Dünya liderleri, BM İklim Görüşmelerinde, sevdiğimiz her şeyi kurtarabilecek kilometre taşı niteliğinde bir hedef belirledi! Uğrunda yürüyüşler düzenlediğimiz, imza topladığımız, çağrıda bulunduğumuz, mesaj gönderdiğimiz ve umut ettiğimiz şey buydu: İnsanlık tarihi için göz kamaştırıcı ve çok önemli bir dönüm noktası! 



Arjantin ve Suudi Arbaistan’ın en önemli müzakere kırıcılar oldukları ortaya çıkınca, her iki bölgedeki Avaaz üyeleri acilen eyleme geçti ve bu eylemler bütün basında yer aldı. Arjantin’in yeni seçilen Başbakanı, seçim kampanyasında yenilenebilir enerji taahhüdünde bulunmuştu ve onu, Paris’e bir heyet göndermesini isteyen mesajlara boğduk. Onlar da birkaç gün içinde geldiler. Suudi Hükümeti kamuoyunun konuya gösterdiği ilgiden o kadar endişelendi ki Krallığı temsil eden bir avukat çalışanlarımızı arayarak dava açabileceklerini bildirdi. 

Ve yalnızca birkaç saat önce, Almanya Çevre Bakanı, kendisine ve heyetine görüşmeler boyunca sürekli destek oldukları için Avaaz çalışanlarına şahsen teşekkür etti. 

Ancak muhtemelen yaptığımız şeyler içerisinde en büyük etki yaratanı, Marşal Adaları’nın görüşmelerde güçlü şekilde temsil edilmesini sağlamak üzere yüz binlerce dolar toplamak oldu. Marşal Adaları’nın Dışişleri Bakanı, zehirli Kuzey/Güney ayrımını ortadan kaldırıp 100’den fazla ülkeyi bir araya getiren ve "Hırslılar Koalisyonu” adını verdikleri ittifakı açıklayarak Paris’in kahramanlarından biri haline geldi. 

Koalisyondakiler, diğer ülkeleri de onlara katılmaya çağırdığında, Avaazlılar kampanyalar düzenleyip, büyük ekonomilerin heyet üyelerine mesajlar göndermeye başladı. Birkaç saat için, Brezilya Avaaz çalışanlarına yanıt verdi ve 48 saat sonra Hırslılar Koalisyonu’na katıldılar.


Ve tüm bunlar, bu kısacık zamanda yürüttüğümüz olağanüstü kampanyalardan yalnızca bir kaçı! 



İklim konferansı sürecinden herkes başarısızlık bekliyordu. Liderler Avaaz çalışanlarına tekrar tekrar “insanlar iklim değişikliğini umursamıyor” dediler. Ama biz onlardan daha iyi biliyorduk. Biz, milyonlarca kişiden oluşan bu topluluğun, gezegenimizi kurtarma amacını her şeyin üstünde tuttuğunu yıllar boyunca birlikte yaptığımız her çalışmada görmüştük. 

2007 yılından beri Bali’de, Kopenhag’da, G7 zirvelerinde, büyük başkentlerde ve şimdi Paris’te, liderlere yanıldıklarını işte böyle gösterdik: 


“Dünya’daki idealizmi ortaya çıkardınız… Bunun, buradaki liderler üzerindeki etkisini hafife almayın.” 
- Gordon Brown, Başbakan, BK, 2009


Umutsuzluğu reddetmek (2010-2013): Kopenhag’dan çıkan sonuçlar hayal kırıklığına yol açsa da, hareketimiz asla umutsuzluğa kapılmadı. Bunun yerine, her ülkedeki Avaaz üyeleri, önlerine çıkan her fırsatta canlarını dişilerine takarak ihtiyacımız olan iklim politikalarının oluşturulması için mücadele etmeye devam etti. Durban Zirvesinde gelişmekte olan ülkelerde birlikte bir protesto gösterisi düzenledik, Japonya’daki nükleer faciada hayatını kaybedenleri mumlar yakarak andık ve değerli Amazon’u kurtarmak için 1,5 milyon kişinin katıldığı küresel bir dilekçe oluşturduk. 

