Bandırma Vapuru ile başladı herşey. İşgal edilmiş bir ülkeyi aydınlık yarınlara taşıyan bu vapuru Samsun’da gezme şansını bulmuştum yıllar önce.

İnsan vapurun önüne gelince bile heyecandan tir tir titriyor.

Tarihin o muhteşem ağırlığını hissetmemek mümkün mü?

Ciğerler Atamıza olan sonsuz bağlılık ve sevgi ile doluyor bir anda.

Bir de Alemdar gemimizin ihtişamlığını düşünün.

Bu gemiler özgürlüğe giden yolu açmışlar bize.

Bugün o büyük mü büyük gururun coşkusu içinde sizlere bir başka vapurdan söz edeceğim.

Vapurun adı Karadeniz.

Türkiye’nin yeni yüzünü dünyaya tanıtmak için Karadeniz Vapuru’na görev vermişler ve o vapur da, ilklere imza atmış meğerse.

Çiçeği burnunda genç cumhuriyet ve o dönemin yönetenlerin büyük vizyonları.

Okumak büyümektir.

Güçlenmektir.

Zenginleşmektir.

Bu vapurun varlığını nasıl mı öğrendim? Gazi Alemdar Müze Gemisi’nin Kurtuluş Savaşı’nda üstlendiği büyük görevi, Türk ve Fransız Diplomatik Arşiv Belgelerini çok titiz bir çalışma ile kitapta toplayan Evrim Şencan Gürtunca ‘nın bir de “Genç Cumhuriyet Karadeniz Vapurunda” kitabı varmış.

İşte o kitabı okudum.

İnanın bu ülkenin nereden nereye geldiğini daha iyi öğrenmek ve anlayabilmek için Hasan İzzettin Dinomo’nun kaleme aldığı Kutsal İsyan ve Kutsal Barış ve de Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam isimli eserlerini okuyup bilgi hazinemize doping yaptırabileceğimiz kaynaklardan biri de Genç Cumhuriyet Karadeniz Vapurunda kitabı.

Yıl 1926.

120 metre boyunda, 14 metre eninde 4000 beygir gücünde makinesi olup 12 mil hız yapabilen 4795 grostonluk gemiyi beyaza boyatıp sergi gemisi yapıyorlar.

Devlet ayakta.

Tüm kurum ve kuruluşlar liman liman gezerek Türk ürünlerini ve yeni Türkiye’nin imajını tanıtacak Karadeniz Vapuru’nu sefere hazırlıyorlar.

Geminin logosunda ise ticaret ve haber tanrısı Hermes var.

Nasıl bir çalışma.

O dönem ve sıfır sanayiye sahip Türkiye’den ne götürüp de tanıtırsın?

Kumaş, halı, tütün, taşkömürü.

Gidilen her limanda, o ülkenin milli marşı ile İstiklal Marşımızı da çalacak olan orkestranın da bulunduğu gibi, 12 Haziran’da yola çıkıyor ve Mustafa Kemal Atatürk, vapura 13 Haziran’da Mudanya’dan binerek şereflendiriyor ve Bandırma’da da inerek uğurluyor Karadeniz’i.

Yeni yüzümüzle çıkacağız limanlarda karaya. Kabuk değiştirmiş yeni yüzümüz ile barbar olarak bilinen Türk imajını yıkacağız.

Öyle de oluyor.

Karadeniz Vapuru gittiği bir çok ülkede coşku ile karşılanıyor.

Ziyaretçi akınlarına uğruyor.

Kimi zaman hayal kırıklıkları da olmuyor değil hani.

Ama olsun.

Kolay mı tanıtım ve anlatmak.

Ancak, vapurda öyle bir personel var ki, kadınlar modern ve lisanları olanlardan seçilmiş.

Herkes tiril tiril.

Ziyarete gelenler hayranlıkla izleyip şaşkınlıklarını ifade bile ediyorlar.

12 Avrupa ülkesi ve 16 limana uğrayıp 86 gün süren yolculuğun ardından İstanbul’a dönen Karadeniz Vapuru’nun bu tarihi yolculuğunu öğrenmek iyi geldi.

Size de iyi gelmesini istiyorsanız, kitapçınızdan isteyiniz.

Kazanan siz olacaksınız çünkü.