Neresinden başlasam ki yazıya. Yaban ellerinde can veren gencecik askerlerimizden mi? Edirne sınır kapımıza yığılan sığınmacıların insanlık utancı haline gelen trajedilerinden mi? Ülkenin ciddi sorunu haline gelen genç işsizlerin bunalımlarından mı? Giderlerini karşılayamayarak her gün biraz daha yoksullaşan orta gelirli yurttaşlarımızdan mı? Borçlarını ödeyemeyen, insanların intiharlarından, esnafa dükkan kapattıran ekonomik krizden mi? Virüs salgınını bile halkımıza unutturan savaştan mı? Hangi birinden söz açsam. Gelin de çıkın işin içinden.

Biliyorsunuz elbette emperyalist varsıl uluslar gelişmelerini yer altı servetlerine göz diktikleri ülkelerden savaş yoluyla sürdürürler. Savaş çıkarmak ise çok kolaydır. Ekonomik krizlerde halkların gündemini değiştirmek, mezhep kışkırtıcılığı, din bağnazlığı ile cahil toplumları galeyana getirmek, ırkçılığı kaşımak… Bunlar hep birer savaşa davettir. Bizimki ne ola derseniz yanıtım hazır. Altındaki koltuğun sallandığının farkında olan tek adamlı iktidar Ortadoğu bataklığında bir kanlı serüvene giriyor. Barışı yasaklar arasına yerleştirip savaş sözcüğünü kutsallaştırıyor. Savaşta insan ölülerini nesnelleştirip tane ile sayıyorlar. İnsan değerini hiçe indirgiyorlar. Şovenizmi toplumun bütün katlarına yerleştirmek için ellerindeki tüm iletişim araçlarını kullanıyorlar. Sonra… Sonrası yok emperyalizmin bu yeni oyununu seyretmek kalıyor bize. Tezkerelerden sonra ancak yeni yeni ayılmaya başlayan ana muhalefet gibi.

Aramızdan erken ayrıldığını düşündüğüm değerli dostum Alpay Kabacalı’nın “Arap Çöllerinde Türkler” adlı kitabını dikkatle okuduğunuzda şimdiki iktidarın Enver, Cemal ve Talat’ı mı yoksa tam bağımsızlıktan yana Mustafa Kemal’i mi örnek aldığını bir çırpıda çıkarıveriyorsunuz. Savaşlarda Yemen’de, Trablus’ta ölen binlerce gencin acısı bir kez daha yürek dağlıyor. Artık barış için zaman gelmedi mi? Ey iktidar, ey siyasetçiler, ey komutanlar felaketin eşiğinde aklınızı başınıza devşirin bir kez daha düşünün.

Sanatçı öngörüsü diye bir olguya inanırım. Geleceği görmek kahinlik diye adlandırılıyorsa en iyi kahinler bence gerçek sanatçılardır. İşte Oktay Rifat’tan günümüzü anımsatan bir şiir.

Ben Maksada Bakarım

Madem ki maksat barış
Yurtta barış
Cihanda barış
Salla gitsin atom bombasını
Mister Fışfış
İnsan dediğin nedir?
Abur cubur
Olsa da olur
Olmasa da olur
Maksat barış
Yurtta barış cihanda barış
Kendi savaş
Adı barış
Ama yanarmış yıkılırmış.
Boş veeeeer
Maksat barış