Zonguldak’ın büyükşehir olması ile birlikte ilçe belediyelerin yetkisiz ve etkisiz kalacağına işaret ederken, 17 belediyenin kapısına da kilit vurulacağını yazıp durduk.
Dedik ki, ilçeler uyanın!
Uyanan olmadı.
Halen daha kış/kışlık uykusundalar.
Uyuyanı istediğin kadar uyandırmaya çalış durum değişmiyor.
“Ne uyandırıyorsun?” diyen de vardır belki.
Olabiir.
Zonguldak bütün-büyük şehir olur ise Ereğli’nin il olmasını savunduk.
Neyse birileri çıktı ve “gelmeyen haindir!” diyerek toplantı düzenledi  Bu toplantılar basınsız ve kamuoyundan habersiz yapılıp dururken, nihayetinde tribüne oynamanın zamanının geldiği hatırlandı ki, basını da davet ettiler.
Basını davet etmesine ettiler ama koca salonda “gazeteciler ayakta kalmasın” diye düşünen bile olmadı.
Gazeteciler köle ya.
Neyse bu konuda çok söylenecek şeyler var.
Tümü de aynı çünkü.
Davet ederler, ama misafirlerine oturacak bir sandalye bile ayırmazlar.
 
Konumuza dönelim yine biz.
Gittiler topluca Ankara’ya.
Giderlerken de, “dernekler de kimmiş?” kafasıyla  toplumsal dışlama  anlayışı çerçevesinde “Şunlar-bunlar gelsin!” Dediler.
İyi güzel.
Hoş.
Ölü rahmet görsün de!
Gittikleri yer milletvekilleri.
Konuştular, konuştular, konuştular.
Milletvekilleri de dinlediler, dinlediler, dinlediler.
Peki sonuç?
Ellerim böyle boş boş mu kalacaktı?
Kaldı da!
 
Derken bu konuda AKP Kdz. Ereğli ilçe Başkanı Fatih Çakır konuştu ve Zonguldak’ın bütün-büyük şehir olması yolunda çalışmaların devam ettiğini ve önümüzdeki mart ayında konunun TBMM’ye geleceğini söyledi.
Çakır’ın sanırım bu konuda dile sürçtü.
Konu TBMM’Ye gelmeyecek ki!
Kanun hükmünde bir kararname iş tamam.
Hadi kızım yandan yandan.
Zonguldak büyüyecek (!)
 
Benim dikkat çekmek istediğim konu işte bu açıklama ve sonrasında.
Fatih Çakır’ın sözlerinin ardından koskocaman bir tıs!
Kimseden ses yok!
Neden?
Evet soruyorum, basından habersiz toplantı yapanlar, basını çağırdıkları toplantılarda gazetecilere sandalye bile vermeyenler; neredesiniz?
Onca konuştunuz ama bir Fatih Çakır tümünüzün sesini kesti.
Valla helal olsun Fatih Çakır’a.
Yiğidi öldürmeden hakkını vermeyelim mi şimdi?