Ülkemizin demokratik açılıma ihtiyacı var mıdır? Bir açıdan evet vardır. Ama bu açılıma önce Kürt açılımı deyip daha sonra nereye vardığını anlayamadığımız isimler koymak en sonunda demokratik açılım demek sonuca varmayı büyük ölçüde etkiledi.

 

İyi niyetlerle başlanmayan işler ne yazık ki kötü niyetlerle son bulabiliyor.

 

Demokratik açılım yapabilmek için önce Ülkemiz tarihçileriyle uzun süren araştırmalar ve istişareler yapılması gerekmez miydi?

 

Fakat hala Türkiye?nin Başbakanı olduğunun farkına varamayan hala AKP Genel Başkanı olarak ülkeyi yönetmeye çalışan Sn. Erdoğan gitti sanatçılarla toplantı yaptı.

 

Bu ülkenin geçmişini, adetlerini, etnik gruplarını, kültürünü antropolojik ve sosyolojik yapısını en iyi tarihçiler ve sosyologlar bilir diye düşünüyorum. Yanlış ta düşünmüyorum doğrusu.

 

Önemli olan bir işe hangi niyetlerle başladığımız.

Bu oldukça önemli ve hassas bir konu iken sanki çok sıradan basit bir konuymuş gibi önümüze koyuldu ve yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.

 

Bir takım etnik gruplara ait dillerin yasak olması bence de doğru değil ama Devletin televizyonundan bu dillerle yayın yapmak ulusal bütünlüğe zarar verir. Özel müteşebbislere izin verilebilir.

 

Bu konuya öyle yanlışlarla ve öyle yanlış yerlerden başlandı ki.

Çalışmaların ilk aşamasından beri tarihçilerle masaya oturulmalı ve bu konuda ne kadar samimi olduklarını göstermeliydiler.

 

İsteyen destekler isteyen desteklemez mantığıyla hareket etmek tek kelimeyle diktatörlüktür.

 

Önce Türkiye?de yaşayan halk ikna edilmeliydi.

 

Ben tarihçilerle yapılmadığını düşündüğüm bu açılımın samimi olduğuna inanamıyorum mesela. Keşke Bütün Halka tarihçilerle hazırlanan bir rapor sunulsaydı.

 

Eminim ki uzmanlarla yapılacak olan açık oturum sonrasında hem daha akılcı ve doğru yerden başlanacak bir proje ortaya çıkardı hem de güven kazanılırdı?