Zonguldak’ta madenciler ve madenci dostlarının başlattığı imza kampanyasındaki talepler şöyle sıralanıyor:
-Özelleştirmelere
-Taşeronlaşmaya
-Soyguna
-Talana
-Yalana hayır!
Bu imza kampanyasının temeldeki asıl sebebi 7 Haziran 2015 Milletvekili Genel  Seçimleri’nin ardından Türkiye Taşkömürü Kurumu’na neşterin vurulacağına dönük duyumlardır elbette.
Evet TTK zarar ediyor.
Elbette ki etmemeli.
TTK’nın zararı, iktidarı elinde bulunduranların Zonguldak’a hizmet getirmemede hep bahaneleri olmuş ve “ne yapalım tüm kaynakları TTK’ya ayırıyoruz” gibi safsata gerekçelerle toplumsal tepkileri perdelemeye çalışmışlardır.
Oysa kimse TTK’nın zarar etmediğini söylediği de yok.
Ancak şu var:
TTK’yı Zonguldak’ta yaşayanlar mı zarar ettiriyor, yoksa iktidarı elinde bulunduranlar mı?
Bu sorunun tek yanıtı vardır o da, iktidardır.
İktidar  kapatma, satma, yok etmeyi değil, soruna çözüm üretirken özellikle istihdamı da düşünmek durumundadır.
TTK uzun yıllardan bu yana zarar etmektedir. Bu doğrudur. Yine belirtmek gerekir ki, bu zararın tek sebebi de, bu kurumu diğer kamu kurumları gibi siyasi arpalık olarak gören iktidarlardır.
İktidar da bugün AKP olabilir.
Ya dün?
Kimler yoktu ki?
Maden ocaklarını kapatmaya kalkan malum siyasetçiye karşı işçi yollara dökülmüş ve “Çankaya’nın şişmanı işçi düşmanı” sloganları atmıştır.
Daha dün gibi.
Konu TTK’nın zarar ettirmekten kurtarılması noktasında olmadığından, kapatma veya özelleştirme tek seçenek olarak öne çıkarılmaktadır.
Oysa, Şemsi Denizer’in sendika başkanlığı yaptığı dönemdeki tek çözüm konusu “özerkleştirme” üzerinde yoğunlaşmıştır. 
Ne ilginçtir, Denizer’den sonra özerkleştirmeyi dile getiren veya tartışmaya açan ne sendika ne de meslek odaları kalmamıştır.
Gerçekten çok tuhaf !
Defalarca kaleme aldığım ve manşete taşıdığımız konu olan özerkleştirme konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) verilen bir kanun teklifini hatırlatalım.
Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın DSP Milletvekilliği döneminde Grup Başkanvekili olarak gruptan geçirerek verdiği kanun teklifinde TTK A.Ş’nin kurulması çözüm önerisi olarak sunulmuştu.
Günümüz siyasetçileri, sendikacılar, meslek odaları  bu kanun teklifini bulup bir okusun lütfen.
TTK’nın zarardan kurtarılmasını kim istemez ki?
O halde!
Çözüm üretmek gerek.
Sayın Soysal’ın o tarihte verdiği kanun teklifinin günümüz ticaret kanunu ve ekonominin günümüz şartlarına uygun bir şekilde yeniden revize edilmesi gerekebilir.
Önemli olan çözüm ise işte özerkleştirme kanunu TBMM’de.
Kapatalım demek o kadar kolay değil.
Bunun sosyal boyutu var.
İnsani boyutu var.
İstihdam boyutu var.
Ekonomik boyutu var.
Var oğlu var…
Madenciler imza toplayarak görünen tehlikenin farkında olduklarını anlatıyorlar bugünlerde.
Ya yarın?
Yangın, sel ve toplumsal hareketler çok tehlikelidir.
Dikkat etmek gerekir.
Hele ki üçü de bir araya gelir ise Allah korusun.
Çözüm orada.
TBMM’de.
TBMM’de okunması gereken bir önerge var.
Çok mu zor okuyup, anlamak ve çözümde TTK’yı önce siyasetten uzaklaştırıp kendi ayaklarında durabilen ve ulusal ekonomiye kazandırmayı başarmak?
Elbette değil de, amaç ile araç konusunda ki karışıklıklar kafa bulandırıyor.