O zamanın adı ile EK.İ Üzülmez Özel ilk okulu 3.ncü sınıfında iken rahmetli babamın işi gereği Soğuk su semtine taşımamız nedeniyle ilk okulu Gazi Mustafa Kemal ilk okulunda, orta öğretimi 27 Mayıs orta okulunda , Liseyi Fener Lisesinde tamamlarken henüz daha ergenken Gazetecilik mesleğinin içinde buldum kendimi.Rahmetli Avukat Muhteşem Güvenin yanında katip olarak çalışırken, sahipliğini Ertuğrul Emral, yazı işleri müdürlüğünü Ali Yalvaç ve Haber Müdürlüğünü Adnan KÜÇÜKVAR'ın yaptığı Haber gazetesinde gazeteciliğe başladım. O yıllar Adalet Partisinin Karabükte yaptığı ve Süleyman Demirel in de katıldığı kongresini takip edip haber yapmam beni profsyonel gazeteciliğe taşıdı. Hiç unutmam o yıllar mazot ve benzin sıkıntısı çekildiği için eleştiri alan Demirel in " Benzin vardı, mazot vardı da biz mi içtik " sözü gündeme oturmuş ve bende bu sözü öne çıkartan haberi yapıp hem Ali Yalvaç ve Hemde Adnan Küçük var abinin takdirini kazanmıştım. Haber yazılarımdan sonra ilk köşe yazım da yine Haber gazetesinde " Tünelin ucundaki ışık " başlığı ile yayınlanması ile köşe yazarı da olmuştum. Daha sonra Rahmetli Kemal Sönmezin kurduğu İnanış gazetesinde köşe yazmaya başladım gazeteciliğim o kadar hızlı gidiyordu ki, Haber Gazetesi,İnanış Gazetesi,Zonguldak gazetesi,

Karaelmas Gazetesi, Gerçek Gazetesi, Yeni Haber Gazetesi, Demokrat Gazetelerinde çeşitli görevlerde bulunmuş, Türkiye Gazetesinin Zonguldak muhabirliği, Ereğli önder gazetesinin Zonguldak temsilciliği görevlerini üstlenmiş ve bir taraftan da Açık öğretim Fakültesi'nde öğrenim hayatım ara vermeden devam ettirmeye başlamıştım.

TTK'ya iş başı yapınca gazetecilik mesleğinden kopmadım ama birincil işim olan ,TTK Üzülmezde Personel Devam İzleme ve İstatistik şefliği görevini emekliliğime kadar yürüttüm. profesyonel olmasada ÖZTÜRK HABER 67 isimli sitemi güncellemeye devam ederken göz açıp kapayıncaya kadar emekli oluvermiştim.

Hayatımın up uzun aktif yıllarını kısacık yazıma sığdırmaya çalıştım.

Gazeteciliğe başladığım ve emekliliğime kadar olan süreci aktarmaya çalıştım.

Şimdi ben doğduğum, büyüdüğüm ,çocukluğum, gençliğin ve ortanca yaşlılığımı en güzel şekilde geçirdiğim Karaelmas diyarı Zonguldak kenttine veda ederken, Şehzadeler şehri Manisaya merhaba diyeceğim.

Kültürü ile, birikimi ile , doğup büyüdüğüm bu kente veda edişim, herşeyi bana aşina bu kenten kızgınlığımdan, yabancı kaldığımdan, paradan, puldan değil,çocuklarım, torunlarım Manisada oldukları içindir.

Bir deniz kenarı özlemi, kömür kokusu ,belki Yemyeşil doğadan ayrılacak olmam bu denli içimi acıtan bir veda oluyor iken,diğer taraftan en büyük oğlum Aytaç Öztürk'ün basın mesleğini Zonguldakta sürdürecek olması benim de bir ayağımın Zonguldak ta olacağı ve çocukluğum, gençliğimin geçtiği bu şehirden bağımın kopmayacak olma anlamına gelmesi beni teselli ediyor.

İşte böyle sevgili dostlar..

Zonguldaktan ayrılarak Manisaya yerleşmem süreci içinde Zonguldakta beni hiç yanlız bırakmayıp her zaman yanımda olan Gazeteci dostlarım Selahattin TEMİZ, Bana mütevazi veda gecesi düzenleyen Mustafa ÖZDEMİR ve o gün de yanımda olan Cevdet AKGÜN ve Ramazan DORUK, Selahattin TEMİZ'e

Maden Mühendisleri lokalinde beni ağırlayan amca oğlu ve Zonguldakın önemli kalemlerinden Ahmet ÖZTÜRK'e Karaelmas Gazeteciler derneğinde veda toplantısı düzenleyen Dernek başkanı Mustafa EMEN ve yine o toplantıda da yanımda olan Cevdet AKGÜN Osman SAV, Selahattin TEMİZ, fadi YILMAZ ELMA, Ünal SAĞLAM' a

Gazetesinde yılları mı verdiğim Önder Gazetesi sahibi Celal BOZKUŞ , Eyüp BEKTAŞ, Mustafa BEKTAŞ, Derya TETİK

VE Her zaman yanımda olan ve hiç bir zaman destek ve yardımlarını esirgemeyen ve buradan teker teker isimlerini yazmaya kalksam sayfaların yeterli kalmayacağı tüm dostlarıma TEŞEKKÜR ediyorum. Hakkınızı Helal edin ve Zonguldakı en iyi şekilde temsil edeceğim Manisada bir kapınız olduğunu bilin istiyorum