Yaşayıp anlamak

Bugünler çilekli günler.

Çilek bölgesi Ereğlimizde hafta pazarlarının tezgahlarında sepet sepet çilekler alıcı bekliyor.

Mis gibi.

Önünden geçerken o tezgahlar “gel, gel buraya” diye davet ediyor bizi.

Adı Osmalı çileği ama.

Yok!

Osmanlı çileği yok.

Çok az bazı (Alkaya ve Kocaali) üreticilerden temin etmek mümkün ancak. Onu da arayıp bulacaksın ve var ise de satın alacaksın.

Kilosu mu; 50-60 lira.

Hemen “oha” falan demeyin.

Önce bir düşünün bakalım o bir kilo çilek nasıl ekiliyor, yetiştiriliyor ve toplanıyor?

Dener misiniz?

*

Şu covid 19 salgın döneminde bahçeli evlerde oturup da bağ bahçe işleri yapmayanlar kenarından köşesinden de olsa gördüler bu işlerin zorluğunu.

Öncelikle; hahçeyi kazacaksın. Kazdıktan sonra otlarını temizleyeceksin. Ardından tırmıktan geçirip incecik kum haline getireceksin.

Sonra da yerli tohum bulup da ekim yapacaksın.

Bitti mi?

Hayır! Tam aksine asıl iş bundan sonra başlıyor.

Sulayacaksın!

Su nerede?

İşte bu durumda, “yağdır mevlam su” diye dualara çıkan çiftçilerin halinin farkına varacaksın.

Suyu buldun suladın da her iş sona mı erdi?

Yine hayır! Bu kez ektiğin ürünün arasındaki otları kazarken, belleyeceksin. (Bulur isen organik gübreyi de unutma.)

Ayakların çıplak olur ise işi gördün. Negatif enerjini alıverir toprak.

Çubuk da lazım. Domatesi, hıyarı, bezelyeyi, sultaniyeyi, fasulyeyi sırıklaman gerek. Sırığı nerden bulursun bilemem. O senin yeteneğine kalmış. Arayan bulur.

Hepsini de yaptın mı?

İşte o an ürün bereketini sunmaya başladığında tüm yorgunluğun kalmaz.

Gurur duyarsın kendinle.

İşte o an düşünürsün, çarşıda pazarda tezgahlara gelen yeşilliklerin hangi aşamalardan geçtiğini.

Ve dersin ki, pazarcı kadınlara verilen ücret analarının ak sütü gibi helal olsun.

*

Bir çok arkadaşım “Biz pazarda direkt yerli üreticiden alış veriş yapmaya önem veririz. Onlar desteklenmeli ki, bu sektör tükenmesin ve tam aksine daha da yaygınlaşsın” diye.

Ne de güzel anlayıştır.

Alkışlanmalıdır.

*

Konuyu tekrar çileğe getirirsek, 50-60 lira isteyen üreticiyi anlayın ve sakın ola ki “pahalı” demeyin.

Az bile.

*

Alo çileği ise 15-20 liradan alıcı buluyor.

Ancak geçtiğimiz hafta sonu yağmurlu geçti ki, üretici tam da üç beş kuruş kazanacağım diye düşünürken işler tersine döndü.

Güneştir çileği tatlandıran.

O da kaybolunca, yağmur duası yerini güneşe devir ediyor.

Üreticilik zor iş.

Yağmurun da, güneşin de fazlası zarar.

*

Bir kilo çilek üretmeyen, evinin balkonuna maydanoz bile ekmeyenler bu döngüyü bilemezler.

Bir bilseler?

Bir bilebilseler?