Neydi o hava civan be.

Alkışlarla girdin, acıtarak çıktın.

Hem de acı.

Yaktın bizi yaktın.

Ciğerlerimizi de yüreğimizi de.

Doğanın canına okudun. Günlerde o canım çamların yanışına ağladık, sızladık, üzüldük.

Sel olup aktın.

Ekonomi tufanıyla ocaklara incir diktin.

Oysa demedik mi sana “gitme de dedik ocaklara gara olursun” diye.

Söz dinlemedin ki.

“Dur” dan anlamadın ki.

“Ayıp oluyo” sözü kulağının dışından bile içeri süzülemedi ki.

Hele hele üslubun ve seviyen ile için içini iç kararttı.

Nefret dili değirmenine su taşıdın.

Meğer sen neymiş be abi.

Sen ne güler yüzlü şeytanmışsın.

Sen ne…

Demiyorum.

Seviyeye vurgu yapıp da, aynı çizgiye düşmeyelim şimdi.

*

Bak sayılı günler gelip geçiyor.

Sen de gittin.

Ve yenisi geldi.

Bakalım o ne haltlar yiyecek?

Yine zenginleri daha çok zengin yapmak için kur numaraları çevrilecek mi?

Yine demokrasi genel başkanların müritlerini bir yerlere getireceği atama dayatası ile işkence çekecek mi?

Yine ezenin ezdiği yanına kalacak mı?

Yine kamu kaynakları doğru kullanılmayacak ve o kaynakları yönetenler hesap vermeyecek mi?

Yine hortumlar döşenecek mi?

Yine yasa dışılık prim yapacak mı?

Yine kirlenme denizinde yüzenler “bu gece barda gönlüm hovarda” diyecek mi?

Yine eşitlik ve özgürlük sözde kalacak mı?

Yine silahlara hayır çığlıkları yalnız bırakılacak mı?

Yeni “önce insan” kutsallığı çiğnenip ayrımcılık körüklenecek mi?

Evet evet yine, dünya ve ülkemiz aynı kör bataklıkta mahkum kalacak mı?

Eğer öyle ise bu gece koynumuza girecek olan gelmesin.

İçi dışı bir olmayanı ne yapalım biz?

Dışı iyi içi ise şeytan.

Hey öyle misin 2022.

“Yok!” mu dedin?

Umarım/umarız öylesindir.

Sen bari yapma be.

Sen bari ya göründüğün gibi, ya da olduğun gibi görün yüzümüze.