Eğitim-İş Sendikası Zonguldak Şube Başkanı Metin Kahveci, "Anayasa Mahkemesinin sendika aidatların çalışanların maaş bordolarından kesilmelidir", kararı ile kamu oyunda Memur-Sen ve ana muhalefet partisi yöneticisi arasındaki 'borazanlık atışmasına' tarihi gerçeklerle yanıt verme sorumluluğu duyduklarını belirtti.

BAŞROLÜ OYNADILAR
Ülkede memur sendikacılığın ilk adımını 1989-1990 yıllarında Eğitim-İş Sendikasının attığını belirten Kahveci, 6-7 ay sonra Eğitim-Sen'in kurulduğunu, "memurun sendikası olur mu?", "Memur sendikası olamaz" diyenlerin de 1-1,5 yıl sonra sendikalarını Türk Eğitim-Sen, Eğitim Bir-Sen olarak kurup kamu çalışanlarının başına sendikacı rolünü oynadıklarını söyledi. Eğitim-İş Sendikasının kişilerin borazanı olmadıklarını vurguladığı açıklamasında, "Sadece ve sadece kamu çalışanların haklarının savunulmasın, gerçeklerin yanında durmasın da da ve ülkemizin bölünmez bütünlüğünün, cumhuriyet değer ve yargılarının savu nulmasında dik duran bir örgüt olduğumuzu bir kez daha belirtmek isteriz. Ana muhalefet partisinin Anayasa Mahkemesine gidip sendika aidat sistemini düzetmesinden neden çekiniyoruz? Devlet üyelerin aidatları kesilirse üyelerin azalmasından korkuluyorsa bu bütün sendikaların başına gelecektir. 8-9 Tl'yi kendilerine çok gören üyeler olursa varsın sendikasız olsunlar. O tip kişilerden ne sendikalara ne de kendilerine fayda gelmez.

GERÇEKLERİ SAPTIRIYOR
Ana muhalefet partisini işçi sendikalarında uygulanan toplu sözleşme ikramiyesine benzer, kamu görevlilerinin toplu görüşme primleri için gelirlerinin azaltılmasıyla suçlayan Memur-Sen gerçekleri saptırıyor.  Ana muhalefet partisi edindiğimiz bilgilere göre sadece ve sadece devlet tarafından kesilen aidatlara karşı itirazıydı. Bu haklı itiraz bir evrenselliktir. Evrenselliğe karşı olmak sendikacılıkla bağdaşamaz. Memur-Sen iddia ettiği gibi memurları zarara soktuğu tezleri belgeleri ile ispat etmek durumdadır ki bizlerin de CHP'ye karşı eleştirilerimizi yükseltelim. Bu zamana kadar kamu çalışanları ne zaman ikramiye aldılar da bunu CHP engelledi merak ediyoruz. Anayasa Mahkemesine gitmekle, çalışanların gelirleri zarara uğrattı düşüncesinin doğruluğu görmek bizim de hakkımızdır. Eğer belgeleri ile ispat edemezse iftiracı konuma düşecektir. Dünyada hiçbir yerde sendika aidat ücretini devlet ödemez. Ödendiğinde iktidar yanlısı veya devlet güdümlü sendika olarak görülür, bunun en somut örneği toplu görüşmeler de %2 imza atarak kamu çalışanlarının haklarını iktidara karşı peşkeş çekildiğini görmedik mi? Bu davranış güdümlü olmanın açık net örneği değil de nedir? Kimse kimseleri kandırmasın.

DİK DURULMASINI
Bu durumu ağır bir şekilde eleştiren Eğitim-İş, eğer bir kez daha kamu emekçileri toplu görüşme masasında satılırsa bu kez hainlikle suçlayacağımızı belirterek gelinen son 2009-2010 toplu görüşmesinde vicdanın sesi dinlenerek yada eleştirileri dikkate alarak Kamu-Sen ve Memur-Sen  %2'lere imza atmayıp dik durulması sağlanmıştır. Kamu çalışanları adına olumlu bir adımdır. Bu olumlu adımın 25 Kasımlarda da atılması gerekirdi, maalesef birliktelik sağlanamadı. Memur-Sen yöneticileri alınan 25 Kasım tarihin bize dayatmayı kabul etmediklerini, Kamu-Sen ise hem KESK'e ve hem Memur-Sen'e teklif ettiklerini teklifin kabul gördüğünü söylüyor. Bu durumun açık ve net bir şekilde açıklanması gerekir ki bizlerde kamu çalışanların birlikteliği yıkan ya da toparlayıcı olanları tanımak yönünden önem arz ettiğini düşünmekteyiz. AKP başta olmak üzere sağ partilerin bir tanesi grevli ve toplu sözleşmeli yasa tasarısı veren var mı? Şu andaki iktidar kamu çalışanlarının hangi sorununu çözmüştür? Şimdiki bu grevsiz sendika yasasını çıkarılmasında öncülük yapanlar kimler? Gelinen süreçte biraz menfaat sağlansa da grevi olmayan sendika dernekten başka bir işe yaramadığı görüyor.

OLDU BİTTİ!..
Memur-Sen yöneticilerinin gerek iktidara gerek muhalefete karşı söylediği sesimizi kısamazlar ya da kesemezler söy-lemlerindeki cesaretinin devamı dilerken sadece göstermelikten öteye gitmemesini istiyoruz. Ben yaptım oldu bitti demekle önemli bir iş yapmış olmuyoruz. 1 Aralık'larda bizzat liderlik yapmış bir örgütün 25 Kasım öncesi eylem yapmak sorunları çözmediği gibi iktidarın borazanı eleştirisini aldığı gibi, diğer taraftan eleştirenlere sen kimin borazanı demek yerine, sağcısıyla, solcusuyla uzlaşarak bir araya gelinerek genç kuşaklara ve çalışanlara insanca bir yaşamı sağlayabiliriz. Bunun başka formülü yoktur. Sorunlar çözülmediği gibi kamu çalışanlarının sendikalara bakışı ve güvenirliğine sekte vurduğu son günlerde, amacımız tarihsel gerçeklerin ışığında kimlerin ne yaptığını nerede durduğunu ne yapmak istediğini, çıkar ve menfaatlerin kazanılmasındaki birliktelik yolunu ve gerçek sendikal ilkeleri hatırlatarak kalıcı mirası kazandırmaktır" dedi.