Hareketimizi inşa etmek (2010-2013): Kopenhag bize, fosil yakıt lobisini bozguna uğratmak ve liderlerimizi ikna etmek istiyorsak daha da büyümemiz gerektiğini göstermişti. Ve biz de bunu yaptık, 3 milyon üyeden 30 milyona ulaştık! 

Tarihin en büyük iklim yürüyüşü (2014): Pek çok kuruluşla yapılan ortak çalışmalar ve aylar süren hazırlıkların sonucunda, önemli bir BM İklim Zirvesinin arifesinde tarihin en büyük iklim yürüyüşüne imza attık. New York’ta 400.000 kişi ve dünyanın geri kalanında bir 300.000 kişi daha, hepsi tek bir mesajın gücüyle birleşti: dünya %100 temiz enerji istiyordu. Birkaç hafta sonra, ABD ve Çin salınımlarını azaltmak üzere dönüm noktası niteliğinde bir anlaşma imzaladı. İklim hareketinin siyasi ekseni tamamen değişti. 

Sana’a’ya, Sidney’e kadar 785.000’den fazla kişi, toplam 175 ülkedeki 2.300 etkinlikte yürüyerek, sevdiğimiz her şeyi korumak için tek sesle %100 temiz enerjili bir gelecek çağrısında birleştik. Bu sayılara, Paris’te ve Fransa’nın geri kalanında yürüyüşlere katılması beklenen yüz binlerce kişi de eklenseydi neler olurdu bir düşünün! 

Küresel yürüyüşlerden gelen mesajlar ve görüntüler ışık hızıyla yayıldı, onlarca büyük gazetenin baş sayfasına çıktı, yüzlerce küresel ve yerel medya ajansı tarafından haber yapıldı ve konferans merkezinin tam ortasındaki dev ekranlarda yayınlandı. Sesimiz duyulmaya başlamıştı. 

Bu tarihi anın vaad ettiği şeyleri yerine getirebilmek için önümüzdeki on yıllar boyunca çok sıkı çalışmamız gerekiyor. 2050 yılına kadar %100 temiz enerji hedefimize ulaşabilmek ve anlaşma metninde “yüzyılın ikinci yarısı” ifadesiyle yer alan bu hedefi aşabilmek için daha çok gayret ve kararlılığa ihtiyacımız var. Gelişmekte olan ülkelerin kömür kullanımından tamamen vazgeçmesi ve yüz milyonların yoksulluktan kurtulabilmesi için, zengin ülkeler tarafından yapılan yardımların artırılması gerekiyor. Ada halklarının hayatta kalabilmesi için, tüm hükümetleri ortalama sıcaklık artışını 1,5 derecenin altında tutmaya ikna etmemiz gerekiyor. Ve en önemlisi, hükümetlerimizin burada, Paris’te verdikleri sözleri yerine getireceğinden emin olmamız gerekiyor. 

Ancak kazandığımız çok şey de var:

·         Yoksul ülkelere para akışının devam etmesi için 2020 yılından sonra en az 100 milyar dolarlık finansman.

·         5 yılda bir, kararlılığımızı arttırmak ve sıfır sera gazı salınımına sahip bir dünya hedefinin gerçekleştirilmesine daha da yaklaşmak amacıyla bir araya gelinmesine ilişkin taahhüt.

·         İklim değişikliğinin tüm dünyanın sorunu olduğunu ve insan ırkının geleceği için Suudi Arabistan’dan İspanya’ya, Senegal’e kadar tüm ülkelerin işbirliği yapmasına ihtiyaç duyulduğunu kabul eden küresel bir anlaşma.

Ve en önemlisi Cumartesi akşamki kararlar tüm dünyadaki yatırımcılara çok açık bir mesaj gönderiyor: fosil yakıtlara yapılan her yatırım, ölü bir yatırımdır. Artık kar merkezi, yenilenebilir enerji kaynaklarıdır. Geleceğin para basma makinesi, %100 temiz enerji hedefine yaklaşmamızı sağlayacak teknolojiler olacaktır. 

