İş Hukukumuzda son değişikliklerle yerini alan ve Toplu İşçi Çıkarmalarını da bir sisteme bağlayan İş Güvencesi,4857 Sayılı İş Yasasının 29.maddesinde hükme bağlanmıştır.Ancak Yasa’nın 29.maddesinin getirdikleri ile yaptırıma esas hükümlerinin(Her ne kadar yasalar atıfta bulunsa dahi) baştan itibaren değiştirilmesini gerektirmektedir.

 

Toplu İşçi Çıkarmalarla ilgili düzenlemede Uluslararası alanda ILO’nun  158 Sayılı Sözleşmesi hükümleri esas olmuştur. Sözleşmenin 13. ve 14.maddelerine paralel olarak 29. madde hükmü düzenlenmiştir. Ayrıca toplu işçi çıkarma ile ilgili Avrupa Birliğinin 1988 tarihinde değiştirilen  1975 tarihli  Yönergesi hükümleri yürürlüktedir.

 

Ancak 29.madde hükmü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlükleri ile  T.İş Kur Müdürlüklerinin  görev ve yetkilerini öngörür iken, bugünkü yapılanmayı düşünmemiş olacak..

Zira TBMM’ce Bakanlar Kurulu’na 6 ay süreyle 03.05.2011 tarih ve 6223 Sayılı Yasa ile verilen KH Kararname çıkarma yetkisiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunda da 665 sayılı Kararname ile değişiklik yapıldı.Müdürlükleri birleştirilen kuruluşlardan biri de Bakanlık Bölge Müdürlükleri idi.Artık eski unvanıyla Bölge Çalışma  Müdürlükleri 03.Kasım.2011 tarihinden itibaren yok...

 

Bölge Müdürlükleri, T.İş Kur Müdürlükleriyle birleştirildi.Unvanı il Müdürlüğü olarak “Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü” oldu. Bu nedenle İşverenlerin diğer yazışmalarında olduğu gibi Toplu İşçi Çıkarmaları ile ilgili işlemlerde de görev ve sorumluluklarını tek bir yazıyla yerine getirmiş olacaklar.Kurum Teşkilat Yasasının Geçici 2.maddesi de mevzuatta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğüne yapılan atıflar “Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’ne yapılmış sayılır.”hükmü ile eksikliği gidermiş bulunmaktadır. Ancak yeni bir düzenleme ile İş Yasasının 29.madde hükmünde başka bir hükümlerle değişiklik getirilmez ise..!

 

4857 Sayılı İş Yasasının 29.maddesi Toplu İşçi Çıkarma işleminde iki önemli koşulu esas almış bulunmaktadır.Bunlardan biri işyerinde ekonomik,teknolojik,yapısal ve benzeri durumlarda işletme,işyeri veya işin gerekleri sonucu toplu işçi çıkarma gereğinin doğması,

İkincisi işyerinde çalışan işçi sayısı belli sayıda olması durumunda belli süre içinde iş sözleşmesinin sona erdirilmek istenildiğinde madde hükmünün şartlarının yerine getirilmesini öngörmektedir.

 

İşyerinde çalışan işçi sayısı;

20 - 100 işçi arasında ise en az 10 işçinin,

101-300 işçi arasında ise en az yüzde on oranında işçinin,

301 ve daha fazla ise,en az 30 işçinin,

 

İşi sona erdirilmek istenildiğinde çıkış işlemlerinin bir aylık süre içinde gerçekleştirilmesi şartı aranmaktadır.Toplu  İşçi Çıkarma’dan bahsedebilmek için iki koşulun da birlikte var olması gerekmektedir.

Yine madde hükmüne göre işveren,  en az 30 gün öncesi işten çıkarma işlemini ekli belgelerle bir yazı ile “var ise” işyeri sendika temsilcileri ile Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne bildirmek durumundadır

Buna göre belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa (iş sözleşmesinin süresine göre)  bildirilmesini öngören İhbar Öneli ile ilgili 17.madde hükmü uyarınca İşverence bir aylık süre içinde aynı tarihte veya farklı tarihlerde son verilmesi, Toplu İşçi Çıkarma sayılmaktadır.

