Adam (!)

Adam öyle bir adam ki!

Elindedir sopası.

Delikanlıdır da ha (!)

Sopalı delikanlı ve de adam (!)

Adam sopasıyla giriyor meydane.

Meydane dediğimizde de insanlar.

İnsanlar da engellilerimiz.

Adam ve engelliler.

Adam ya tabi! Başlıyor sopasını sallamaya.

Ver Allah’ım ver.

Dövüyor adam.

Pardon adamcık.

Ayrımsız vuruyor engellilerimize.

Pat küt.

Yer misin yemez misin?

Derken, polis geliyor.

Yaka paça yakalıyor sözüm ona bu alçağı.

Kelepçeyi takıyor.

Yallah adliyeye.

Önce savcı.

Ardından mahkeme.

Ve karar:

Şartlı salıverme?

Akıl tutulması gibi bir şey.

“Çık” mı diyor hakim? Çık da biraz daha adam döv.

Mekan bas.

Vur kır parçala.

Ben varım burada ben.

Neyse…

Savcılık iyi ki itiraz ediyor da, tutuklama kararı alınabiliyor.

O haberi izlerken kanım çekildi.

İyi ki her yerde kamera var da, bu alçakların eşkıyalıklarını görebiliyoruz.

*

Ağır ceza dediğimiz olay kapsamına bu girmiyor mu?

Engellileri dövecek kadar şuurunu kaybetmiş birisi nasıl serbest bırakılır ki?

Toplumun içinde bu tip gezinen pimi çekilmiş bombalar var.

Ne içiyorlar ise insanların başına belalar.

Daha yakın zamanda görmedik mi, çakarlı minibüs ile kendine polis süsü verip insan kesmeye kalkanları. Tatlıcı kardeşlerin hamile kadının aracının üzerindeki tepinmelerini.

O halde?

Şartlı salıverilme hakkı hiç eşkıya için kullanılır mı?

O eşkıya oradan çıktıktan sonra öncelikle kendisini şikayet edenlerin gırtlağına çökmez mi?

Sayın hakimlerimiz, toplumsal barışı korumak dünden daha zor hale geldi.

Mağdurlar bir de yargı tarafından mağdur edilmemeli değil mi?