Türkiye'de bazı yabancı uygulamaların yerli taklitleri yapılırken, yerli ilklerin de tekrarlarının [aynı zihniyetlerce lağvedilmelerine rağmen] dönem dönem masaya konduğunu görüyoruz.
 
Uber'in 8 yıl,
Airbnb'nin 4,
Booking'in 17,
Whatsapp'ın 4,
Google'ın 19,
Vine'ın 2,
Bitcoin'in 10 yıl sonra, yerli taklitleriyle karşılaştık.
 
Yerli otomobil hayaline dönmek yaklaşık 50,
Uçak fabrikasının hayaline dönmek ise 60 küsür yıl sürdü.
 
Madalyonun diğer yüzü? Olmaz mı...
'Ben yerli film izlemiyorum'cular var,
'Yerli dizi de izlemem'ciler var,
Unutursam Fısılda filminde şahane işlenen,
'Yerli özgün şarkı tutmaz'cılar vardı, yerli popta hala var,
Sonra 'Hepsi dış güçlerin oyunu'cular var.
 
Kendini yetersiz hissedenin topu başka kişilere / inanç sistemlerine attığı sık görülen ve tarihi bir alışkanlık.
 
Ancak, dünyada ilkleri yaptıklarını öğrenince gururlanacakları tarihi gizleyip, atalarının başarılarını dizilerdekiyle sınırlar, beyinlere ancak goygoy pompalarsanız, 60 ülke ile yapılan okuduğunu anlama yeteneği listesinde 50'lerde kalmaya çocukları mahkûm edersiniz. Neden yukarıda bahsedilen uygulamaları ilk biz üretmiş olmayalım? Neden en ilerisini yapamayalım? 'Gericiliğin Dijital ile Savaşı: Uber' çalışmamda üzerinde durduğum gibi; neden bıçak kemiğe dayanmadan, mevzuatların yetersizliği gözümüze çarpmadan, ilk adımı atmayalım?
 
İlk ürettiklerimiz yok sanmayın bu arada; uluslararası kabul görmüş sistemleri solda sıfır bırakacak şahane yazılımlarımız, bunları yapan gençlerimiz var. Tabii onlar yürüdükleri yolda 'Göze fazla batma'cılıkla, 'Biz var olan sistemde daha rahatız'cılıkla fazlasıyla karşılaştıklarından, ya motivasyonları kırılıyor ya da yetersiz oldukları illüzyonunda boğulup giden nesillere karışıyorlar.
 
Sorun tespit edilip ortadan kaldırılmadıkça, eğitim sistemi yap-boza çevrilip, kitaplardan Atatürk başta olmak üzere bütün değerli bilgiler çıkartıldıkça, beyinler bâtıllarla dolduruldukça bu döngüyü on / yüz yıllarca tekrar yaşayıp duracağız.
 
İçi boşaltılmış kavramlar topluma büyük değerler gibi pompalanmaya devam edildikçe, seçim meydanlarında malzeme yapıldıkça, böbürlenerek gençler atalarının belki en kötü yönlerini sırtlarında taşıdıkça, ya da tam tersi, aşağılık kompleksiyle batı hayranlığında boğulup gittikçe, nesiller taklit dışında ilhamı anlayamayıp, öğrenememeye devam edecek.
 
Yerli, milli ürünleri gerçekten pazar liderliğine oynayan bir Türkiye hepimizin hayâli olsa da; kadrolaşmanın bu boyuta ulaştığı, donanımlı gençlerin harcandığı, torpilsiz simit bile satılamayan, yandaşların yükselme biriminin 'yalama' olduğu bir ekosistemde saman ithal ettiğimizi düşünürsek; dikkat edelim de uçak yazılımında, yerli otomobil beyninde falan ısrar ederken, kandırmasınlar...