Düzce'de 16 yıl önce meydana gelen depremde eşi, üç çocuğu ve ağabeyini kaybeden 54 yaşındaki Salih Aydın, acısını yüreğinde taşıyor.

Aydın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tır şoförü olduğu için sürekli yurt dışına çıktığını, depremin olduğu 12 Kasım 1999'da da Kazakistan'da olduğunu belirtti.

Depremin yaşandığı gece rüyasında, tırın dorsesinin uçurumdan yuvarlandığını, ön tarafının ise yolda kaldığını gördüğünü anlatan Aydın, rüyasında fren yapmaya çalışırken uyandığını ve daha sonra da uyuyamadığını söyledi. Aydın, şöyle devam etti:

"Rus bir bekçi vardı, o geldi yanıma. Evimin Türkiye'nin neresinde olduğunu sordu. Düzce-Bolu olduğunu söyledim. Deprem olduğunu, herkesin öldüğünü söyledi. Koşarak televizyonun yanına gittim, Kaynaşlı'yı havadan gördüm. Evler yanıyordu, dumanlar yükseliyordu. Dünyam yıkıldı. Tabii telefonla ulaşamadım. Sürekli akrabalarımı arıyordum, en sonunda ulaştım. İstanbul'da eczacı olan yeğenimi aradım. Halini hatırını sorarken ses tonundaki burukluktan bir şeyler olduğunu anladım. Ona doğruyu söylemesi için baskı yaptım. Bizim evden kaç kişinin vefat ettiğini sordum. '5 kişi' dedi. İki gün sonra buraya gelebildim."

Depremden üç gün sonra ailesinin defnedildiği mezarlığa ulaşabildiğini ifade eden Aydın, kabristanda olduğu sırada artçı bir sarsıntı yaşadıklarını da aktardı.

Aydın, "Çok üzüldük, ağladık ama hayat devam ediyor. Eşim Fatma, lisede okuyan 16 yaşındaki kızım Yasemin, 11 yaşındaki kızım Çiğdem, 6 yaşındaki oğlum Ömer Onur'u kaybettim. Büyük abim Fikret'i de kaybettim. Bir yıl çadırda yaşadım. Çok çile çektim" diye konuştu.

Aydın, insanın kalbinde taşıdığı ateşi kimsenin bilemeyeceğini vurgulayarak "Biz, acının en büyüğünü yaşadık. Unutmak mümkün değil, o acı benim yüreğimde yaşıyor. İnsanlar yaşamına devam etmek zorundadır. Bu dünyada ölüm olduğunu anlarsak daha güzel yaşarız" değerlendirmesinde bulundu.

AA