Nihayetinde patladı.

Pat, küt!

Vur!

Ağzını kır, dişlerini dök !

Yürüyemesin!

Konuşamasın.

Ellerine vur ellerine yazamasın!

Şehir eşkıyaları işbaşında.

Üç beş kuruş uğruna sattıkları onurlarının onursuzluğu ile saldırarak operasyon yapıyorlar.

Operasyonun muhatabı gazeteci.

Gazeteci ise yoktur çaresi susturulmaktan başka.

Bu iş böyle.

Fikir olarak üstün olamayanlar fiziki susturmaya denerler hep.

Dün de bugün de.

 

İki kez fiziki saldırıya uğramış bir gazeteci olarak Ahmet Hakan’ın başına gelenleri elbette daha iyi yorumlayabilir ve anlayabilirim.

Çünkü..

Hem fikirsiz hem de korkaklar kiralık adamları ile güç gösterisi yaparlar.

Yazmasın.

Söylemesin.

Uyandırmasın toplumu gazeteci.

Ki, düzen devam etsin.

Adı üstünde düzen!

Düzmeye alışkındır düzen.

Hep düzer.

Düzer de….

Gün ola harman ola…

 

Ahmet Hakan’ı beğenip beğenmemem, yazdıklarını katılıp katılmamam önemli değil.

O bir gazeteci.

Gazeteci ise meslektaşım.

Gazeteci ise benim bu saldırıya karşı durmam gerek.

Gazeteci ise iletişim özgürlüğünü korumanın zamanıdır şimdi.

Gazeteci ise dayanışma kültüründen yana da olmalı.

Gazeteci’ye yapılan bir saldırı ise demokrasi tehlikededir.

Orada vahşet vardır.

Alçaklık vardır.

 Eşkiyalık söz konusudur.

 

Her kim ki, gazeteci etiketi taşıyor ve bu saldırıya kem küm ederek kılıfı bulmaya çalışıyor, önce insan değildir ki gazeteci olabilsin.

Her kim ki, bırakın bir gazeteciyi hedef göstermeyi savaşa karşı çıkmıyor ise insan olabilmenin erdemine ulaşamamış demektir.

Her kim ki, bu tür olayları destekliyor ve basın özgürlüğüne yapılan tecavüzleri örtmek istiyor ise o gazeteci kimliğini duvara asıp meslekten istifa etsin.

 

Ahmet Hakan’a yapılan saldırıyı aynı görüşü paylaşmayan bir meslektaşı olarak kınıyor ve devletimden asla ortaya çıkmasını beklemediğim azmettiricilerini bulup teşhir ederek beni de yanıltmasını bekliyorum.

Ülkem için,

Demokrasi için,

Basın özgürlüğü için,

Geleceğimiz için  bu talebimi haykırıyorum.