Ülkemizi sarsan son 50 gündür  izlediğimiz olaylar ve çığlıklar, 17 ile 25 yaş arasındaki çocuklarımızın sesleri.. Özgürlüğe dayalı isteklerinin yerine getirilmesini,dayatmaların son bulmasını istiyorlar.Biz de varız diyorlar.Onları destekleyen halk, analar,babalar.nineler ve dedelere çocuklar da katılıyor...Gezi Parkı olayları olarak  iç  ve dış basının birinci sıralamasında yer alan haberlere ilişkin eylemler, bir anda Türkiye’nin her bir yanına dağıldı.Sanki yanıyoruz.Ateş yayıldı.Kıvılcım Ülkemizin her bir köşesine sıçradı.

 

Bu  Eylemler’in ana amacı 1943 yılında Henri Prost tarafından yapılan kültür varlığımız Gezi Parkındaki, İstanbul 1.İdare Mahkemesinin  06.06.2013 tarih ve Esas 2012/778 ve 2013/1084 Sayılı Kararına rağmen  3-5 ağacın kesilmesi değil,yıllardır verilmeyen  istekler yumağı idi.

 

Gençler, ana ve babalarını dinlediler.Bilgisayar gençliği dediğimiz çocuklarımız, bilgisayarın başından kalktılar.Şimdi Parklarda öğrendiklerini öğretmeye çalışıyorlar.Artık içeriye girmeyecekler.”Sesimizi Duyun” diyorlar.

 

Halk  meydanlarda…Atatürkçü,Cumhuriyetçi ve Bağımsız Türkiye için,İnsan Hakları ve Özgürlük için yürüyorlar..Gezi Parkı’na eş görülen tüm parklar onların söyleşi ve kaynaşma alanları oldu.Sokağa çıkamayanlar, Eşitsizlik Kapanı’na sıkışan kadınlarımız evlerde tencere-tava  çalarak istemlerini duyurmaya çalışıyorlar.Gençler,nine-dede,ana-baba ve çoluk-çocukları da önlerine katarak her türlü şiddete karşın yürüyor ve demokratik haklarını  istiyorlar.

 

Öğrenciler gelecek güvencesi,Üniversite mezunları iş,İşçilerimiz Toplu İş Sözleşmelerinin bağıtlanmasını,Kadınlarımız şiddetin son bulmasını,düşünenler düşünce ve yazma özgürlüğü istiyor.Adalet yerini bulmalı diyenler..Yargılananlar Tam bağımsız ve Adil Yargılama hakkının verilmesini,olup bitenleri kamuya anlatan,araştırıp yayınlayan yazılı ve görsel basın çalışanları gazeteciler,özgürce haber alma ve yazma haklarını istiyor.

 

Kısaca Gezi Direnişi bireysel isteklerden, toplumsal haklara kadar geniş bir yelpazede yer alan isteklerle Türkiye’nin Fotoğrafı oldu.Dış basın ve örgütlerden eleştiriler geliyor.Orantısız güç kullananlara karşı gençlerin en büyük silahları deniz gözlükleri,plastik gaz maskeleri,limon,ilaçlı su,sirke gibi vs. motosiklet kaskları idi.Tüm bunların ötesinde eylemcilerin paylaşım duyguları ile kitap,mizah,şiir,karikatür,çiçek,müzik,çeşitli enstrümanlar  ve dayanışma duyguları TOMA, gaz bombası ve spreylere karşı idi.

 

Dünyada ilk örneği sayılan “Duran Adam”, “Düşünen Adam”lar gibi bir başka anlatımla eylemlerini sürdürmeye çalıştılar. Sonuçta gençlik Çapulcu ve Ayyaş unvanını aldı.Herkes çapulcu olmayı kabul etti.

 

Olaylar öylesine gelişti ki, ocaklara yeni ateşler düştü.PKK’nın 30 bin aşkın askerimizi şehit ettiği yetmemiş gibi şimdi de Direniş Şehitleri ile yeni acılar yaşanıyor.Ana - babalar Çocuklarını desteklediler.Ancak koruyamadılar.Evlatlarını kaybedenler önce hastane kapılarında, daha sonra da Adliye koridorlarında adil karar beklemekteler.Adil AYVALITAŞ(20),Abdullah CÖMERT(22),Ethem SARISÜLÜK (26),Ali İsmail KORKMAZ(19) şiddet sonucu, Polis memuru Mustafa SARI (30)ise koşarken duvardan düşüp hayatını yitirdi.Gözlerini yitiren, özürlü kalanlar ,halen ölüm kalım savaşı veren yoğun bakım ünitelerinde 13-14 yaşındaki çocuklarımız,yaralanan yüzlerce insanlar daha da ötesi, gözaltında alınanların gördükleri şiddet ve psikolojik baskının sonuçları affedilemez.Olayları izleyenler kırmızı elbiseli,beyaz çantalı kızımızın TOMA’ lardan püskürtülen kimyasal sular altında iken, yarım metre öteden el spreyi ile de karşı karşıya kaldığına ilişkin fotoğrafını unutmayacaklardır.

Onca acıdan sonra İçişleri Bakanlığı bir Genelge yayımladı.Genelge’de “40 metreden daha kısa mesafede öncelikle gaz el bombası ile gaz püskürtücü tüpler ile el spreyleri kullanılmayacak.Fişekler direkt olarak eylemciler hedef alınarak kullanılmayacaktır.”deniliyor.Diliyoruz Genelge hükümleri uygulanır.Bir yasak savma niteliğinde kalmaz.

