Ereğli ve çevresindeki sanayi tesislerinin çevreye verdiği zararlar çok uzun yıllardır hep şikayet konusu oldu, olmaya da devam ediyor.

Toplum sağlığı açısından en önemli konuların başında gelen çevre kirliliği ile ilgili yapılan ve yapılacak olan mücadelenin gerçekten de dün ile bugün arasında tutarlı olması, kamuoyunu çok yakından ilgilendirir.

Ancak, mücadelenin temelinde samimi olmak yatmalı. O samimiyet yok ve farklı amaçlar için kullanıldığına dönük iddialar gündemde tartışılmaya başlanırsa, verilen  mücadele büyük  yara alır ve inandırıcılığını kaybeder.

Kaybetmemeli!

Yaklaşık yedi yıl önce bölgemizde Erdemir’in yarattığı hava kirliliği konusunda gündeme getirilen şikayetler sonucunda belediyemiz bir hava istasyonu kurduğunda,  “neden bugüne kadar beklendi” sorusu da sıkça konuşulmuştu.

O günlerdeki  Erdemir/Belediye arasındaki emlak vergileri konusunda yaşanan sürtüşmelerin devamı olarak kurulduğu söylenen bu hava istasyonuyla ilgili tartışmalar daha sonra, dönemin Erdemir Genel Müdürü Fatih Tar ile sağlanan barış, karşılıklı ortak akılda buluşulup sona erdirilince, Ereğli üzerinden helikopter bile geçirilmişti.

Bu helikopter “konuşarak uzlaşma” yı savunanların alkışlarıyla selamlanmıştı.

İnsanın ağzı torba değil ki büzesin. Konuşan konuşuyor. Doğru ya da gerçek, inanın bu barış süreci bile çok farklı ve akla zarar verebilecek yorumların yapılmasına sebep oldu.

Olmaya da devam ediliyor.

Örneğin bugün.

Türkiye’nin Barış Pınarı harekatı içinde iken,  Belediyemizin  OYAK’ı  hedef koyduğu mücadelesine   az da olsa bir nefes aldırmak gerekmez mi?

Bir durmak.

Beklemek.

Uzlaşma yolları aramak.

Ülke gündeminin Barış Pınarı’nın dışına çıktığı/çıkacağı döneme kadar olayları  izlemek  “Sevgi, Barış, Dostluk” sloganını her fırsatta ifade eden Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ın elini daha güçlendirir.

Savaşta iken tuhaf geliyor bana.

Yani, kuzu can derdinde, kasap et derdinde olmuyor mu?

Eğer ki, Ereğli sevgi kenti ise yediden yetmişe Barış Pınarı harekatına kilitlenen Türkiye’de, aynı ilçedeki iki kurum arasında bugünlere bir ara vermeli.

Verilmeli.

Ve hele hele tatlı dilin yılanı bile deliğinden çıkardığı atasözü akıldan çıkarılmayarak, en azından Fatih Tar’ın dönemindeki gibi Ereğli’nin üzerinden yeniden helikopter uçurulmalı.

Zor değil.

Samimi olmak yeter.