Kireçlik’te ‘Termik santrale hayır’ eyleminde gece forumunda konuşan Avukat Yakup Okumuşoğlu, herşeyin yerel halkın isteği doğrultusunda şekillenmesi gerektiğine işaret etti.

 

 

Eyüp Bektaş’ın haberi:

 

Batı Karadeniz Bölgesini termik santral bacalarıyla kanser tehlikesinin kucağına atanlar, kâr hırslarını kontrol edemeden sessiz ve derinden amaçlarına ulaşmaya çalışırken, çevre dostları da tarımı yok eden ve denizlerdeki balıkçılığı öldüren bu anlayışa dur demek için her platformda termik santral tehlikesine dikkat çekiyorlar.

 

REKTÖR AÇIKGÖZ ENGELLEMİŞTİ

Kdz. Ereğli’nin Köseağzı’na termik santral kurmak isteyenler burada başarılı olamayınca gözlerini Kireçlik’e çevirdiler. Kireçlik’in yok olmasına ilk dur diyen Bülent Ecevit Üniversitesi’nin önceki Rektörü Prof. Dr. Bektaş Açıkgöz oldu. Açıkgöz, Kireçlik sahilinde deniz araştırmalarına dayalı bir fakülte ve sosyal tesisler kurmak için harekete geçerek bu alanı Milli Emlak’tan  tahsisini yaptırdıktan sonra görevinden ayrılınca, yeni yönetim bu bölgeyle ilgili hiçbir çalışma yapmadı ve Kireçlik’teki Milli Emlak’ın tahsisi de kaldırıldı. Kireçlik’te iki tane birden termik santral kurma girişimleri bir kez daha başlayınca Kdz. Ereğli’de yöre muhtarlarının da katılımıyla kurulan Çevre Platformu termik santral tehlikesine dikkat çekmeye başladı. Bir çok etkinlik gerçekleştiren Kdz. Ereğli Çevre Platformu’na önce Batı Karadeniz Çevre Platformu destek verdi ve dayanışma işbirliği yapıldı. Kireçlik’teki tehlikeye en son dikkat çeken de Karadeniz İsyandadır Platformu oldu. İstanbul’dan gelen platform gönüllüleri Kireçlik sahiline giderek kamp kurdular. Burada yapılan konuşmalarda termik santralın yarattığı tehdit ve tehlikeler vurgulandı.

 

KAMPTA GECE FORUMU

Kamp alanında ise gece forum vardı. Her platformun temsilcileri çevre gönüllüsü olarak görüşlerini ifade etti.

Ülkemizde bu konuda mesleğini çevre gönüllülerine adayan Avukat Yakup Okumuşoğlu yaptığı konuşmada görüşlerini şöyle ifade etti:

 

YEREL HALKIN FİKRİ SORULMUYOR

“Batı Karadeniz Çevre Platformu aramızda, Kdz.Ereğli Çevre Platformu aramızda ben böyle bir duyarlılık gösterip İstanbul’dan gelen, Zonguldak’tan gelen, Ereğli’den gelen ve buraya köylerden gelen temsilci arkadaşlarıma ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız. İyi ki geldiniz.

Çünkü Türkiye’nin her yerinde maalesef pek çok benzer proje var ve maalesef bizler halk olarak izleyici pozisyonundayız.  İzleyici değil süreci yönlendiren durumunda olmak zorundayız. Çünkü bize şu söyleniyor, biz bu projeleri elektrik üretmek için, ekonomiyi canlandırmak için, yöreye katkı sağlamak için yapıyoruz deniliyor,  fakat halkın fikrinin ne olduğunu kimse sorgulamıyor. Maalesef Türkiye’de böyle bir sistem var. 

Ve biz bu sisteme karşı “hayır halkın dediği olmalı ve halkın istediği şekilde oluşmalı, hukuk da yatırımlar da buna göre şekillenmeli” diyoruz.   

 

BİR MASADA OTURUP KARAR VERİRLER

Bunun örnekleri Avrupa’da ve Amerika’da vardır. Yerel halkın etkisi çok önemlidir. Yerel halka sorulur. “Böyle bir proje var. Biz bu projeyi gerçekleştirmek istiyoruz. Siz bu proje hakkında ne düşünüyorsunuz”  diye sorarlar ve onların fikri önemlidir bu yatırımların yapılıp yapılmaması için. Maalesef Türkiye’de böyle bir sistem yok.

 Türkiye’de bir masa da otururlar konuşurlar. Buraya bir termik santral yapalım diye yatırımcı başvurur. Bu başvuru üzerine maalesef Ankara’da bu işlemler biter. Ve karşımıza “burada biz termik santral yapılacak bütün izinlerimizi aldık” derler, gelirler. Fakat asıl olan halkın iradesi, asıl olan halkın ne istediği konusuna kimse bir önem vermez.

 

HUKUK HALKIN İRADESİ İLE OLUŞMALI

Türkiye’de tek bir adamın dudağından çıkan söz hukuk olmuş şekilde.  Böyle bir sistemin içerisinde maalesef hak arayışı da çok zor. Dolayısıyla bizler artık hukukun halkın iradesi ile oluşması gerektiğini düşünüyoruz. Ve halkın iradesinin olduğu yerde hukukun şekillenmesinin gerektiğini düşünüyoruz. Ve bu anlamda her yerde halkın istemediği projelere karşı kendilerine destek vermeye  çalışıyoruz.

Hukuk maalesef son derece zayıf. Bu hukukla yol almamız maalesef zayıf. Bunları biz tecrübe ile görüyoruz. Dolayısıyla halkın iradesi, halkın arzusu neyi gerektiriyorsa biz onun yanında  duracak şekilde kendimizi şekillendiriyoruz.  Hukukçu olarak. Maalesef hukukçu olarak diyorum. Hukuktan kendim bir avukat olarak çok da fazla medet ummuyorum. “