yaşamı tehdit eden hastalıklar sıralamasında üst sıralarda yer alıyor. Erişkinlerde en sık görülen kalp rahatsızlıkları; koroner arter hastalıkları, kapak hastalıkları ve aort genişlemesi (anevrizma) olarak sıralanıyor. Tüm bu hastalıklarda, cerrahi tedavi yöntemleri tercih ediliyor.

KORONER ARTER HASTALIKLARI: Tüm ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer almakta olup, kalbin etrafında bulunan ve kalbin kas dokusunu besleyen damarlarda meydana gelen daralmalar ve tıkanmalar sonucu ortaya çıkıyor. Hastalık kendini göğüs ağrısı, kalp yetmezliği ya da doğrudan kalp krizi ile gösteriyor. İstirahat halinde gelen, sol göğüsten başlayıp boyuna ve çeneye yayılan ağrılar da belirtiler arasında yer alıyor. Koroner arter hastalıklarında kabul gören üç tedavi yöntemi bulunuyor: İlaç tedavisi, balon ya da stent takılması, koroner by-pass ameliyatları. By-pass ameliyatları, daralmış ya da tıkanmış damarın önüne yeni bir damarla kan getirme işlemi olarak tanımlanıyor. Ameliyatlar, kalbi durdurarak ya da kalp çalışırken yapılabiliyor. Genellikle tercih edilen ise, kalbin durdurularak ameliyatın gerçekleştirilmesi; çünkü kalbin arka yüzündeki damarlara, çok kireçli ve kas dokusu içinde seyrettiği durumlarda çalışan kalpte by-pass ameliyatı yapmak zor olabiliyor. By-pass ameliyatlarında genellikle üç damar kullanılıyor: Gögüs kafesinin iç kısmında yer alan iç meme atardamarı, ön kol iç yüzündeki radyal arter ve bacaktaki toplardamar. En değerli olanı ise, açık kalma süresi daha uzun olan iç meme atardamarı. Bu damardan, halk arasında “iman tahtası” olarak bilinen bölgenin sağında ve solunda olmak üzere iki tane bulunuyor. Rutin olarak soldaki kullanılıyor. Ön koldaki diğer damar ise, ikinci sıklıkta kullanılıyor. Bacaktaki toplardamar da çok uzun olması nedeniyle, çoklu by-pass işlemi gerektiğinde tercih ediliyor.

MİTRAL KAPAK HASTALIKLARI: Kalbin sol kulakçığı ile sol karıncığı arasinda yer alan ve kanın geriye kaçmasını engelleyen mitral kapak sorunları; romatizmal, dejeneratif ve koroner arter hastalığı sonucu gelişen iskemik mitral kapak hastalıkları olarak ortaya çıkıyor. Darlık, yetmezlik ya da ikisi bir arada görülebiliyor. Nefes darlığı, efor kapasitesinin düşmesi ve çarpıntı ile kendini gösteren mitral kapak hastalıkları, geceleri nefes darlığı ile uyanma şikayetine de yol açabiliyor. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde hastalar, ancak oturur pozisyonda uyuyabiliyor. Mitral kapak darlıkları, kasık damarından girilip balonla açılmaya çalışılırken, bu yöntem her hasta için uygun olmuyor. Kireçli kapaklarda, sol kulakçıkta pıhtı olması durumunda balonla tedavi uygulanamadığı için cerrahi tedavi gerekiyor. Cerrahi yöntemde kapak ya değiştiriliyor ya da onarılıyor. Onarım mümkünse kalp kapakçıklarının onarılması daha çok tercih ediliyor; çünkü hastanın kendi kapakçığı yerinde kalıyor. Kalp kapağı değişim ameliyatlarında metalik veya biyolojik kapaklar kullanılıyor. Metalik kapaklar uzun ömürlü olmasına karşın, kişinin her gün kan sulandırıcı ilaç alması gerekiyor. Biyolojik kapaklar ise ilaç zorunluluğunu ortadan kaldırıyor ancak, dayanıklılık süresinin kısıtlı olması nedeniyle hastanın 5-10 yil içinde yeniden ameliyat olması gerekebiliyor.

