Kdz. Ereğli Kent Konseyi Kadın Meclisi'nin çağrısı, kadın kuruluşları, kadın grupları, pek çok partinin kadın kolları temsilcileri, sanatçılar, edebiyatçılar, üreten kadınlar, kamu kuruluşlarından kadın temsilcilerini bir araya getirdi. 8 Mart 2020 Pazar günü saat 12.00’deki etkinlikte, “Atatürk’ümüze Mektubumuz Var” açıklaması okundu. Törene, Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık eşi Neriman Posbıyık ile birlikte katılıp, Atatürk’e Anıtına çiçek bıraktı.  

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan etkinlik,  Fahir Atakoğlu'nun 'Umut' bestesinin eşliğinde Atatürk'e mektup okunmasıyla devam etti. “Değiştirmek ellerimizde”, “Önce kadınlar uyanır, sonra güneş doğar”, "Bu şehirde kadın sesi var", “Yalnız değilim”, "Kabullenmeyeceğiz" "Birlikte başarırız" başlıklı pankartlar taşıyan kadınlar, Atatürk Anıtı'na kır çiçekleri bıraktı.

Okunan "ATATÜRK'E MEKTUBUMUZ VAR” başlıklı yazının tam metni şöyle:

Kadınlar seçme ve seçilme haklarını Fransa'da 1946'da, İsviçre'de 1971'de elde edebilmişken biz 1934'ten itibaren bu hakka sahibiz.

Dünyada uluslararası ilk kadın kongresi 1935'te İstanbul'da yapıldı.

1924'te Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkarıldı; eğitim ve öğretimden kız ve erkek çocukların eşit koşullarda yararlanması sağlandı.

1930'dan beri Türk kadınları doktor olabiliyor.

1936'da kadınların çalışma hayatını düzenleyen İş Kanunu çıkarıldı.

İlk kadın doktorumuz Safiye Ali, ilk kadın hakimimiz Beyhan hanım, ilk kadın pilotumuz Bedriye Tahir Gökmen, ilk kadın tiyatro sanatçımız Afife Jale, ilk kadın avukatımız Bediye hanım, ilk kadın büyükelçimiz Filiz Dinçmen, ilk kadın bakanımız Türkan Akyol, ilk kadın savaş muhabirimiz Semiha Es, ilk kadın savaş pilotumuz Sabiha Gökçen, ilk kadın ressamımız Mihri Rasim Açba, ilk kadın opera sanatçımız Semiha Berksoy öncülerimiz oldu.

Sizin yarattığınız Cumhuriyet sayesinde bu topraklarda Halide Edip Adıvar'lar, Afet İnan'lar, Türkan Saylan'lar, Bahriye Üçok'lar yetişti. Onları biz yaşatmaya devam edeceğiz.

Dediğiniz gibi, "Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok ışıkla bilgi ve kültürle gerçek faziletle süslenip donanmaktır."

Gösterdiğiniz aydınlık yolda yürüyeceğiz.

Türkiye'de kadınlar yüzyıllardır özlemini çektiği haklarına sahip olmada en güçlü desteği sizden aldı ve çağdaş ülkelerdeki hemcinslerinin önüne geçti. Yapılan devrimlerle kadın erkek eşitliği açısından çok büyük adımlar atıldı ve bölgede kadın hakları açısından Türkiye, rol model oldu.  

Ancak size anlatacaklarımız var;

Ne yazık ki, kazanımlarımızı koruma ve geliştirme konusunda hiç de iyi bir yerde değiliz. Bunun bilincindeyiz. Gelinen noktada kadına yönelik şiddetin giderek tırmandığını, çocuk yaşta evliliklerin aşılamadığını, kadın erkek eşitliğinin çalışma hayatında ve sosyal  hayatta yaşama geçirilemediğini görüyoruz. Özel olarak kadına şiddet, kadını ikincil görme anlayışı ve uygulamaları son yıllarda giderek güçleniyor.

Biliyoruz ki bu zihniyete karşı durmak görevimiz ve sorumluluğumuz. Yalnız kadınların değil, insanım diyen herkesin sorumluluğu. 

Yalnızca 2019'da 474 kadın cinayeti oldu.

Bini aşkın kadın cinsel şiddete maruz kaldı; üstelik bunlar sadece bilinenler...

Bu nedenle şiddet kültürüne ve şiddet diline 'hayır' diyoruz. Eğitimde, hukukta, iletişimde, basında, sinemada, yönetimde şiddet diline ve ayrımcılığa karşı duruyoruz.

Kabul etmiyor ve mücadele ediyoruz.

Bu mücadeleyi hem kendimiz, hem kız çocuklarımız hem de toplumumuz için sürdürmeye kararlıyız.

Kimimiz şiddet gören kardeşlerimize mahkeme kapısında destek veriyoruz, kimimiz bisikletlere atlayıp süslenerek "biz varız, bizi görün, bizi duyun" diyoruz. Kimimiz siyasi hayatta iddia sahibiyiz; yönetmeye talip oluyoruz. Avukatız, doktoruz, mühendisiz... Evde işçiyiz... Gazeteci, sinemacı, akademisyen, öğretmeniz... Toprakta üretip, pazarda satıyoruz; sanatçıyız, işçiyiz, girişimciyiz, yöneticiyiz, şairiz, yazarız...

Şiddete uğramayı, dışlanmayı, arka planda olmayı, ikincil kalmayı, sesimizin susturulmasını kabul etmiyoruz.  

Diyoruz ki, haydi kadınlar, önce kendimiz için, kız çocuklarımız için ayakta olalım.

Önce evimizde erkek evlatlarımıza biz ayrıcalıklı davranmayalım. Kız çocuklarımıza saygıyla yaklaşalım.

"Önce insan, sonra kadın" diyoruz.

Bugün; eşit haklar için, ayrımcılığa karşı durmak için, insanca yaşam için, fark ettirmek için, ve dayanışmak için bir araya geldik.

Ancak kabullenmezsek, farkına varır ve fark ettirirsek, sesimizi yükseltir ve en önemlisi dayanışma gösterirsek aşarız.

Evet ancak birlikte başarırız.

1935'te kadın kongresinde delegelere seslenirken söyledikleriniz hafızamızda: "Türk kadınının dünya kadınına elini vererek dünyanın barış ve güveni için çalışacağına emin olabilirsiniz" demiştiniz. Evet bu sözlerinizin ne kadar değerli olduğunu bugün yaşanan savaş ortamında çok daha iyi anlıyoruz.

Dünyayı saran savaş ikliminden çıkış için asıl gerekli olan, karar mekanizmalarında kadın bakışının ve anne duyarlılığının etkili olmasıdır.

Kadının eğitimi, özgürleşmesi ve toplumsal hayatta eşit koşullarda yer alması için açtığınız yol ve yaptıklarınız nedeniyle önünüzde saygıyla eğiliyoruz.”