Kayyım atanan şirketteki alacaklarının ödenmediği için maden ocağında açlık grevi yapan işçilerin 11. Günde eyleme son vermeleriyle ilgili yazılı bir açıklama yapan CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu, “Maden emekçilerimizin alacaklarının bir kısmının ödenmesi sonucu şimdilik son bulmuştur. Başta Emniyet Müdürü Osman Ak olmak üzere, bu konunun çözülmesinde emek veren, çözümden yana taraf olan, çaba sarfeden herkese teşekkür ediyorum.” Dedi.

Açlık grevinde madencilerin sağlığına zarar gelmemesi ve can kaybı olmamasını “hepimizin en büyük temennisiydi.” Sözleriyle yorumlayan Turpcu açıklamasına şöyle devam etti.

ZONGULDAK EMEK ŞEHRİDİR

`Kimsesizlerin kimsesi` olduğunu iddia eden iktidar mensuplarının bu eylem süresince seslerinin çıkmaması da yeterince anlamlıdır.
Kendilerine, `örgütlü işçinin yenilmeyeceğini` bir kez daha hatırlatmak istiyor, mağdur işçilerimizin şimdilik bitti görünen bu eyleminin iktidar tarafından ciddiye alınmasını tavsiye ediyorum. Zonguldak emek şehridir. Burada iktidarın politikaları nedeniyle, günden güne eriyen ekonomik yapıda insanlarımız yaşam mücadelesi vermektedir.

Ortada emeğin karşılığının ödenmemesi ve bu nedenle mağdur olan madencilerimiz ve aileleri var. Bundan sonrası için günü birlik, geçici çözümler aramak yerine kalıcı çözümler bulmak zorunludur. Öncelikle işçilerimize geri kalan alacaklarının tamamı ödenmelidir.

YERLİ KÖMÜR VURGUSUNUN ALTI DOLDURULMALIDIR

Bununla birlikte, TTK`nin 5 bin 500 civarında işçi açığı vardır. Bu işçilerimize Türkiye Taşkömürü Kurumu`nda iş güvencesi sağlanmalıdır. Burada çalışan işçilerimiz TTK bünyesinde çalıştırılsa sorun zaten kalıcı olarak ortadan kalkacaktır. Madencilerimizin taleplerine ilişkin iktidar tarafından somut, net bir söz verilmesi gerekmektedir. Sorunu yaratanlar, sorunu kendileri yaratmamış ama çözecekmiş gibi bir algı oluşturmak yerine bu sorunu acilen ortadan kaldırmalıdır.

Bu yaşananlar, yıllar içerisinde TTK`nın gelmiş olduğu mevcut durumundan ayrı düşünülemez. Son dönemde, hem Cumhurbaşkanı`nin hem de Enerji Bakanı`nın yerli kömürün değerlendirilmesine ilişkin değerlendirmeleri ortadadır. Taş kömürü üretimi bu değerlendirmenin dışında tutulamaz. Yapılan `yerli kömür` vurgusunun altının doldurulmasını, bu yönde bir politika belirlenmesi ve ona göre harekete geçilmesini bekliyoruz.

Ancak, TTK Genel Müdürü Burhan İnan’ın görevden alınması için çalışma başlatıldığı haberleri gelmektedir. Sayın Genel Müdür neyi yapamamıştır da görevden alınmaya çalışılmaktadır. Bu durum şimdiye kadar defalarca dile getirilen TTK`nın işçi sayısının bilinçli olarak eritilerek özelleştirilmesinin yolunun açılması senaryosunun bir devamı olarak görünmektedir.

TTK TASFİYE EDİLEMEZ

Şimdiye kadar savunduğum gibi, TTK`nın işçi açığı acilen giderilerek, yeniden yapılandırılarak, sermayesi güçlendirilerek, yeniden organize edilmesinin zorunlu olduğunun altını çizmek istiyorum, bu şekilde zaten maliyetler de aşağı çekilecektir. Devletin illa kar etmesi gerekmez. Zarar gerekçe gösterilerek kurumun tasfiye edilmesi veya özelleştirilmesi kabul edilemez.

Kilimli madenci direnişi, gerçek bir hak arayışıdır. Yerin altında binbir zorlukla çalışan, maaşlarını alamayan, yarın da işsiz kalma korkusuyla yaşayan emekçilerimiz için siyaset kurumu adına yapılması gereken ne varsa CHP olarak biz varız. Nasıl çözülebileceği gayet açık olan bu sorun başta olmak üzere, taş kömürünün ve TTK`nin geleceğinin kurtulması için samimiyet, icraat ve açıklama bekliyoruz.

DENİZER’DEN BUGÜNE GELİNMESİ ÜZÜCÜDÜR

Son olarak, Şemsi Denizer gibi `Büyük Madenci Grevi'nin` önderi efsanevi sendikacılardan bu günlere gelmiş olmamız çok üzücüdür. GMİS ne yazık ki bu konuda dayanışmayı sağlayamamış, önderlik yapmamış işi Emniyet Müdürü`ne bırakmıştır. Bizim, konuyla ilgili olarak takibimiz ve sorunun kalıcı olarak çözülmesi için girişimlerimiz her alanda devam edecektir.”