Yargıtay`ın Ergenekon Davasında kararı bozmasını değerlendiren CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu, “Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuk skandallarına imza atılan davası olan, Türk Ordusunun, aydınlarının, yurtseverlerinin hedef alındığı Ergenekon Kumpası`nda Yargıtay delillerin toplanmasında hukuka aykırılık gördü ve davayı hem usulden hem esastan bozdu, “Ergenekon terör örgütü yoktur” dedi.

“KUMPAS UYGULANDI”

Turpcu açıklamasına şöyle devam etti:

“Kararın gerekçelerine bakarsak bunun bir `operasyon davası` olduğu kanıtlanmıştır. O kadar delilin, o kadar tanığın, o iddianamelerin kimin amacına hizmet ettiğini hepimiz biliyoruz. İktidar ve cemaat, bu davanın her evresini eşgüdüm içinde götürdüler. Bu koalisyon bozulup, bu kumpasın düzenleyicileri birbirlerine düşüp, hesaplaşma sürecine girmeselerdi, bu büyük komplo ortaya çıkmayacaktı.

Muhalifler ve biraz olsun sivrilenler Ergenekoncu denilerek hapse atıldı. Burada senaryosu önceden yazılmış, delilleri uydurulmuş bir kumpas uygulandı.

“MUHALİF KESİMİ TASFİYE ETMEK”

Ergenekon Davasının kapsamı çok geniş tutularak, toplumsal dengeler altüst edilmiş, demokrasi ve laikliğe karşı sivil darbe için uygun ortam yaratılmıştır. Bu davanın ülkenin bağımsızlığına yönelik bir ele geçirme, çökertme operasyonu olduğunu söyleyen herkesi, `darbeci` olarak yaftalayan kişiler bu süreçte, toplum algısını yönetilmiş bu kumpası tasarlayan ve uygulayan kişi ve grupların amacına ulaşmasını sağlamıştır. Bu süreçte esasında bütün topluma gözdağı verilmiştir, insanları sindirmek, muhalif kesimi tasfiye etmek için bu dava kullanılmıştır.

“NİTELİKLİ KADROLAR DAĞITILDI”

Ancak, tarih herşeye şahit. Ülkemize ve ülkemizin kıymet şahsiyetlerine yapılan bu kumpası unutmayacağız, affetmeyeceğiz. Terörle mücadele etmiş askerler, vatanseverler, gazeteciler, aydınlar `terörist` damgası vurularak hapse atıldılar. Sahte delillere ve uydurma belgelere dayandığı bilimsel olarak ispat edildiği halde kurulan kumpasla bu ülkenin nitelikli askerleri, vatansever insanları tasfiye edildi. Ülkenin istihbarat gücü zayıflatıldı ve terörle mücadelede nitelikli kadroları dağıtıldı.

“AKP’NİN SIÇRAMA TAHTASI”

Bununla birlikte bu dava nedeniyle aileler dağıldı, kıymetli insanların itibarları lekelendi, derin acılar yaşandı. Dava sürerken hayatını kaybedenler oldu. Bunların hepsi iktidarlarının temellerini daha da sağlamlaştırmak için yapıldı.

Bu davalarla, 2009 yerel seçimlerinde, 2011 genel seçimlerinde ve 2010`da Anayasa Değişikliği Referandumunda AKP`nin sıçrama tahtası kazanması için sebep yaratıldı.

Bugün yargının bu hale gelmesinin nedeni budur. Fethullah Gülen Anayasa Değişikliği Referandumundan `Evet` oyu çıkmasının zorunlu olduğunu anlatmış, mümkünse ölülerin bile oy kullanmasını istemiş, “Değil sadece kadını erkeğiyle, çoluğu çocuğuyla ve dünyanın dört bir yanına dağılmışıyla hayatta olan insanları, imkan olsa mezardakileri bile kaldırarak o referandumda 'Evet' oyu kullandırmak lazım. Mezardakiler bile kalksın. Ben zannediyorum kalkarlar da, ben zannediyorum ruhları koşar da. Çünkü demokrasi adına çok önemli bir adımdır” ifadelerini kullanmıştı.

“KOMPLONUN CEMAAT KANADI KAÇTI”

Ergenekon davasının savcılığına Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan soyunmuştu, hatta şimdi yurt dışına kaçan Savcı Zekeriya Öz'e kendi makam aracını tahsis etmişti. Bu davanın avukatlığına ise önceki Genel Başkanımız Deniz Baykal soyunmuştu. Bu davanın savcısı kaybetti, avukatı kazandı. Ama dava aslen, insanların hayatlarını karartan bu kumpası planlayan, hayata geçirenler halka hesap verdiği gün kapanacaktır.

Ergenekon olayını iyi okumak ve topluma anlatmak zorundayız. Ortaklığın bozulması sonucu komplonun cemaat kanadı kaçmıştır ama iktidar kanadı kendine çizdiği yolda hızla ilerlemektedir. İşin vahimi yeni `komploları` önleyecek demokratik güvencelerden de mahrumuz.

“ÇOK ŞEYLER KAYBETTİRDİ”

Kitleleri sindirerek ülkeyi kendi hedefleri doğrultusunda değiştirmeyi amaçlayan sivil darbe, bu siyasi operasyon Türkiye'ye çok acılar yaşatmış ve çok şeyler kaybettirmiştir. Bugün, CHP'nin söylediği her şey yargı tarafından doğrulanmıştır. Cemaat ve AKP ortaklığı bitmeseydi bugün suçsuz insanlar hala içeride yatıyor olacaklardı. O gün bunları yapanlar bu olaydan tüm sorumluluğu başkalarına yükleyerek sıyrılamazlar. Bu tertibin mutfağında yer alan kişilerin adalet önüne çıkıp hakettiği cezayı alarak halkımızın vicdanında biteceğine inanıyorum.”