Sansür, çok sıkı denetimdir.  
Devletler sansürü, sıradan işleriymiş gibi görürler. Yargıları, tüy diker.  
Devletler oluşturduğu komisyonlar eliyle sanatı, yazıyı, edebiyatı sansürlemeyi çok sever: Bu huyudur ve huylu huyundan vazgeçmez. İliklerine kadar işlemiş olan “yasak” zihniyetini sürdürür. Sansürden hiç vazgeçmemiştir, vazgeçmeyecektir. Bir sanat eserine sansür uygulamak basit iştir. Bir yazıyla tiyatroyu yasaklar ve kamu düzenini korumak için yasakladık der. Kitap ve gazeteyi sansürlemek daha kolaydır, dağıtımın engellenmesi için devlet aleyhine cürüm var gerekçesiyle mahkeme kararı alır ve toplatır. Basılmamış kitabı bile toplatmak için karar almışlığına, hapishanelerde bile arama yaptığına rastlanmıştır. Sinema filmini ise yasaklar veya ticari dolaşımına izin vermez, olur biter…
Sansür, sinemasever.
Eskiden 14.07.1934 kabul tarihli Polis Vazife ve Salahiyet Kanununa göre filmler denetlenirdi. “Sansür Kurulu” olarak bilinen Merkez Film Kontrol Komisyonu; 1939 yılında çıkarılmış olan “Filmlerin ve Film Senaryolarının Kontrolüne Dair Nizamname ”ye göre filmleri ve senaryoları sansürlerdi. Sinemadan anlayan tek kişinin bile bulunmadığı bu Komisyon iktidardaki siyasal partiye bağlı devlet memurlarından seçilirdi (Siyasal İktidar Sanata Karşı. Çetin Yetkin . Bilgi. Kasım 1970). Filmlerin o yıllarda ne gerekçelerle sansüre takıldığına dair Komisyonun bazı filmlerle ilgili karar örnekleri ilginçtir.  
Yabancı Kız: “Filmdeki belediye başkanının mesleki vakarıyla kabil-i telif görülmeyen, bir yabancının bavulunu taşıma sahnesinin çıkarılması…Emniyet Genel Müdürlüğü temsilcisi: “1- Alanya’da Belediye Reis’inin uşağının, turistlerin bavulundan hırsızlık yapması ve masa üzerindeki yemek artıklarını yemesi turist celbi mevzuunda küçültücü mahiyette olduğundan...”(1 Kasım 1960 tarih ve 91 sayılı karar). 
Ya Ben Ya o: (Emniyet Genel Müdürlüğü Temsilcisinin kaydı): “Kayınpederin damadın eline sarılarak öpmek istediği sahne ile damadın babaya ‘öpülecek el varsa kızınındır. Kızının elini öp’ sözlerini kayın babalık gururunu tamamiyle kıran bir hareket olarak...”(6 Eylül 1961 tarih 56 sayılı karar).

Şoförün Karısı: “Leyla ile Handan’ın birlikte oturmaya karar verdikleri zaman, senaryoda ve dialogda bulunmayan ‘Kazancımızı ortaya koyar beraber harcarız’ sözünün çıkarılması…”(Bazı üyeler bu sözün bir çeşit komünizm düşüncesi aşıladığını ileri sürmüşlerdir) (11 Mayıs 1960 tarih ve 38 sayılı karar).

Bir Bahar Akşamı: “2- Oya’nın babasının Suat hakkında söylediği (ikiniz de ayrı dünyaların insanlarısınız ) cümlesiyle bir sınıf farkını ima ettiğinden çıkarılması. (8 Aralık 1961 tarih ve 110 sayılı karar).
Bitmeyen Yol, Belanın Kralı, Soluk Gecenin Aşk Hikayeleri…Çirkin Ares; adını beğenmeyen Komisyon filmin adını “Çirkin Prens” olarak değiştirmiştir. Yüz Karası filmi (Genç aşıklara “bir yastıkta kocayın” cümlesi nedeniyle yasaklanmıştır) sansüre takılmıştır. Metin Erksan’ın Yılanların Öcü, Yönetmen Ertem Göreç’in Karanlıkta Uyananlar, Lütfü Akat’ın Hudutların Kanunu, Halit Refiğ’in Haremde Dört Kadın filmi en büyük mülki amirlerin kararlarıyla yasaklanan filmlerdendir. Halit Refiğ’in Şafak Bekçileri adlı filminde uçak düşme sahnesi gençleri askerlikten soğuttuğu için sansüre uğramıştır. Yine TRT için çekilen Yorgun Savaşçı adlı film 12 Eylül sonrasında yakılmıştır. Yılmaz Güney’in çekimlerine başladığı ve Şerif Gören ’in tamamladığı artık izlenebilen Yol filmi yasaklanmış filmler arasındadır. Erden Kral’ın Hakkâri’de bir Mevsim isimli filmi beş yıl süreyle yasaklanmıştır.  
Yıllardır süren sansür alışkanlığının kanunlara yansımasında değişiklik hiç yoktur. 
Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile (RG: 10.7.2018 tarih 30474 sayılı)   Kültür ve Turizm Bakanlığı kurulmuştur, Cumhurbaşkanlığına bağlıdır. Bakanlığın Sinema Genel Müdürlüğü, 5224 sayılı Kanunla verilen görevleri yürütecektir.
Bireyin ve toplumun sinema sanatından yararlanabilmesi, çağdaş ve etkin bir kültürel iletişim ortamının yaratılması amacıyla 14.07.2004 kabul tarihli ve 5224 sayılı Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi Ve Sınıflandırılması İle Desteklenmesi Hakkında Kanun’un bazı maddeleri değiştirildi. TBMM’nin 47 inci Birleşiminde Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman ve 15 Milletvekilinin Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi kabul edilerek kanunlaştı (Oylamada kullanılan oy sayısı 257’dir ve 2 ret, 12 çekimser oya karşılık kabul oyu 243’tür). Tekelleşmenin ve örneğin “mısırlı bilet” promosyonlarının ve haksız rekabetin önlemesi için değişiklik yapıldığı medyada haber oldu. Bu amaca ne katkısı olacak acaba?
En dikkat çekici değişiklik 5224 sayılı Kanunun 6 ıncı maddesinde yapıldı. Madde başlığı dahil “Destekleme kurulları ve Komisyon” kuruluşu olarak değişti. Filmleri değerlendirecek ve desteklenecek olanları seçmek için ihtisas alanlarına göre sayısı dördü geçmemek üzere destekleme kurulları oluşturulacak.
TBMM’deki görüşmelerde Destekleme Kurullarının üye sayıları hakkında Teklifte yer alan “üç sektör temsilcisi” ibaresi “dört sektör temsilcisi” şeklinde değiştirildi. Destekleme kurulları;  ilgili alan meslek birlikleri tarafından belirlenecek dört sektör temsilcisi ile yapımcı, yönetmen, senaryo ve diyalog yazarı, oyuncu, sinema salonu işletmecileri, film dağıtımcıları, yayıncı kurum veya kuruluş temsilcileri ve üniversitelerin sinema alanında eğitim veren bölümlerinde görev yapan öğretim üyeleri arasından Bakanlık tarafından belirlenecek üç üye ve bir Bakanlık temsilcisi olmak üzere sekiz üyeden oluşması kabul edildi. 
Eskiden Kurul, 10 kişi Meslek Birliği temsilcisi, 3 kişi Bakanlık ataması ve Bakanlık Genel Müdürü olmak üzere 14 kişiydi. Kanun değişikliğiyle Destekleme Kurullarının üye sayısı sekiz oldu. Bakanlık üyeleri şöyle seçecek: “Destekleme kurullarının meslek birlikleri tarafından belirlenecek üyelerinin, Bakanlığın talep tarihinden itibaren on beş gün içinde bildirilmemesi halinde bu üyeler meslek birlikleri üyeleri arasından Bakanlıkça seçilir.”