Toplu İşçi Çıkarılabilme koşullarından İşyerinin,,İşletmenin veya  İşin gereklerinden kaynaklanan nedenler;

İşyeri dışından kaynaklanan nedenler:

+Sürüm ve satış imkanlarının sona ermesi veya azalması,

+Enerji sıkıntısı,

+Ülkede yaşanan ekonomik kriz,

+Hammadde sıkıntısı,

+Pazar kaybı,

İşyeri Koşullarından kaynaklanan Nedenler:

+Yeni teknolojinin uygulanması,

+İşyeri bölümlerinin kapatılması,

+Çalışma yönteminin değiştirilmesi,

+Üretim konusunun değiştirilmesi..vs.

 

Toplu İşçi Çıkarmalarında da geçerli neden aranmaktadır.Bu nedenle  Toplu İşçi Çıkarmaları, 4857 Sayılı İş Yasasının 18.maddesinde öngörülen geçerli fesih nedenlerinden “işletme,işyeri ve işçi gerekleri” ile örtüştüğünden İŞ Güvencesi Sistemi ilişkilendirilmektedir.

 

Ancak toplu işçi çıkarmalarda inisiyatif işverenlerdedir.İşyeri (var ise) sendika temsilcileriyle yapılan görüşmelerde herhangi bir karara varmaları beklenmemektedir.Görüşmeye ilişkin tek tutanak yeterli görülmektedir.Sendika Temsilcileriyle yapılacak müzakerelerde  toplu işçi çıkarmanın önlenmesi,çıkarılacak işçi sayısının azaltılması veya işçi lehine olabilecek sonuçlar alınması belki sağlanabilinir.Ama İşyerinde sendika yok ise, işçi lehine olabilecek bir görüşme de yapılmamış olacak.Yasa koyucu sendikası olmayan işyerleri için başka bir çözüm getirebilir.Bu eksikliğin giderilmesi gerekir.

 

Toplu işçi çıkarmanın zaman zaman sendikal faaliyetlerinin kırılması,işçilik maliyetlerinin düşürülmesi nedenleriyle yapıldığının düşünülmesi ve tespiti durumunda caydırıcı yaptırımlar uygulanmalıdır.Gerek İş Yasasında, gerekse Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinde objektif hükümler getirilmelidir.Sendikalara inisiyatif sağlanmalıdır.

 

Öncelikle çıkarma işlemlerinde işten kendi isteği ile ayrılmak isteyenler,emekliliği gelmiş olanlar veya her zaman kullanılan ‘son giren ilk çıkar’ ilkesini ön planda tutulması hakkaniyet ilkelerine  uygun düşecektir.

Yasa’nın 29.maddesine göre İşveren yapmak zorunda olduğu bildirimleri Çalışma ve İş Kur İl Müdürlüğü’ne bildirmez ise ne olacaktır? Yasa çıkış işleminin Bildirimden itibaren 30 gün sonra hüküm ifade edeceğini öngörmektedir.Ayrıca işçilerin göreceği biçimde İşlem işyerinde ilan edilecektir.Toplu işçi çıkarmanın kesinleşmesinden itibaren 6 ay içinde yeni işçi alınacak ise aynı nitelikte iş için işten çıkarılan işçileri tercihen işe çağrılacaktır.Tüm bu hükümlere uymayan İşverenin işten çıkarma işlemi, Yargıtay kararlarına göre geçersiz sayılmamaktadır.Ancak 4857 Sayılı İş Yasası’nın 100.maddesi uyarınca her işçi için İdari Para Cezası uygulanacaktır.

İşçiler  ise, çıkarma işleminin Yasa’ya aykırı olduğu ve iptali için uzun ve ince bir yolu deneyebilecekler..O da İş Mahkemesi nezdinde dava açabilmektir.

Görüldüğü üzere İşverenin Yasa hükmüne aykırı işlemi sonucunda, işçi lehinde uygulanacak bir hüküm bulunmamaktadır.

 

Yasa’da Toplu İşçi Çıkarmalarla ilgili İş Güvencesi hükmünün açık ve kesin hükümlerle düzenlenmesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişlerince yapılacak inceleme Raporlarının aksi ispatlanılıncaya kadar kanıt sayılması,bugünkü düzenlemede yer alan İş Güvencesi hükümlerinin tartışmasız uygulanması, sendikalara müzakerelerde ‘var ise’ yetki verilmesi,işyeri yeniden faaliyete geçtiğinde işten çıkarılan işçilere yapılacak  işe çağırma yönteminin yeniden düzenlenmesi ve  caydırıcı  yaptırım hükümlerinin getirilmesinin yerinde olacağını kabul etmek  gerekmektedir.

 

Sevgiyle, Sağlıklı Kalınız.   

 

 

[email protected]