Tarih, rüzgarın yön değiştirdiği öyle anlarla doludur ki bu anlarda değişimin kokusunu havada bile hissetmek mümkündür. En başarılı olanlarımız, önlerine açılan yepyeni yolda ilerlemek üzere yelkenlerini bu değişimin rüzgarıyla dolduranlardır: Güney Afrika’da eşitlik mücadelelerini kazanan kardeşlerimiz gibi, Amerika Birleşik Devletleri’nde sevdiği insanla evlenme hakkını elde 

Climate March

Buna, insan kaynaklı salınımların net değerinin sıfırlanması adı veriliyor-- yani neden olunan sera gazı salınımlarının, havadaki sera gazı miktarını azaltan faaliyetlerle dengelenmesi. Ve ortalık sakinleştikten sonra, Paris Anlaşması’nın uygulanması için kanun yapıcılara başvurulduğunda, burada verilen sözü yerine getirmenin en iyi, en ucuz ve en etkili yolunun temiz enerji olduğu görülecek. Bu da bizim gelecek nesiller için güvenli bir dünya yaratma hedefini gerçekleştirmek için ihtiyacımız olan zemini sağlayacak! 

İnsanlık, yaşadığı büyük krizlerden yenilikçi fikirler doğrurmuştur. İkinci Dünya Savaşı, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni, insan ırkı olarak sahip olduğumuz ortak değerlere ilişkin kalıcı bir standardı ortaya çıkardı. Güney Afrika’daki ırkçılığa dayalı devlet rejiminin çöküşü, günümüzün en katılımcı ve en demokratik anayasasının ortaya çıkmasına yol açtı.


Böyle büyük fikirleri, genel kabullere dönüştürmenin ve günlük hayatın parçası haline getirebilmenin tek yolu eylemlilikten geçmektedir. Bugün de onlardan farklı değil: 


Geçtiğimiz birkaç hafta boyunca topluluğumuz, bu tarihi anlaşmaya ulaşılmasını sağlamada olağanüstü bir rol oynadı.Tüm küresel rekorları alt üst edip, dünya çapında yüz binlerce kişilik yürüyüşler düzenledik ve daha sonra seslerimizi – gerçek anlamıyla – Paris Zirve’sine taşıdık, üyelerimizin kaydettiği kişisel mesajlar delegeler zirveye girerken yayınlandı. Ardından Avaaz çalışanları, dilekçemizi BM Genel Sekreterine şahsen teslim ederek inanılmaz bir kampanyalar silsilesinin fitilini ateşledi. 


Zirvenin ilk saniyesinden kapanış anına kadar, ne zaman bir ülke görüşmelerin ilerlemesine engel olsa, bir tepki verdik ve çözüme yönelik hareket ettiklerinde onlara destek olduk. Topluluğumuz liderlere ilerleme çağrısında bulunmak üzere, yalnızca 14 günde 45 eylem düzenledi. Ve yarattığımız etki inanılmazdı: 

Hindistan %100 temiz enerji hedefine karşı çıktığını açıkladığında, Avaazlılar Cennai’yi sular altında videoya çekerek zirve alanındaki ekranlarda yayınladı. Bir gün sonra basın kuruluşları Modi'nin fikrini değiştirdiğini ve şöyle dediğini duyurdu: “Bu U-dönüşüne neden olan şey ne miydi?... İklim değişikliği görüşmelerinin yapıldığı salondaki dev ekranlarda, Cennai’de selden kurtulanların röportajları gösteriliyordu.”


Ve bu yalnızca başlangıçtı – yürüyüşlerimiz, mesajlarımız ve video çağrılarımız ana toplantı salonunun hemen çıkışındaki ekranlarda durmaksızın yayınlandı. Devlet başkanlarına, bakanlara ve tüm heyetlere, kendimizi ve eylem çağrımızı her gün tekrar tekrar hatırlattık. 

Paris’i en kötü fosil yakıt lobicileri ve iklim inkarcılarının fotoğraflarıyla doldurup, bakanları onları görmezden gelmeye çağırdığımız kampanyanın ardından, dünyanın en büyük maden şirketinin lobicisi görüşmelerden tamamen çekildi! 