AORT KAPAK HASTALIKLARI: Aort kapağı, kalbin sol karıncığı ile aort damarı arasında bulunan yarım ay şeklindeki üç yaprakçıktan oluşuyor. Burada görülen hastalıklar, aort kapak darlığı ya da yetmezliği olabiliyor. Aort darlığında kalp kasında kalınlaşma, aort yetmezliğinde de kalpte büyüme-genişleme meydana gelebiliyor. Göğüs ağrısı, bayılma nöbetleri, nefes darlığı ve çarpıntı yakınmaları ile kendini belli eden aort kapak hastalıklarının görülme yaşı nedenine göre değişiyor. Aort kapak alanı normalde 2.5-3.5 cm oluyor. Bu alan 1-2 cm altına indiğinde ise ciddi oranda darlıktan söz ediliyor. Aort kapak hastalığında kapak değişimi ya da kapak onarımı operasyonları uygulanıyor. Metalik ya da biyolojik kapak takılabilecegi gibi, kadavradan organ nakli yapmak da mümkün olabiliyor. Kapak seçiminde kişinin yaşı, yaşam tarzı ve beklenen yaşam süresi önem taşıyor. Söz konusu tedavilere ek olarak, aort kapak darlığında ‘’ Transkateter ya da transapikal aort kapak replasmani’’ (TAVI) olarak bilinen tedavi metodu, özellikle ameliyatın çok riskli oldugu hasta grubu için önem taşıyor. Bu yöntemde kasıktan ya da kalbin altından küçük bir kesi yapılıyor. Tıpkı balon yönteminde oldugu gibi, kateter yardımıyla sokulan bir balon şişirilerek kapakçık bir miktar açılıyor ve bölgeye yeni bir kapakçık yerleştiriliyor. Hastanın kendi kapakçığı ise yerinde duruyor.

AORT ANEVRİZMALARI: Aort damarı, kalpten çıkıyor ve dört bölgeye ayrılarak vücuttaki birçok organa yan dal veriyor. Vücudun ana arteri olarak adlandırılan aort, tüm yan dalları besliyor. Bu damardaki genişlemeye de aort anevrizması deniyor. Eğer eşlik eden bir aort kapakçık sorunu da varsa hastalık kendini göğüs ağrısı ve nefes darlığı ile gösteriyor. Bunun dışında çoğu zaman tesadüfen tanı konuyor. Aort anevrizmalarında hayati risk oluşturacak iki unsur bulunuyor. Damar genişledikçe, duvarı inceldiği için patlama (rüptür) birinci riski, damar içi yırtık (diseksiyon) görülmesi de ikinci riski oluşturuyor. Bu iki risk de ölüme neden olabiliyor. Aort anevrizması özellikle kalptten çıkan bölgede yer alıyorsa, mutlak cerrahi tedavi gerekiyor. Cerrahi tedavide, balonlaşmış olan damar çıkartılarak yerine yapay damar konuluyor. Bunun dışında özellikle karın bölgesinde ve göğüs kafesinin arka yüzündeki aort anevrizmasında, kasık damarından girilerek genişleyen aort damarının içine yapay damar konularak aort anevrizması tedavi edilebiliniyor. Bu işleme de EVAR, TEVAR adı veriliyor.


Bayındır Sağlık Grubu Hakkında

Bayındır Sağlık Grubu’nun temeli, 1992 yılında o zamanki adıyla Bayındır Tıp Merkezi ile hizmet vermeye başlayan Bayındır Hastanesi’ne dayanmaktadır. İş Bankası iştiraklerinden olan grup, kısa sürede sağlık alanında referans kurumlardan biri haline gelmeyi başarırken, bunda, tam zamanlı çalışan deneyimli hekim kadrosunun yanı sıra, hedeflenen nitelikli hizmet anlayışını sağlamak için kurum tarafından özümsenen temel değerler de önemli rol oynamaktadır. Etik değerlere saygılı, kanıta dayalı tıp ve hasta odaklı hizmet anlayışına sahip Bayındır Sağlık Grubu; Bayındır Hastanesi Söğütözü ile başlayan bu anlayışını kısa sürede Bayındır Hastanesi Kavaklıdere, Bayındır Hastanesi İçerenköy, Bayındır Tıp Merkezi Levent ve İstanbul’da sayısı 5’e  ulaşan Bayındır Diş Klinikleri’nde de başarıyla uygulayarak, vermekte olduğu sağlık hizmetinin etki alanını genişletmiştir