MHP yönetimine karşı parti içinden yükselen muhalif sesler “kurultay’a gidelim” diye bağırırken, genle merkez “hayır goltuğumu gaptırmam” dedi.

Demesine dedi de, muhalifler pek yaman.

Direttiler.

Direnince de, topladılar imzaları ve resmen harekete geçtiler. Hem sayı az buz değil. Kurultay delegelerinin yarısından imza alan muhaliflerin “kurultay istiyos” ısrarına yan geldi çamura battı bahçeli devlet.

Bahçeli Devlet “hadi ordan gidin mahkemeye” diye azarladı da!

Çok ısrarcı canım şu muhalifler.

“Madem öyle işte böyle” diye bu kez mahkeme kapılarında dolandılar.

Dolanma dediğin de boş değilmiş.

Herkes mahkemeden muhaliflerin istediği kararın çıkmayacağını (ben de dahil) iddia ede dursun, mahkeme “kurultay” demez mi?

Hatta…

Kurultayı toplayacak kayyımları da atadı.

Hoppala yarim yaz geldi, çarşıya kurultay havası geldi.

MHP’de bir şenlik bir şenlik.

Ortalık yıkılıyooo !

Yıkılma dediğim de direniş rüzgarı.

“Susma susma sustukça sıra sana gelecek” diyenlerin oluşturduğu hareket cesur mu cesur.

Valla korku nedir bilmiyorlar.

Kararlı bir şekilde “MHP’yi kendi özgür kimliğine kavuşturacağız” söylemleri ile parti dışında bile heyecan yaratıyorlar.

Çünkü… Çaresizlikten kıvranma krizinde ki halk bir arayışta.

CHP’den umudunu kesenler de MHP’deki gelişmeleri yakından izlerken, “Ben başbakan olacağım” diyen Meral Akşener’in bir adım önde olduğunu kestiriyorlar.

Türkiye’de her yer Meral.

Meralli umutlar.

Ancak genel merkez “vemem goltuğumu” diyo.

Neyse bu işler MHP’lilerin işi.

Onlar şakaya makaya gelmez.

“Ne diyon sen?” diyerek ters çıkış yapabilirler.

Sustum.

 

Şu var: Türkiye büyük bir  sıkıntıda. Gerilim sınırları çoktan aşıldı. Öylesine bir gerginliğin içinde sürükleniyoruz ki, ne, nerede, ne zaman, nasıl, niye ve kime patlayacak bilmiyoruz.

Kestirmek zor!

Hatta bela…

Adına demokrasi denilen, ancak tüm kadroların atama ile belirlendiği sistemden tam demokrasi ile çıkış konusunda bir gelişme yok.

Ne siyasi partiler  ne de seçim kanunu demokratik değil.

Durum böyle olunca da, genel merkezciler “emret efendimci” müritleriyle demokrasicilik oynuyor.

Onlar oynaya dursun ülke hiç de iyiye gitmiyor.

Peki ya çare?

Çare sandık!

Sandıkta atamalı-matamalı sistem de olsa iktidara alternatif bir tek siyasal hareket bulunmuyor.

CHP kaput olmuş.

İktidara karşı olanların ulusal duyarlılığı ile kerhen verdikleri oylarla yüzde 25’lik tatminleri ile keyif çatıyorlar. Bu keyiflerini kimseye bırakmamak için de ne kadar muhalif var ise temizliyorlar anında. CHP’de ulusalcı kalmadı ulusalcı.  Partinin adına bile “yeni” koyanlar umut olamamalarını büyük bir pişkinlik ile kabul ediyorlar.

Halkın yüreğinde “hah işte bu kadın iyi” diye bir heyecan yaratan Emine Ülker Tarhan’ı bile yolladılar. O’nu Cumhurbaşkanı adayı değil, AKP sevdalısı Ekmeleddin’in adaylığını kabul ettiler.

Emine Ülker Tarhan bir kadın olarak iktidara karşı CHP’nin aydınlık yüzü olabilirdi.

Olmadı/oldurmadılar.

CHP’yi eline geçiren grup da şu anda MHP’ye çalışıyor.

Hele ki bir kadın genel başkanlı MHP bu tıkanıklığı aşar mı aşar.

Büyür mü büyür.

Akşener’i başbakan yapar mı yapar.

CHP’de bu hareketin ardından öyle bir bakar mı, barajın altına ikinci kez düşerse de kimse şaşırmasın ha!

Gidiş bu gidiş.

 

CHP işgalde.

MHP ise özgürleşme rüzgarında.

Fotoğrafın karesi/karelerinde bir başka iz düşümü yok.

Tek gerçek bu.