Vay benim memleketimin haline…

Hırsız polis yakaladı…

Komplo teorilerine o kadar alıştı ki hükümet onlara göre her şey bir komplo…

Diyelim ki komplo 17 Aralıktaki Büyük Operasyon, sonuç olarak işin içinde yolsuzluk olduğu kesin gibi görünüyor. Bilinen bazı yolsuzlukları ortaya çıkararak gözdağı vermek demek daha doğru gibi geliyor bana.

Ama hiçbir ülke yoktur ki yolsuzlukları ortaya çıkaran polisleri görevden alsın. Hem de hemen akabinde… Hayretlerle izliyorum olanları…

Dikta rejiminde mi yaşıyoruz. Nereye gidiyoruz. Devletin tüm kadroları kimler tarafından ele geçirilmiş. Yasalar yok mu bu devlette. Yasalar kimler için ki…Mazlum için mi gariban için mi?!!

“Neden sabah altıda alıyorsunuz ki istediğinizde gelebilecek bu insanları” dedi bir siyasi büyüğümüz. Paşalarımız rektörlerimiz, gazetecilerimiz, hepsinden daha çok içimi acıtan Türkan Saylan hem de kanser yatağında çağırıldığında gelemezler miydi?

Eşkıya mıydı bu insanlar?

Adalet herkes için değil midir?

Kızım sordu” anne mesela ben bir suçu bakanla beraber işledim ama beni tutukladılar. Ben bakanla beraber yaptığımı ispat ettim ama bakanı tutuklamadılar. Nasıl olabiliyor ki. Adalet önünde herkes eşit diyor öğretmenimiz. Nasıl eşit olunuyor” Cevap verebilmem mümkün mü?

Tüm inancını yitirmiş adalete karşı. Küçücük yaşında ayrıştırılmayı öğrenmiş.

Başbakan yapmıyorsa bir an evvel Cumhurbaşkanı kendine gelip ülkede adaleti tekrar inşa edip halkın adalete devlete olan güvenini sağlamalıdır.

Ya ucu bana da dokunursa diye onu bunu görevini yapanları görevden almak hangi hukuka dayanabilir ki.

Halk artık bu din sömürücülerinin siyasetine kanmamalı. Aydınlar ve muhalefet partileri olan biteni halka anlatmalı. Tüysüz yetimin hakkının nasıl heba olduğunu anlaşılabilir bir dille halka aktarmalı ve halkı aydınlatmalıdır.

Hem de çok geç olmadan…