Hani insanın dilinin ucuna kadar gelip de söylemediği sözler vardır.
Öfken tavan yapmıştır.
İçini boşaltmak istersin!
Ama söyleyemez ve yutkunursun.
Tansiyonun tavanlarda dolanırken “Allah’ım sen sabır ver!” dersin.
Kendini sakinleştirmek için yol ve yöntem ararken, beynini teslim alan bu durumu düşünmemeye çaba gösterirsin.
Ama olmaz!
Yapamazsın!
Derken….
Okkalı bir küfrü sallar gidersin.
“Of!” çekip azıcık da olsa içini yakan öfkeden kurtulmanın rahatlığı için de olmaya çabalarsın.
Ne de zordur!
Ne de gerilimdir!
Ne de kontrolsüzlüğün acısıdır!
Aynen öyle o haberi okuduğumda.
Yusuf bilmem ne diye biri, (insan demek mümkün değil) Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun büstünün önünde hakaretler sıralıyor.
Diğer yaptıklarını yazamam bile.
Terbiyesiz ahlaksız.
Alçak!
Ve bu pisliklerini bir de kameraya çekip sosyal medyada yayımlıyor ki ne kadar delikanlı olduğunu cümle aleme ilan ediyor.
Gerçekten söylüyorum, “Allah’ım sen günah yazma.”
Senin !!!!! Taaaaa !!!!!!!!
Tövbe ya tövbe!
 
Düşman ile mücadele kolaydır.
Bilirsin ve stratejin ile ezer geçersin.
Ya içinde ise?
İşte son örnek.
Görüntülerini izlediğimde içim bulandı.
Boğuldum.
 
Ve tepkimi kontrolden çıkarmamaya çalışarak; Neyzen Tevfik’in sözlerine bıraktım:
 
Ne ararsın Tanrı ile aramda?
Sen kimsin ki orucumu sorarsın?
Hakikaten gözün yoksa haramda,
Başı açığa neden türban sorarsın?

Rakı, şarap içiyorsam sana ne.
Yoksa sana bir zararım içerim.
İkimiz de gelsek kıldan köprüye
Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.

Esir iken mümkün müdür ibadet?
Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et.
Senin gibi dürzülerin yüzünden,
Dininden de soğuyacak bu millet.

İşgaldeki hali sakın unutma,
Atatürk'e dil uzatma sebepsiz.
Sen anandan yine çıkardın amma,
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz!