“KURUMDA 14 BİN NORM KADRO OLMASINA VE YOĞUN İŞÇİ AÇIKLARINA RAĞMEN GİDERİLMEYEN 5 BİNE YAKIN İŞÇİ AÇIĞI ACİLEN GİDERİLMELİDİR.”

 

 “YATIRIM MİKTARLARI ARTIRILMALIDIR, GÜVENLİK SORUNU YARATAN YER ALTINDAKİ HAZIRLIK İŞLERİNİN TAŞERONA VERİLMESİ UYGULAMASINDAN VAZGEÇİLMELİDİR…”

 

***Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak Milletvekillerinden Ali İhsan Köktürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yaptığı gündem dışı konuşmada; Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) sorunlarını dile getirdi.

Eski adı EKİ olan Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) Zonguldak ve ülkemizin can damarı olduğunu ve  taşkömürünün koklaşabilir özelliği nedeniyle cumhuriyetin  gelişme döneminde KARDEMİR, ERDEMİR, ÇATES gibi en önemli ağır sanayi kuruluşlarının bölgede kurulmasını sağladığına dikkat çeken Köktürk konuşmasında şunları söyledi:

 

‘BÜYÜK BEDELLER ÖDENDİ’

Türkiye Taşkömürü Kurumuyla ülkemizin bu güzide ağır sanayi kuruluşlarına bütün gücüyle omuz vermiş, yaşam kaynağı olmuştur. Bu görev yerine getirilirken de büyük acılar yaşanmış, büyük bedeller ödenmiştir ancak bütün bu fedakârlıklarına karşın 1980'li yıllardan sonra başlayan, AKP döneminde doludizgin devam eden KİT'lerin özelleştirme yaklaşımı nedeniyle Türkiye Taşkömürü Kurumu üretimini ve yatırımlarını sürdürebilmek için yeterli kaynaklarını alamamış, yer altında emekli olan maden işçilerinin yerine yeni işçiler alınmasına izin verilmemiştir. Bu kısıtlamalar sonucunda 1970'li yıllarda 5 milyon tona yaklaşan taş kömürü üretimi 2013 yılında AKP iktidarı döneminde 1,3 milyon tonla son yetmiş iki yılın en düşük düzeyine inmiştir. Havzadaki redevanslı alanlarda da 2008 yılında 1 milyon ton civarında olan taş kömürü üretimi 2013 yılında 500 bin ton olarak gerçekleşmiştir.

 

‘VERİLEN SÖZLER TUTULMADI’

Diğer taraftan, havzadaki üretim gibi istihdam da ciddi oranda azalmıştır. 2002 yılında Türkiye Taşkömürü Kurumunda 15.792 çalışan varken 2014 yılının Eylül ayı itibarıyla çalışan sayısı 9.240'a düşmüştür. Kurum norm kadrosunun 14 bin olmasına karşın, TTK Genel Müdürlüğünün ve GMİS'in kuruma ivedilikle 3.200 işçi alınması talebi maalesef AKP iktidarı tarafından yerine getirilmemiş, seçim meydanlarında verilen sözler maalesef tutulmamıştır.

 

‘KANDİLLİ’DE YAŞANAN İŞTEN ÇIKARTMALAR’

Sayıştay’ın, işçi eksikliğinin kurumda üretim azlığına, zarar miktarlarının yükselmesine ve ciddi güvenlik sorunlarına yol açtığına yönelik raporları maalesef görmezden gelinmiştir. İşçi azlığı nedeniyle TTK'daki hazırlık işlerinin taşerona verilmesi Gelik'te 30, Kozlu'da 8 maden işçimizin şehit olduğu grizu faciasının başlıca sebebi olarak karşımıza çıkmıştır. Ayrıca kurumun yatırımları gerçekleştirme oranı 2014 yılı Eylül ayı itibarıyla yüzde 28 gibi oldukça düşük seviyelerde kalmıştır. Yine özel sektör firmalarında, en son Kandilli'de yaşanan işten çıkartmalar havzadaki var olan sorunları daha da derinleştirmiştir.

 

‘GÖÇ VEREN ZONGULDAK’

Bütün bunlara karşın kuruma ve havzaya yönelik Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı tarafından herhangi bir stratejik plan oluşturulamamıştır yani sorunların çözümüne yönelik AKP tarafından bir stratejik plan ortaya konulamamıştır. Onuncu Kalkınma Planı'nda ve orta vadeli programda neredeyse durma noktasına gelen yerli taş kömürü üretimini geliştirmeye, artırmaya yönelik maalesef hedefler yer almamıştır. Bu durum sadece havzadaki kömür ocaklarında çalışan 18 bin maden işçisini değil, son üç yılda 45 bin göç veren Zonguldak'ın, Bartın'ın ve Karabük'ün ekonomik ve sosyal yaşamını değil, ayrıca her yıl ortalama 27 milyon ton civarında taş kömürü ithal eden ve ithal ettiği taş kömürüne her yıl 4 milyar TL bedel ödeyen ülkemizin enerji arzını ve bağımsızlığını doğrudan tehdit eder hâle gelmiştir.

 

‘İŞ BARIŞINI BOZAN ÜCRET EŞİTSİZLİĞİ’

İşte bu nedenlerden dolayı Türkiye Taşkömürü Kurumunun ve taş kömürü havzasının durumu acilen bir bütün olarak masaya yatırılmalıdır. Kurumda 14 bin norm kadro olmasına ve yoğun işçi açıklarına rağmen giderilmeyen 5 bine yakın işçi açığı acilen giderilmelidir. Yatırım miktarları artırılmalıdır, yatırımların gerçekleştirme oranı ve üretim miktarları yükseltilmelidir, güvenlik sorunu yaratan yer altındaki hazırlık işlerinin taşerona verilmesi uygulamasından vazgeçilmelidir, iş yerinde iş başı barışını bozan ücret eşitsizliği ortadan kaldırılmalı, giderilmelidir ve madenci feneri tıpkı geçmişte olduğu gibi alın teri ve emeğiyle sadece Zonguldak'ı değil tüm ülkemizi bütün ihtişamıyla aydınlatmaya devam etmelidir.