Ereğli Çevre Platformu halkın arasına girerek termik santrallerin yaratacağı tehdit ve tehlikeyi anlatıyor.

 

Platform üyeleri kendi aralarında para toplayarak bildiri bastırıp kapı kapı bildiri dağıtıyor. Bildiride Ereğli’de yaşayan ve çocuklarının geleceğini düşünen tüm yurttaşların duyarlı olmaya ve dayanışmaya katılmaya çağrıldı.

 

Taksim Gezi Parkı’nda çevre katliamına karşı verilen mücadele, ülkenin dört bir yanında yaşamın tek geleceği olan çevre konusunda yaşanan tehlikelere dikkatleri çevirdi. Kdz. Ereğli’de de Kireçlik bölgesinde kurulmak istenen iki termik santral konusunda kamuoyunu bilgilendirmek ve birlikte mücadele etmek üzere oluşturulan “Ereğli Çevre Platformu” festivalde taşıdığı pankart ve dövizlerle mücadele hareketini başlatırken, bu eylemini bildirilerle sürdürüyor. Kendi aralarında topladıkları paralar ile “Kireçlik ve Kandilli Termik Santrallerine Hayır” başlıklı bildiri dağıtan platform, konuya duyarlılık isterken şu çağrıda bulundu:

 

EN KİRLİ YOL !

“Karadeniz Ereğli-Kireçlik Koyu ile Amasra Tarla Ağzı Koyu arası kuş uçuşu  79 km’ dir. Bu alan içerisinde toplam 10 adet termik santral inşa edilmek istenmektedir.  Kurulu gücü belli olanlar üzerinden yapılan  hesaplama ile  5960 MW toplam kurulu  güç oluşmuş olacaktır. Söz konusu kurulu güç  miktarı  31.12.2012 tarihi itibarı ile Türkiye’nin toplam kurulu gücünün %10,5 i kadar bir orandır. Kaba  bir hesap ile söz konusu termik santrallerinin tümünün işletmeye alındığı bir durumda saatte yaklaşık 1800 ton kömürün yakılması söz konusu olacaktır. Bu tüketim, bu kadar küçük bir alan için ölümcül  sonuçlar doğurur.

 

BİLİYOR MUSUNUZ?

*Termik santraller elektrik üretmenin en kirli yoludur.

*Avrupa Ülkeleri bu teknolojiyi ülkelerinden çıkartmakta, 3.dünya ülkelerine ihraç etmektedir.

*Termik santraller genellikle yeterli debiye sahip akarsu kenarlarına yada deniz kıyılarına kurulur.

* Saat başına onlarca metreküp su tüketirler. Denizden alınacak bu su denizdeki doğal yaşamı tahrip edecektir.

*Anayasanın 56. maddesinde açıklanan çevre ve sağlık hakkı, yurttaşların talep edebileceği ve hatta yurttaşların ödevli olarak sorumlu tutulduğu bir haktır. Hakkın korunması, teminat altına alınması devletin görevidir.

*Sadece bunlar da değil!  Ama bu kadarı bile yetmez mi?  Neoliberal kalkınmacılık Anadolu doğasını yıkarken , kentimize de ölüm santrallerini reva görmüştür!

 

*Tarım yaptığımız topraklar asit yağmurları ile yıkanacak, ağır metal kirliliğine uğrayacak, besin zinciri yolu hayvansal  gıdalardan, sebzelerden, meyvelerden doğrudan bizlere geçecektir.

Öte yandan bizler kalitesiz hava solumaya mecbur kalacağız. Ereğli-Zonguldak-Bartın bölgesinde en az 500 bin kişi söz konusu Termik santrallerin olumsuz etkilerine maruz kalacaktır. Biz yaşama zarar veren tüm yatırımlara hayır diyoruz. 78 km’lik kıyı boyunca havaya toz, gaz ve kül saçılmasına rıza göstermiyoruz.Hiçbir faaliyet insan yaşamından daha değerli değildir! Eğer insan sağlığı riske giriyorsa ne ekonomik faaliyet, ne kalkınmanın bir anlamı vardır!

Esas olan yaşamdır. Yaşamı yok ederek, zarar vererek bir kalkınmayı reddediyoruz.

Zonguldak ili ve çevresi şu anda Avrupa ‘nın ağır metal kirliliği yönünden birinci, dünyanın ise sayılı kirli kent ve bölgelerinden biridir! Bunu düzeltmek yerine kirliliği idaha da artıracak Termik Santraller planlamak felaket  yaratacaktır.