Başta SESAM ( Türkiye Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği) olmak üzere sektörde dokuz ayrı meslek birliği var. Film Yönetmenleri Derneğini de dikkate alırsanız, bu seçim işi bir hayli zor. Sistemden yana iseniz çok kolay…Yönetmelik çıkararak çözüm getirecekler!  
Bakanlık temsilcisi kurulun başkanı olacak. Destekleme kurulları en az beş üyenin katılımı ile toplanacak ve en az dört üyenin aynı yöndeki oyuyla karar alabilecek. Öyle ki ; “Destekleme kurullarının kararları Bakanlık onayı ile yürürlük kazanır. Onaylanmayan kararlar yeniden değerlendirilmek üzere destekleme kurullarına iade edilir. Destekleme kurullarının son kararı Bakanlığın onayına tekrar sunulur, bu durumda da onaylanmayan kararlar geçersiz sayılır.” 
Kısaca söz ve karar sahibi Bakanlık olacaktır.
Dizi ve Yabancı Filmleri Destekleme Komisyonu ise “Dizi film ile yabancı film yapım destek türlerinde yapılan başvuruları değerlendirmek ve desteklenecek olanları belirlemek üzere; Bakan Yardımcısı, Sinema Genel Müdürü, Tanıtma Genel Müdürü, Dışişleri Bakanlığı Yurtdışı Tanıtım ve Kültürel İşler Genel Müdürü, ilgili alan meslek birlikleri tarafından önerilen sektör temsilcileri arasından Bakanlık tarafından belirlenecek iki üye, film yapımcıları, dağıtımcıları ve yayıncı kurum veya kuruluş temsilcileri arasından Bakanlık tarafından belirlenecek iki üye olmak üzere sekiz üyeden oluşan oluşturulur. Bakan Yardımcısı Komisyonun başkanıdır. Komisyon en az beş üyenin katılımı ile toplanır ve en az beş üyenin aynı yöndeki oyuyla karar Destekleme kurullarının ve Komisyonun kuruluşu, üyelerin görev süreleri ile çalışma usul ve esasları Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
Anayasamıza göre herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda türlü araştırma hakkına sahiptir (Madde 27). Anayasanın 64’üncü maddesine göre, Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır.
Anayasada böyle yazar ama sansür devlet işi olarak zihinlere sindiğinden sanatı desteklemek hiçte yazıldığı gibi olmaz. Sanat desteklenmez, sansürlenir.  
Devlet desteği demek; devlet denetim ve kontrolüyle film içeriğinin didik didik edilerek parasal “destekle” devlet sineması yaratmak demek değildir. Destek denilince; düzene uygun kafaların zihniyetine göre sadece devleti kutsayan ve düzene uygun filmlerin destekleneceği anlaşılmamalıdır. Ama yeni yönetim sistemi kurmaya ve onların deyimiyle inşasına çalışan bir devlet zihniyetine bağlı kanun yazanlar; “ben devletim istediğim filmleri desteklerim” demek için bu kanunu yaptık derlerse de şaşırmayın!
Bakalım desteklenmesine veya desteklenmemesine karar verilecek sinema filmleri ve diziler için ileri demokrasi ve yeni devlet sisteminin yaratacağı sansürden incileri neler olacak?
Bakalım ileri demokrasinin yaratacağı sansür incilerine, yargı kararlarının gerekçeleriyle acaba ne gibi tüyler dikilecek!