Suya sabuna dokunmayacaksın ki, kaymayasın. Toplumsal falan gibi uyduruk şeylere asla takılmayacaksın. Hele ki ilke denen fasa-fisonun yanından bile geçmeyeceksin. Asla… Asla… Asla… Sadece yağ. Sadece bal. Sadece kaymak. Yılışacaksın. Sırıtacaksın. Haha-hihi ile gerdan kıvıracaksın. İspiyonculuğu yoldaş, Kalleşliği kişilik belleyeceksin. Günü kârlı, Günleri yarlı, Ayları muhabbetli geçireceksin. Bunu becerdiğinde yıllar zaten senin. Düzen bu. Suya sabuna dokunma yavrum. Cısss!.. Yağ çek, bal çek, kaymak sür. Bol bol dedikodu. Bol bol telekulak ol. Güçlüden yana olup, doğru peşinde salakça gezenlere saldır. Hatta saldırmak yetmez, kalaylı kalaysız ne kadar küfür var ise savur. Zaman zemin dinleme. Okkalı vur. Ve sahibine yalaklan. Gün bunu getiriyor. Asla ve asla doğruları yazma gibi bir dönülmez ve çıkılmaz bir yola sapma. Ters istikamettir. Vururlar. Çarparlar. Dağıtırlar. Sana ne toplumdan. Sana de çözümden. Sana ne hakça paylaşmaktan. Sana ne beyin jimnastiğinden. Sana ne? Sen önünden ye… Günler bunu getiriyor. Hatta emrediyor. Gün, kalleşten ve devlete kafa tutanlardan yana. Devletin koruyamadığını, sahip çıkamadığını ve umurunda olmadığını sen mi düzelteceksin. Bırak!.. Sadece hayatını yaşa. Lüküs olsun lüküs. Ne kadar yağ o kadar köfte… Bak elaleme ne yapıyor? Kör müsün… Allah Allah!..