 

Gezi Direnişi ile ilgili Zonguldak sesini gençleri ve maden işçisiyle 1990 yılından gelen  deneyimleriyle kısa süreli olsa da duyurmaya çalıştığını izledik.TMMOB Üyeleri Demokrasi Platformu adı altında Sayın  Erdoğan KAYMAKÇI başkanlığında yürüdü.Yine kısa süreli  Zonguldak  merkez ilçe ve diğer ilçe halkı, hiçbir siyasi kuruluşa dayalı olmayan anlayışla gezi parkı eylemcilerini desteklediler.Verilmeyen haklarını dillendirdiler.

 

Yaklaşık 200 bin kamu işyerlerinde çalışan İşçilerimiz de, bir yılı aşkın süredir imzalanamayan Toplu İş Sözleşmeleri nedeniyle yasal haklarının yerine getirilmesi için meydanlara çıktı.Ancak eylemleri bir gün iki saat sürmeden sona erdi.Nerde  o 1978-1990’ların sendikacıları...İstekleri yerine gelmiş,sendikal hakları demokrasinin kurallarına uyarlı olarak verilmiş gibi kabuklarına çekildiler

Şimdi kamu kuruluşları işyerlerinde imzalanamayan Toplu İş Sözleşmeleri kapsamında sayılan Zonguldak maden işçisi ile ilgili Genel Maden İşçileri Sendikası 16.07.2013 tarihi itibariyle grev kararı aldı. TTK Genel Müdürlüğü’nde 25.Dönem ve MTA İşyerlerinde 15.Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması sonucu 60 günlük Grev uygulama süreci başlatıldı.Sendika Grev Kararını almak zorunda idi.6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası’nın 60 maddesine göre Sendika, Grev Kararını almasa idi. YETKİSİ düşecekti.Yani toplu iş sözleşmesi imzalamaktan vazgeçmiş sayılacaktı.

 

Havzada yaklaşık 12 bin maden işçisi,aylardır süren görüşmeler sonucu Tolu İş Sözleşmesinin imzalanmasını bekliyordu.Ayrıca bu sözleşmeye paralel olarak Havzada ilk özel HEMA Maden Ocaklarında da çalışan 500 işçinin  toplu iş sözleşmesi yapılmış olacaktı.Grev Kararı toplumu gerdi.Adını Sendikacılık Tarihine yazdıran ışıklar içinde yatsın Şemsi DENİZER başkanlığındaki yürütülen TİS görüşmeleri,bir işçinin dahi burnu kanamadan sürdürülen Grev  ve Mengen’e yürüyen 30 bin  madenci düşünüldü.Devlet adamı 1990’ un Zonguldak  Valisi Saim ÇOTUR ,Saygı ile anımsandı.  

 

Ancak 23.07.2013 günü TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu ve Kamuda Toplu İş Sözleşme yapacak TÜRK-İŞ’e bağlı sendikaların Genel Başkanları ile Hükümet adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı arasında 5.kez yapılan toplantıda çerçeve protokolü imzalandı.Çerçeve protokolüne göre, TÜRK-İŞ’in ücretler için % 10+10 zam istemine karşın Birinci yıl için % 4+4 ,İkinci yıl  için % 3+3 zam uygulanacak.   

En Düşük işçi ücreti brüt olarak 1100 Tl’ye yükseltilecek,Aylık Brüt geliri 1.850 tl nin altında olan işçilere 200 Tl ,yevmi yelerine 6.67 Tl iyileştirme zammı uygulanacak,Sosyal yardımlar 01.01.2013 ten itibaren 180 Tl ye yükseltilecek,

TTK Maden işçisine 155.-Tl, MTA İşçilerine 166.-Tl sosyal yardım ödenecek.

Genel Maden Sendikasının da aralarında bulunduğu TÜRK -İŞ ’e bağlı sendikalar, ücret ve sosyal yardımlar kapsamında çerçeve protokolü imzaladıklarına göre Havzada grev görülmüyor.Diğer sözleşme hükümlerinin en kısa sürede sonlanacağını söyleyebiliriz.

 

Öte yandan Ülkemizin göz bebeği Kdz. Ereğli  ERDEMİR demir çelik işçimizin de toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonlanmadı.Grev Kararından söz ediliyor.Sağduyulu Ereğli halkımızın yıllar öncesi gösterdiği anlayışı yine göstereceğinden hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Güneyde İskenderun’da İSDEMİR’de çalışan ÇELİK İŞ Sendikası üyesi  5 bin  çelik işçisinin başlattığı Grev’i izliyoruz. İşçi hakları verilmelidir.

 

Anayasa ve  İnsan Hakları Sözleşmelerinde yer alan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü  Özgürlükleri gibi hakların verildiği,Hukukun Üstünlüğünün kabul edildiği,Sistemin temeli sayılan Güçler Ayrılığı ilkesinin yeniden etkin hale getirildiği,Yasama ve Yargı erk’i üzerindeki baskıların kaldırıldığı,Kalkınmayı hedef alarak istihdamın arttırıldığı,Üreterek yarattığı değerlerin tüm halkına eşit olarak dağıtıldığı,işçi haklarının tam ve zamanında ödendiği,Eşit işe- eşit ücret uygulandığı,Adli ve İdari Yargı Kararlarının yok hükmüne sayılmadığı,Çağdaş eğitim sisteminin getirildiği,Ayrımcılığın yapılmadığı,Olaylar nedeniyle kaybettiklerimizin sayıları ile zaman geçirmediğimiz günlerin yaşandığı,Şiddetin son bulduğu,Eşitsizlik Kapanından çıkarılan Kadın Hakları ile İnsan Haklarının tanındığı,Basın Özgürlüğünün  yaşandığı, özlediğim Ülkemi istiyorum.,

 

Atatürkçü,Cumhuriyet ilkelerine bağlı  tam bağımsız Türkiye için…

 

 Sevgiyle,Sağlıklı Kalınız.