CHP Ereğli İlçe Başkanlığında toplanan kalabalık partililer Anıt Önüne kadar yürüdü, anıta çelenk koydu, saygı duruşunda bulunup İstiklal Marşı okudu. Atatürkçü Düşünce Derneği'de anıta çelenk koydu alternatif törene destek verdi. 

 

KURTULUŞ SAVAŞININ BAŞLAMASI

CHP Ereğli İlçe Başkanı Hayrettin Kartal, 93 yıl önceki o karanlık günleri hatırlayalım. 1 inci dünya savaşı sonrası Sevr antlaşmasıyla Osmanlı'nın teslimi, İstanbul'un işgali ve ardından 15 Mayıs 1919'da emperyalistlerin desteği ile Yunanların İzmir'e çıkışı. 19 Mayıs'da büyük önder Atatürk'ün Samsun'a çıkışı, Erzurum, Sivas kongreleri, 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılması, kurtuluş savaşımızın başlatılması, 30 Ağustos zaferi, 9 Eylül'de Yunan'lıların denize dökülmesi, 29 Ekim 1923'de Cumhuriyetin ilanı ve Lozan'da Sevr'in yırtılarak bağımsız, Laik, Demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun tüm dünyaya ilan edilmesi sözleri ile başladığı konuşmasında şunları söyledi: 

 

PADİŞAHA DEĞİL TÜM ULUSALA

İşte, tüm bu karanlık günlerin, ülkemizi aydınlığa kavuşturan günlerin, böyle bir süreçten geçerek bu günlere geldiğini öğrendik. Egemenliğin, tek bir kişiye, bir hanedana, bir aileye değil, saltanatın bir tek sultana, padişaha değil tüm ulusa, tüm halka ait olmasının önemini kavradık. Şiirdeki Kurultay Bugün doğdu karanlıkları boğdu dizelerinin anlamını kavradık. 23 Nisan 1920 tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biridir. Bu meclisle emperyalizme karşı ulusal kurtuluş savaşımızı zaferle noktaladık. Bu meclis kahraman bir meclistir. Bu meclis gazi bir meclistir. Bu meclis o karanlık günlerde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün başkanlığında en zor kararlarını, en demokratik bir şekilde tartışarak alan, o günün koşullarında dünyanın en demokratik meclisidir. 

 

HIZLA UZAKLAŞILDI

Ne yazıktır ki bu kahraman, bu gazi, bu demokratik meclis, duvarlarında Hakimiyet Kayıtsız, Şartsız Milletindir yazan meclis, 11 yıllık AKP iktidarında bu yüce değerlerinden hızla uzaklaşmıştır. Bu meclis sayesinde, bu meclisin kurduğu Cumhuriyet sayesinde, sıradan bir halk çocuğu iken Başbakan, Cumhurbaşkanı olabilenler, bugün Ulusal Egemenliğin, Cumhuriyet'in bu yüce değerlerini,erdemlerini unutmuş başkanlık, tek adamlık rüyalarıyla yatıp kalkmaktadırlar. 93 yıldır daha ileri, daha demokratik, daha çağdaş bir düzeye getirmeye çalıştığımız, uğrunda büyük bedeller ödeyerek kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti, Ulusal Birliğimiz, Ulusal Egemenliğimiz tehdit altındadır. Türkiye'yi Balkanlara, Ortadoğu'ya benzer bir duruma sürükleyecek bu karanlık senaryo, emperyalizmin karargahlarında yazılmıştır. İki başrol oyuncusu ve figüranları da bellidir. Masanın bir ucunda Öcalan, diğer ucunda Erdoğan. Yanlarında da 63 Akil ve postacı BDP. 

 

NE DERDİNİZ VAR?

Ulusal tarih bilincimizi, ulusal birliğimizi, oluşturan önemli günler vardır. 19 Mayıs, 23 Nisan, 30 Ağustos ve 29 Ekim bunların başında gelir. Bu nedenle bugünleri ulusal bayram yapmışız ve yıllardır coşkuyla kutluyoruz.AKP iktidarı son bir yıldır bu tarihsel günleri sıradanlaştırarak, daha başka günleri haftaları öne çıkarmanın gayreti içinde. 19 Mayıslarda, 30 Ağustoslarda, 29 Ekimlerde, 23 Nisanlarda çelenk koymamız engellenmeye çalışılıyor. Buradan açıkça soruyorum.Ulusal bayramlarımızla ne derdiniz var ? Bizler 93 yıl önce İstanbul Beyoğlu'unda İngiliz, Fransız işgal ordularının, İzmir de Yunan ordularının resmi geçit töreni yaptıklarını unutmadık. Gelecek kuşaklarında bu tarihsel günleri unutmamasını sağlayacağız. Getireceğimiz tüm engellemelerin, yasakların inadına üzerine gideceğiz. Yasaklarınızı tanımıyoruz. Engelleri tanımıyoruz. Bağımsız, laik, demokratik Cumhuriyete ulusal birliğimize, egemenliğimize tüm gücümüzle sahip çıkacağız.