30 Kasım 1990 yılında başlamıştı o grev. O grev dediğimiz madencilerin greviydi. İş-ekmek-özgürlük mücadelesini başlatan madenciler “Gemileri yaktık geri dönüş yok” sözleriyle kararlılıklarını ortaya koyarken, önlerindeki lider de Yerli Walesa olarak gösterilen Şemsi Denizer’di. Madencilerin hak arama mücadelesi 4 Ocak 1991’de Ankara yürüyüşü ile devam etti. Önce otobüslerle gidilecek olan Ankara’ya, 3 Ocak gecesi kiralanan otobüsler şehre sokulmayınca, Şemsi Denizer alınan kararı Madenci Heykelinin önünde açıkladı. “Ankara’ya yürüyerek gideceğiz.”  Böyle başladı madenci yürüyüşü Mengen Deller Köprüsünün dozerlerle kesilinceye kadar. Mengen’de madencilerin “Burası Türkiye İsrail Değil” sloganları ile ses verdiği o büyük yürüyüşün yıldönümünde Genel maden İşçileri Sendikası bir açıklama yayımladı. Yönetim Kurulu Adına Ahmet Demirci’nin adının yer aldığı açıklama  “4-8 Ocak 1991 tarihi, sadece emek ve işçi sınıfının değil ülkemiz demokrasi mücadelesinin en önemli simge tarihlerinden biridir.” Sözleriyle başlayıp, şöyle devam etti:

 

“4 Ocak tarihi, maden ocaklarımızı, demir-çelik sektörümüzü, enerji sektörümüzü, ülkemiz sanayisini, yani üretim kültürünü hedef alanlara karşı, maden işçilerinin, Zonguldak ve bölge halkının verdiği büyük mücadele günüdür.

30 Kasım 1990 tarihinde başlayan grevle, 35 gün Zonguldak caddelerinde haklı taleplerini haykıran ve siyasi iktidarı uyaran maden işçisi ile Zonguldak halkı, uyarılarını duymayanlara seslerini daha yüksek sesle haykırmak için 4 Ocak’ta Ankara yoluna çıktı.

Yaklaşık 150 bin insanla Ankara’ya yürüdük ve sesimizi sadece ülkemizde değil dünyaya duyurduk. 4-8 Ocak 1991 Ankara Yürüyüşümüz ile Madenci Feneri, Türkiye’yi aydınlattı.

Genel Başkanımız, Önderimiz Şemsi Denizer, Yönetim Kurulu Üyeleri ve şube yöneticileri öncülüğünde kar-kış demeden yollara çıkan 150 bine yakın insan, 5 gün boyunca yollarda, dağda-bayırda büyük bir kararlılık ve disiplin ile sloganlarını haykırdı. Maden işçisi ve Zonguldak bölge halkı Mengen’de kurulan barikat önünde tüm dünyaya sesini duyurdu.

Madenciler, haklı ve meşru bir mücadele içinde olmaktan aldıkları güç ile ülkemiz emek ve demokrasi mücadelesine altın bir sayfa ekledi.

Maden işçilerine ve Zonguldak halkına, böylesine örnek ve büyük bir eylemi gerçekleştirme başarısını sağlayan güç, lider sendikacı Şemsi Denizer ve Sendikamız Yönetim kadroları ile bölgemiz insanlarının 168 yıllık üretim ve madencilik kültürüdür.

1994 yılında bazı maden ocaklarının kapatılması istenen 5 Nisan Kararları’na karşı da aynı mücadele ruhu canlandırılmış ve yine Zonguldak’a ve bölgeye yönelen saldırılar püskürtülmüştür.

2016 yılında gündeme getirilen TTK’nın bazı müesseselerinin özelleştirilmesi girişimlerine karşı 14 Temmuz 2016 tarihinde kitlesel basın açıklamasıyla sesimizi duyurduğumuz eylem de bu mücadele kültürünün yarattığı tecrübe ve kararlılığı bir kez daha göstermiştir.

Bugüne gelinceye kadar geçen süreç, Zonguldak ve bölge halkının mücadelesinin ne kadar haklı olduğunu gösteren örneklerle doludur.

Bugün bölgemizde, komşularımızda yaşanan kargaşa, savaş ve belirsizlikler enerji piyasasının geleceği açısından endişe vericidir.  Enerji kaynaklarını paylaşmayı amaçlayan güç çatışmalarıyla, bölgemizdeki birçok ülkenin içine sürüklendiği savaş ve terörle, ekonomik kriz tehditleriyle zor bir dönemden geçiyoruz.

15 Temmuz’da demokrasimize kasteden darbe girişiminin püskürtülmesi demokrasi güçlerinin zaferidir. Ülkemizde terörün çirkin ve hain yüzünü yaşıyoruz.

İçeride ve dışarıdaki karanlık odaklara karşı, ülkemizin geleceği ve halkımızın refah ve huzuru için yılmaz bir şekilde ve kararlılıkla demokrasi mücadelesini sürdürme zorunluluğumuz var.

Koklaşabilir özelliğiyle ülkemiz demir-çelik sektörünün, dolayısıyla sanayinin güvencesi olan Zonguldak Taşkömürü Havzamıza sahip çıkmak ve üretimi artırmak mecburiyetimiz var.

Genel Maden İşçileri Sendikası olarak Türkiye Taşkömürü Kurumu'na (TTK) ve Maden Tetkik Arama Kurumu’na (MTA) işçi alınması amacıyla sürdürdüğümüz çalışmaların olumlu sonuçlanabilmesi için aralıksız çalışmaya devam ediyoruz.

Başta iktidar partisinin siyasi kadroları olmak üzere tüm siyasetçilerimizin, Zonguldak, Bartın ve Karabük halkının desteğiyle olumlu sonuçlar alacağımıza inanıyoruz.

Genel Maden İşçileri Sendikası, kamu ve özel sektördeki Maden işçilerinin, MTA işçilerinin geleceklerine daha da güvenle bakabilmeleri ve örgütümüzün gücüne güç katmak için çalışmalarını sürdürecek, öte yandan Zonguldak, bölgemiz ve ülkemiz halkının ve emekçilerinin hak ve çıkarlarının korunması, ekonomik ve sosyal refahları için verdiği mücadeleye devam edecektir.

Bu mücadelede aktif olarak görevler üstlenen ve mücadeleci kimliği ile daima saygıyla anılacak olan ve 31 Aralık 2016 tarihinde kaybettiğimiz değerli Genel Sekreterimiz Hakkı Arslan’a,  3 Ocak 2017 tarihinde Gelik’te bir iş kazasında şehit olan Ayhan Badurlu kardeşimize, tüm maden şehitlerimize ve terör saldırılarında hayatını kaybeden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz.

1990 yılında yaşadığımız örnek grevin ve 4-8 Ocak 1991 tarihinde sesimizi dünyaya duyurduğumuz Büyük Yürüyüşün öncüsü Rahmetli Genel Başkanımız Şemsi Denizer’i şükranla anıyor, birlik, dayanışma ve omuz omuza hareket edebilme yeteneğiyle başarıya nasıl ulaşılacağını gösteren maden işçilerimizi, Zonguldak ve bölge halkını, tüm demokrasi güçlerini saygıyla selamlıyoruz”.