Dediler ki, “Çayı Çaykur’dan demliyorlar. Çok güzeldir” diye.
Piyasada o kadar çok çay var ki.
Kim bilir neler neler içiriyorlar bize.
Kime güveneceksin?
Güven çoktan öldü.
Şimdi her alanda güvensizlik moda.
Güzel ve kaliteli çay içmek ve Ereğli sahilinde.
Oh!
Mis gibi olur.
Hele ki ince belli ve cam bardakta.
Gittik bizde oraya.
Gerçekten de çayı çay hani.
Bir derken iki üç bardak içtik.
İçtik içmesine de, sonrası var işin.
Çiş meselesi.
Hemen boşaltma servisi için mekanın içine girdik.
Sorduk “Tuvalet nerede?” diye.
Soruma kızdığı yüzünün rengi ve sesinin bozukluğundan açıkça belli olan görevli “Burada yok” dedi.
“Nasıl yani?”
“Burada yok. Karşıya geçin orada tuvalet var.”
“Oradaki tuvalet paralı.”
“Hayır! Bizim yerimiz var orada su ürünleri.”
“Ne yani, burada çay içtim işemeye oraya mı gideceğim?”
“Evet!”
Daha soracaktım bir şeyler ama görevliden çekindim.  Bu yaştan sonra hoş olmayan bir durumla karşı karşıya kalmamak için sustum.
Ne olur ne olmaz!
 
Evet gittiğim yer belediyenin çalıştırdığı çilek çay bahçesi.
Orada tuvalet yok.
İşemeye karşıya geçecek ve belediyenin diğer çay bahçesindeki tuvaleti bulup, ihtiyacını göreceksin.
Valla burası Türkiye.
Ki, o alandaki eski çay bahçesinde tuvalet vardı. Komşusu Hicabi’nin orada da var.
Ama belediye tarafından yapılmış  yeni çilek çay bahçesinde yok.
Gülmeyin.
Ağlayalım biz.
Ve kafamıza kafamıza vuralım.

Şimdi. Sıcağı sıcağına hemen bir örnek vereyim mi yine?
Eski belediye döneminde İnönü Parkı’nda bir cafe açıldı. Adı da Cam Cafe. Burayı da belediye yaptı ve kiraya verdi. Bu cafede de tuvalet yok. Çayı içeceksin ve gideceksin karşıdaki tuvalete.
Çay kaç lira 1,5.
1,5’a çay, 1 lirada tuvalet etti mi 2,5 lira.
Sonunda bir buçukluk var bu işlerde.
 
Peki…
Ben, sen, o biz gidip böyle bir çay bahçesi açsak ve içinde tuvalet olmasa belediye bize ruhsat verir mi?
Vermez ise neden içinde tuvalet bulunmayan mekanları açar ve işletir?