Bu durum ortada.

Açık.

Ve de net !

Her Allah’ın günü yeni bir vahşet haberleri  ile karşı karşıya kaldığımız  ülkede yaşıyoruz.

Ortam elinde satır, bıçak, tabanca ile donanmış katil/katiller ile işgal altında ki, gazetelerin üçüncü sayfa haberleri hiç hız kesmiyor.

Hatta!

Üçüncü sayfalar dolup taştı ki, o vahşet haberleri birinci sayfaların sürmanşetlerine kadar tırmandı.

Ölen ve öldüren anne ve babalar.

Umutları dağılan çocuklar.

Film sahnelerini aratmayacak katliam haberlerini bizzat yaşayan bebeler.

Dağılan aileler.

Dağıtılan yuvalar.

Ve de bitmek bilmeyen bir saldırı!

Dil ile tabanca ile bıçak ile!

Her yerde ve her şekilde dolanan ölüm hiç izin yapmıyor!

Yıllardan bu yana kan gölüne dönen bir ülkede yaşamak, bu olaylara tanık olmak nasıl bir nesil yaratır?

Neler düşünür gençler ve çocuklar.?

Nasıl yarınlara sevgiyle bakabilir?

Çok zor sorular bunlar.

Çok zor!

İşte en son  karşımıza çıkan Emine Bulut cinayeti.

Ardından boşanmak isteyen eşi Güldane’yi hastane odasında bıçaklayan Ahmet!

30 yıllık avukatın savcılığa başvurarak  hayatını tehdit ettiğini ileri sürdüğü karısı için aldırdığı evden uzaklaştırma kararı.

Ne oluyor?

Bu insanlar neden cinnet geçiriyor?

Neden ölüm, öldürmek ve ölmemek arasında gidip gelen yaşam sürecinin ortasında düşürüldük?

Sahi biz kimiz?

Sabah akşam haplanıp mı yaşıyoruz?

Uyuşturucu bir şeyler mi yutuyoruz?

Sürekli insanlık dışı olayları düşünüp  sonrasında da bunları  planlayıp gerçekleştiriyoruz?

Sevgi sözlerinin dökülmesi gereken ağızlarımızdan lağım suları mı  akıyor şimdi?

Saygıyı boğazlayıp “Pislik” mi olduk?

Kıskançlık isteri krizleri ile en sağlam temelleri mi yıktık/yıkıyoruz?

Biz nereye koşuyoruz?

Biz!

Biz kimiz?

Biz insan kılığına girmiş bir başka mahluk muyuz?

Yoksa,  GDO’lu yiyeceklerle beslenip, topluca karakteristik özelliklerimizi değiştiriyorlar da; fark  mı edemiyoruz?

Sürece tersten bakmanın da zamanı gelmedi mi?

Bize kim ya da kimler cinnet geçirtiyor?

Niye öldürmek gibi insanlık dışı bir ortama itiliyoruz?

Hiçbir şey asla ve asla tek yüzlü değildir!

Bu vahşet çukurundan toplumun önüne gelen fotoğrafları eksiksiz ve tam görmek/görebilmek, tam okumak gerek şimdi!