Anadolu’da kaynaklar tükenmiyor. Vezir-i Azam Sokullu Mehmet Paşa’nın dediği gibi onlar dışardan biz içerden tüketiyoruz ama kaynaklar hala mevcut. Antropolojik çalışmalar yeni bir insanımsıyı ortaya çıkardı ve de antropoloji literatürüne homo amorficus olarak geçti.

Son tahlillerde, insan soy ağacının da bulunan türlerle yeniden yazılması gerektiği bilim dünyasında tartışmaya açıldı. Özellikleri üzerinde hala çalışmalar devam etmekte olduğundan biz şimdilik tarafımıza ulaşan verileri aktarabileceğiz.

AMORF; Şekilsiz, biçimsiz, hiçbir kurala bağlı olmayan şeklinde tarif edilmekte, hemen hemen bütün dillerde harf farkı ile yazılarak yer almaktadır.
Bir taş parçası doğadan aldığınızda şekilsiz, biçimsiz bir yapıdadır. Ama bir ustanın, sanatçının elinde ona şekil vererek, ekler yapılarak estetik göze, akla hitap eder hale gelir ve amorf olmaktan çıkar.
Başka bir örneği kıymetli taşlardan verelim.. Elmas; ilk bulunduğunda bir taş parçası gibidir. Ancak bir sanatçının, ustanın elinde yüzüğe, kolyeye, bir esere dönüşür ve kıymetlenir.
Yada tahta parçaları.. Hiçbir şey ifade etmezken ustanın, sanatçının elinde tablo olur, ev olur, sanat eseri olur.
Bu kısa amorf açıklamamızdan insanlara geçiş yaparsak; çocuk ilk doğduğunda amorf’dur.. O, anne, baba, aile, öğretmen ve toplum tarafından şekillendirilir, bilinçlendirilir, değer kazanır.
İşte, Anadolu’da da tam bu noktada amorfizm öne çıkmaktadır. Bu şekillendirme işi anne-baba, gelenek, örf adet, öğretmen, kurallarla değil de ne idüğü belirsiz kişilerin istekleri doğrultusunda yapılmak istenmekte ve yapılmaktadır. Böylece değerlenecek yaşamlar, amorf kalmaya mahkum edilmektedir.
Bunun içinden değerlenmiş gibi görünse de birtakım güruh, yaptıkları ile amorf kaldıklarını ortaya koymaktadır. Örneğin; Prof. titri almış ama ben cahili severim (amorf), cahil insan bizim için makbuldür derken egosundaki istekleri açığa vurmaktadır. Ona biat edecek, her dediğini düşünmeden, sorgusuz sualsiz yapacak amorficuslar gereklidir. Ancak onlar var olursa kendini var hissedecektir.
Bir diğer amorficus; dinlerin, dinimizin, insanlığın lanetlediği pedofili, sübyancılığı kendi sapkın ruhuna hizmet etmek için normalmiş gibi göstererek din kisvesi altında insanları aldatmaya çalışmaktadır.
Başka bir homo amorficus; yaşamımıza girmiş teknolojik araçları, araba, televizyon, telefon izlemeyin, kullanmayın derken kendi tv kanalını kurup en lüks yerde yaşayıp, en pahalı arabalara binebilmektedir. Amorf kitle de bırakın onu sorgulamayı ona bu söylemlerini yaptıracak zemini hazırlamaktadır. Çünkü ortada büyük bir para vardır vede hepsi bundan pay almaya çalışmaktadırlar.
Bir diğeri, cennette yer satabilecektir!.. Bilmez ki MARTİN LUTER cehennemi satın alınca orada arsa kalmamıştır dolayısıyla herkes cennete gidecektir.
Bir başkası, uçan halı gibi Peygamberimizi rüyamızda göreceğimiz terlik pazarlamakta, kurgu bilimin bile çözemediği rüya problemini çözdüğünü iddia etmektedir.
Medeni icatları yapanlara hakaret edip kafir derken onları kullanmaktan geri kalmamakta, jet ski ile Malta’da show yapabilmektedir.
Lakin kaderin garip cilvesidir ki karşı olduğu kafirler de ondan, icatları video kamera ile uçkuru düşükken yaptıklarını internette yayınlayarak intikam almaktadırlar. Bu tipler isimlerinin önünde ne paye olursa olsun amorf kalmışlar ve kalacaklardır. Payesi olmayanlar da zaten amorfdurlar, ne yazık ki toplumu da amorf olmaya zorlamaktadırlar.
Ayırıcı tanıyı ilkel tapınmalarda gördüğümüz secde etme, danslı müzikli tapınma ritüelleri bunlarda da mevcuttur.
KRİTİK OLAN; AMORF TOPLUMU, ne kadar süre AYAKTA KALABİLECEKTİR?!..
VATANI OLMAYAN TOPLUMUN, dinleri imanları da olmaz. Efendilerinin verdikleri ile yetinmek zorunda kalırlar.
Amorfların kendilerini ifade edebilecekleri bir meslek, bilgileri de yoktur. Tek kitapları vardır ve onu da doğru dürüst okumazlar, anlamazlar, günlük durumları, ihtiyaçları sapık arzularına göre yorumlamakta beis görmezler. Ayrıca kimsenin bilgi sahibi, çağa uyumlu olmasını da istemezler. Sadece kendi akortlarından izin verdikleri seslerin çıkmasına daha çok da çıkmamasına taraftardırlar.
Yukarıda kısaca örneklediğimiz bu tür, HOMO AMORFİCUS ANATOLİCUS olarak adlandırılmış ve alt türleri üzerinde de çalışmalar devam etmektedir.