Bali’de Açılan Yol (2007:) Hareketimizin iklim yolculuğu sekiz yıl önce Bali’de, Avaaz’lıların müzakere kırıcı ülkelere binlerce mesaj göndermesi ve bir gazete reklamı için fon sağlaması ile başladı. Japonya’nın en büyük gazetesi, bu reklamın hükümetin görüşünü değiştirmesine yol açtığını yazdı. Birlikte, liderlere bizi Kopenhag’daki büyük iklim zirvesine ve daha sonra Paris’teki nihai anlaşmaya taşıyan yol haritasını oluşturmaları için baskı yaptık. 

“Uyuyan devi uyandırmak” (2008-2009): Tam bir yıl boyunca topluluğumuz, diğer her şeyi askıya alarak Kopenhag Zirvesine odaklandı – dünya çapında yüzlerce iklim nöbetine ve eyleme öncülük ederek, karar alıcılara yüz binlerce telefon açarak, milyonlarca dilekçe imzalayarak başbakanların ve cumhurbaşkanlarının durumun ciddiyetini farkına varmasını sağlayan küresel bir uyarı ikazı verilmesini sağladık. Liderler, orada tarih yazmayı başaramadı ancak bir Avaaz üyesinin de söylediği gibi: “Uyuyan dev uyandı ve artık onu durdurmak çok zor…” 


Vatandaşlarımız sokaklarda. Onları duymuyormuş gibi yapamayız. Çağrılarına cevap vermek zorundayız.” 
- Barack Obama, BM’yi hitaben, 2014



İklim kahramanlarının zamanı (2015): Yürüyüşlerin sağladığı ivmeyle gözümüzü en zengin ekonomilere çevirdik ve Almanya’nın güçlü G7’deki dönem başkanlığını desteklemek üzere elimizden gelen her şeyi yaptık. Binlerce kişi, iklim müzakerelerinin önünü tıkayan büyük ülkelere sesimizi duyuracak anket çalışmaları ile güçlü reklam kampanyalarına kaynak sağladık, 2.7 milyon kişinin imzaladığı dilekçemizi Alman ve Fransız Bakanlara elden teslim ettik – Fransız Cumhurbaşkanı Hollande ile şahsen görüştük. Yüzlerce Avaaz’lı, Almanya Şansölyesi Merkel’i katıldığı kamuya açık etkinliklerin hemen hemen hepsinde takip ederek, ondan bir iklim kahramanı olmasını istedi. Sonuç mu? G7 liderleri bu yüzyılın sonuna kadar karbon salınımlarının %100 azaltılması hedefinde birleşerek fosil yakıtlara elveda dedi! Artık rüzgar yön değiştiriyordu. 

Paris ve sevdiğimiz her şey için (2015): Paris zirvesi için geri sayım başlamış ve hayati öneme sahip bu zirveden hemen önce, yüz binlerce kişi yürüyüşlere katılmak üzere kayıt olmuştu. Avaaz’lılar tarafından her yerde etkinlikler ve toplantılar düzenlendi. Ancak yaşanan trajik saldırılar hepimizi şoka uğratarak, Paris’te ve tüm Fransa’da planlanan devasa yürüyüşlerin gerçekleştirilmesini imkansız hale getirdi. 

Avaaz’lıların yanıtı umut ve yaratıcılık doluydu: O gün yürümek isteyip de yürüyemeyen tüm eylemcileri simgeleyen 22.000’den fazla ayakkabı yalnızca birkaç gün içinde sahiplerinden toplanıp Paris’in merkezinde, harika bir düzenleme ile sergilendi – Papa ve BM Genel Sekreteri de ayakkabılarını verdiler! 

Ve dünya liderleri Paris’e gelmeye başladıkça, biz de kendi rekorumuzu kırdık! São Paulo’dan eden LGBTİ üyeleri gibi, Gandhi’nin Hindistan’a umut getiren pasif direniş hareketi gibi… Şimdi biz de onlara güç veren aynı taze ve tatlı rüzgara kapılmak üzereyiz. 

Gelin, bu rüzgarda beraberce yelken açalım; ortak bir insanlık bayrağı altında, bizi ayıran okyanusları, nehirleri ve gölleri aşalım. Gelin, bu tarihi anın vaatlerini yerine getirelim ve çocuklarımıza inanabileceğimiz bir dünya bırakalım. 

Önümüzdeki yıllar boyunca birlikte yapacağımız her şeyin heyecanıyla,