Birkaç gündür ajanslar zehirlenme haberleri geçiyor.

Yemekten zehirleniyor insanlar.

Orada burada.

Ve hastanelere akın var akın.

Haberlere göre çeşitli illerde yaşanan bu zehirlenme olaylarında sayı 4 binlere vurmuş.

4 bin zehirlenme vakıası!

Akıl alır gibi değil.

 

Toplu yemek dağıtımı yapılan işyerlerinde karın ağrısı ve baş dönmesi ile gelen ilk zehirlenme işaretleri üzerine  ambulanslar seferber edilmiş.

Siren çala çala gidiyor ambulanslar hastanelere.

Dikkat zehirlenme var!

Sağlık personeli alarma geçiyor.

Serumlar bağlanıyor öncelikle.

Yatak kalmıyor hasta yatıracak.

Sedyeler, sandalyeler, koltuklar devreye alınıyor.

Kollar serumlu.

Can pazarı bu.

Şakası yok ki.

Maazallah!

 

Araştırmalar çok yönlü.

Yemekten mi?

Ya değilse?

Peki su?

O nasıl?

Numuneler alıyor hemen.

Laboratuvarlar işbaşında.

Ölçüyorlar oranları.

Sonuç sonra.

 

Sağlık ve huzurdan daha önemli bir şey olabilir mi?

Önce can.

Canan huzurdan da sonra gelir.

Durum bu iken insan sağlığı ile oynayanlara ne demeli?

Ne yapmalı?

Üç beş kuruş fazla kazanmak uğruna insanlara sağlıksız gıdalar yedirenleri af mı etmeli?

Ya da, o şirketin yöneticilerinin bir başka isim altında yine sağlıkla oynamasına izin mi vermeli?

Asıl konu bu.

Yapanın yaptığı yanına kâr mı kalmalı?

Tabi ki kalmamalı.

Ve  en ağır cezayı ödemeli ve hiçbir şekilde sağlık alanında ticaret yapamamalı.

Hatta!

Daha önce herhangi bir şekilde ödül veya plaket aldı ise bu belgeler de geri alınıp, afişe etmeli.

İnsan sağlığı ile oynayan katil ruhlu bir sapıktır çünkü.