Alaaddin Gelen düştü birdenbire aklıma.

Neden mi?

Genç yaşta yitirdiğimiz bu sanatçı dostumuzun değerini sağlığında hiç bilemedik ki.

 

“Acaba şimdi bilen veya arayan var mıdır?” bu da ayrı bir konu ya.

 

Alaaddin Gelen’e “Kdz. Ereğli’de yerleşik bir söz var ve ben de bir çokları gibi bu sözü sıkça kullanırım. Anlatılanlara göre Azim Konserve’nin kurucularından Ali Dölen ile markalaşan bu sözü yerel kültürümüz anlamında yaşatalım. Benim yazdığım sözler var bu konuda. Gel seninle ‘telaşe yok’ türküsünü kültürümüze kazandıralım” dedim. 

Alaaddin gerçekten de bu konuda büyük emek verdi.

Bir gün “abi sözlerinde oynama yapabilir miyim?” diye sorduğunda “Telaşe yok” ifadesinin dışındakilerin tümüyle oynayabilirsin, çünkü ben şarkı sözünden falan anlamam” demiştim.

Türküyü yaptı Alaaddin.

İlk kez de Bozhane’de yapılan hamsi festivalinde seslendirdi.

Ve bir gün Aladdin’i yitirdik.

Canımız yandı.

Parçamız koptu.

 

Alaaddin Gelen yerel bir sanatçı olarak bölgemize bir çok eserler kazandıran yiğit bir Anadolu delikanlısıydı.

İlk kez yerel türküleri plak yapan Kalaycı Mehmet (Mehmet Korkmaz) olmuştu.

O yıllarda bir furya başlamış ve bir çok yerel sanatçımız da plak dolduranlar kervanına katılmıştı.

Sahi o plaklardan elinde olan var mı ki.

Altın gibi değerli oysa herbiri.

 

Kdz. Ereğli’nin kültür ve sanatı öne çıkaran bir yerel müzesi bile yok. Suat Önder'i unutmayayım tabi ki yurttaşlık bilinciyle hareket eden.

 

Yani şunu demek istiyorum ki, yerel güç ve sanatçılarımıza “laf olsun bakraçlar dolsun” tantanasının dışında elimizi hiç uzatmadık ve uzatmıyoruz.

An gelip o içimizdeki büyük değerleri yitirdiğimizde birkaç gün ardından ah-vah çekip duruyoruz.

Peki böyle mi olmalı?

 

Cihangir Bilgin diye bir sanatçı var kentimizde.

Eşi de sanatçı.

Bir bebekleri olmuştu geçtiğimiz yıl.

Cihangir’i izliyorum.

Düzenlediği bir çok etkinliğe de gittim, izledim ve haberlerini de yaptım.

Sevdim bu aileyi.

Yöremiz adına ne kadar büyük şans.

Gece gündüz demeden Halk Eğitimi Merkezi öncülüğünde kültür ve sanat işleriyle uğraşarak, insan yaşamının en önemli anlamı olan dünyaya amatörlerin de katılımını sağlamaya çalışıyorlar.

Biliyorum ki Halk Eğitimi Merkezi destek olmasa buradan çekip giderler başka diyarlara.

Belki de farkına varmayız.

Belki de hiç umurumuzda bile olmaz birkaç gönül dostunun dışında.

Bir sanatçı aile aramızdan ayrılmış ve kültür ve sanatımız öksüz kalmış kimin umurunda ke!..

Eh bir parça öyle.

Neleri geldi ve gitti de kaçını hatırlıyoruz şimdi?

 

Nazif Gözalan gibi dünya iyisi bir dost düştü birdenbire aklıma işte.

 

Yerel güçler ve yerel yönetenler, kültür ve sanata her açıdan destek olmalıdır.

Bunun sınırı olmaz, olamaz.

Yerel varlıklarımızın değerini bilmeyenlerin kültür ve sanat deyince akıllarına ne gelir bilemem.

Biz yereldeyiz.

Yerelde isek de, öncelikle öz kültürümüzü yaşatmak ve destek olmak gibi sorumluluğumuzu asla unutamayız ki.

Ereğli’deki bütün sektörlerin yerel değerlerimize sahip çıkması ve kültür ve sanat olaylarına sponsor olarak katkı vermesini sürekli anlatmak gerekiyor.

Kaymakam başta olmak üzere bu kenti yöneten herkesin yerel kültür ve sanat olaylarında kendilerini sorgulaması ve üzerimizde var olan uyuşukluğu atmasını beklemek bile büyük heyecan ve umut.

 

Aladdin Gelen yok artık.

Var mı bir başkası?

Neredeler?

İşte şimdi bir Bahşende-Cihangir Bilgin çifti var.

Kim biliyor değerini.

Kim?

 

Kültüre ve sanata emek veren ve yüreğini ortaya koyan herkesi selamlıyorum.

Bir gün; Kdz. Ereğli’nin de yerel kültür ve sanata verdiği değerle Türkiye’ye örnek olacağı günlerin de uzak olmayacağına inanmak isteyenlerden biri olarak, “Alaaddin Gelen’lerin değerini bugün bilelim” diyorum.