“Çok parası olan iyi insan mı?” diye sordu.
Sustum.
Devam etti:
Veya makam sahipleri?
Ya da siyasetçi takımı?
“Dur!” dedim.
Bu örneklemeler bitecek gibi değil çünkü.

Siz ne yanıt verirsiniz bu sorulara bilemem de, dedim ki:
“Çok parası olanlar arasından insan da, insan olmayan da çıkabilir. Bu aynen diğer katogoriler için de geçerlidir.”
Başladı örnekler vermeye.
“Şu, şu, şu insan mı?”
Dedim ki; “Kişiye göre değişir” bu değerlendirmeler. Herkes herkese iyi olmayabilir. İyi insan oldukları da vardır, olmadıkları veya olamadıkları da.”
Çevresel turlarına devam ederek “iyi insan” olmanın erdemlerinden ve etik değerlerini anlatarak, gerçekten de toplumsal bütünlükte para veya makam gücünün dışında hiçbir değeri olmayanları sıralamaya başladı tek tek!
Bitmez ki bu dert!
Ne demişler; para, makam ve alkol.
Bu ünlü üçlü insan kişiliğinin perde arkasındaki sırrı çözme anlamında önemli bir araç.
Tarih bu konuda hep tekerrür etmiştir.
Para ve makamı ele geçirince değişenler sürü sürü. O gücü, kendilerinin dışındaki herkese gösterme şımarıklığı bir alışkanlıktır.
Alkol de öyle.
Bilinç altında tutsak eyledikleri egolarını özgürleştirirler bir anda. Kontrolünü kaybetmiş yarış arabaları gibi de uçtukça uçup, biriktirdikleri dostluklarını da harcayıverdiklerini göremezler.
Hani bir hikaye vardır, Padişah olduğunda babasını ayağına çağıran oğul gibi.

Yakınlarımızdakiler ile yaptığımız söyleşiler de bu tür ortak sıkıntılarımız gündeme geldikçe, yeni bir şeyler öğreniyoruz hepimiz.
Küçük güzel ve anlamlı örnekler gölgede kalıyor kötülüklerin arasında.
Eziliyor sevgi.
Kırılıyor saygı.
Tükeniyor samimiyet.

O gün konu siyasetti.
Siyasi vefasızlığın ve saygısızlığın hayal kırıklığındaki dostum, “bir daha siyaset mi?” dedi.
Bu isyan sözünde o kadar çok üzüntü var ki.
Biliyorum çünkü, verdiği emekleri.
Maddi manevi (olmayan maddiyatıyla) ilkesel duruşu çerçevesinde gecesini gündüzüne kattığını.
Ve…
Bugün gelinen noktada, siyasi oynaklıklar karşısındaki tüm umutlarını nasıl tükettiğini.
“Haklısın” dedim.
Diyebildim sadece.

Yani, para, makam ile insan olunmuyor. İnsan olmak için farklı değerlere sahip olmak gerekiyor.
O da büyük gücü bulan veya sahip olan herkesin karakteristiğinde yok ki.
Olmayan şeyi aramak beyhude de, öz çok geç görülebiliyor sadece.
Öz bozuk ise yapacak bir şey yok.
Tak sepeti koluna.